Şuanda 461 konuk çevrimiçi
BugünBugün2763
DünDün3402
Bu haftaBu hafta10487
Bu ayBu ay10487
ToplamToplam10478911
Müntecep Kesici'nin ardından... PDF Yazdır e-Posta
Kolektif tarafından yazıldı   
Perşembe, 12 Eylül 2013 21:37


Müntecep Kesici (Şıh) 31 yıl önce, 13 Eylül 1982 günü Suriye’nin Lazkiye kentinin Bassit kasabasında hazırlanmış bir provokasyonla öldürüldü. Böylece daha sonra Hanna Maptunoğlu, Zihni Alan, Gökhan Saç ile sürecek olan örgüt içi infazların yolu açılmış oluyordu.

Bir yıl kadar önce Adana’da HDÖ’den Ali Çakmaklı öldürülmüş, yine aynı örgütte olan Nebil Rahuma’nın infazını kışkırtmak için de ortalığa “o bizim adamımızdır” haberleri yayılmıştı.

Müntecep Kesici’nin katledilmesinden iki ay kadar önce de Günay Karaca’nın öldürülmesine karar verilmiş, ancak gerçekleşmemişti.

Örgüt içi cinayetler ancak Suriye’de işlenebilirdi.

Aramıza 1976’da sızdırılmış ve Muhabarat içinde sırtlan olarak bilinen eleman, kuklalarına bile örgüt içi cinayet işletemezdi. Büyük tepki gösterilirdi.

Ağustos 1980’de Suriye’ye kapağı atan sırtlan, kısa sürede Cemil Esad tarafından bu ülkenin vatandaşı yapılır. Muhabarat’ın desteğinde örgüt içinde kendisi için tehlikeli gördüklerini ortadan kaldırmaya yönelir.

Müntecep Kesici, Muhabarat ile işbirliğine ve Cemil Esad ile yakın ilişkiye sürekli olarak karşıydı. “Bizim bu gericiyle ne işimiz var?” diye açıkça soruyordu.

1982 yılında hem Avrupa’daki örgüt içinde hem de Suriye’de başlangıçta birbirinden habersiz iki muhalefet odağı şekillenmişti.

Günay Karaca ayrılabileceği düşünüldüğü için öldürülmek istendi, yapılamadı.

Ağustos 1982’de Avrupa’da geniş bir kesim örgütten ayrıldı.

Suriye’dekiler arasında ise Müntecep Kesici ön planda olanlardan bir tanesiydi.

Sırtlan açık olarak örgütü Muhabarat’ın hizmetine sokmakla suçlanıyordu.

Bu nedenle infaz edildi.

Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi (FKBDC) yeni kurulmuştu ve bu cinayeti önemle gündemine aldı.

Sırtlan ve adamları Müntecep’in iki arkadaşını kaçırıp ölümle tehdit ederek olayın kaza olduğunu açıklamalarını istediler.

FKBDC yutmadı ve Acilciler’e uyarı cezası verdi.

Müntecep Kesici’nin öldürülmesi Suriye’deki ayrılığı durduramadı. Ne o zaman ne de sonraki yıllarda militanlar artık gittikçe ajanlaşan, Suriye’deki Türkiyeli devrimciler hakkında Muhabarat’a rapor vermeye başlayan bu örgütte durmadılar.

Sonraki yıllarda daha iyi anlaşıldığı gibi örgüt 1982’deki ayrılıklarla can çekişme dönemine girdi. 1988’deki ayrılıkla da fiilen sona erdi.

Böyle olmakla birlikte örgütün adı Sırtlan tarafından kullanılmaya devam etti.

Amaç, örgütün adı vasıtasıyla Muhabarat’ın Türkiye devrimci hareketine girmesini sağlamaktı.

Engel olduk, beceremediler.

Sırtlan’ın Reyhanlı katliamındaki rolü açığa çıkınca da “bu örgüt 20 yıldır yok” demek zorunda kaldı.

Ali Çakmaklı, Nebil Rahuma, Müntecep Kesici, Hanna Maptunoğlu, Gökhan Saç ve Zihni Alan…

Katiliniz kendini gizleyemedi.

Sırtlanın yanındaki küçük sırtlanlar pabucun pahalı olduğunu gördükçe sıvıştılar.

Sırtlan şimdi Reyhanlı ve Banyas’ta Sünni katliamlarının sorumlusu olarak da biliniyor.

THKP-C (Acilciler)’in tarihi Sırtlan’ın elinden kurtarıldığı gibi, devrimci hareketin kapıları da ona kapandı.

Esad’ın yanındaki minik savaş ağalarından birisi mi olur, Sünni katliamları mı yapar; burası bizi ilgilendirmiyor.

Arkasında Muhabarat olmadan Sırtlan bir hiçtir ve bu hiçlik fazlasıyla gösterilmiştir.

Unutulmayacağınıza emin olabilirsiniz Müntecep yoldaş…

Örgütün muhabaratlaştırıldığını ilk gören ve açıkça karşı çıkan sizdiniz…

Antakya’da tanınmış bir militandınız ama sadece bu bile örgüt tarihinde onurlu bir yer almanız için yeterlidir.