Şuanda 268 konuk çevrimiçi
BugünBugün2051
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9775
Bu ayBu ay9775
ToplamToplam10478199
35 yıl sonra... PDF Yazdır e-Posta
İrfan Dayıoğlu tarafından yazıldı   
Pazartesi, 30 Aralık 2013 19:05


 

35 yıl sonra yine birlikteyiz, 35 yıl sonra aramıza ne kadar mesafe girerse girsin, yüreklerimizin birlikte çarptığını görmenin mutluluğunu yaşıyoruz. 17 yıllık zindan hayatının eskitemediği, tüm baskıların diz çöktüremediği, yüreğiyle gören, güzel insan Eşber yoldaşımız ile birkaç gündür Paris’te, Almanya'da birlikteyiz. Hasret gideriyoruz. Eski anılarımızı yad ediyoruz, bu büyük buluşmayı yıllarca bekledik, bugün gerçek oldu. Umuyor ve inanıyoruz ki, birlikte kavga yürüttüğümüz tüm yoldaşlarımızla da kucaklaşacağız.

 Gördük ki, Eşber yoldaşımız bundan 35 yıl öncesinin heyecanı ile kucaklaştı bizimle, hala aynı kararlı duruş, aynı inançla, daha da olgunlaşmış ve yetkinleşmiş olarak bize moral vermeye devam ediyor. Eşber yoldaşın şahsında bir kez daha gördük ki, bu irade ve azmin timsali yoldaşlarımız hala zalimlere karşı kararlı duruşu sürdürüyorlar. ve bizler de ülkeden gelen rüzgarla daha azimli bir şekilde yeni ortak projelere başlayabileceğimizi görmenin mutluluğunu yaşıyoruz. inanıyoruz ki, ülkemizin içinde geçtiği bu karanlık dönemin aydınlığa çıkması mücadelesinde Acil geleneğinden gelen yoldaşlar olarak, hala yapabileceğimiz ve yapmak zorunda olduğumuz çok önemli görevler vardır ve bunları yapacak teorik ve politik bilgi birikimine ve tecrübesine sahibiz.

 Eşber yoldaş ile kucaklaşan Avrupa’daki yoldaşlar bu büyük buluşmadan oldukça memnunuz ve bu buluşmamızın önemli gelişmelere yol açacağına inanıyoruz.

"Türkiye ve Kürdistan'da devleti her zaman şiddet ile var ettiler: Eşber Yağmurdereli

 

"Türkiye ve Kürdistan'da devleti her zaman şiddet ile var ettiler. Onların var olma aracıydı şiddet. Ama insanın da geleceğe dair kaybetmediği bir umudu vardı. Ve bu umut her zaman bedel ödemeyi gerektirdi..."

 

SELMA AKKAYA/PARİS - YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

Paris'te düzenlenen bir panelde konuşan İnsan Hakları Savunucusu Eşber Yağmurdereli, Türkiye ve Kürdistan'da devlet şiddetinin sürekli var olduğunu söyleyerek, "Barışın olabilmesi için demokratik sonuçların topluma yansıması ve sonuçlarının toplumsal olarak içselleşmesi gerekir" dedi.

Fransa'nın başkenti Paris'te, 'Yerel Seçimler ve Son Siyasal Gelişmeler' konulu bir panel düzenlendi. Kürdistan Kültür Sanat Akademisi'nde Cumartesi günü düzenlenen panele Avukat Eşber Yağmurdereli, Yazar İrfan Dayıoğlu, Kürt siyasetçi Ronahî Pazarcık ve Akademi Eşbaşkanı Murat Ceylan konuşmacı olarak katıldı.

Saygı duruşuyla başlayan panelin açılış konuşmasını Murat Ceylan yaptı. Roboskî Katliamı'nda yaşamını yitirenleri anan Ceylan'ın ardından sözü Ronahi Pazarcık aldı.

Özal Affı'nı kabul etmedi

Pazarcık konuşmasında, Aralık ayında yaşanan katliamların tarihteki önemine vurgu yaparak Mereş, Roboskî ve 19 Aralık Cezaevleri Katliamı sürecine dair yaşananları anlattı. Pazarcık'tan sonra sözü, 17 yıl cezaevinde kalıp 'Özal Affı'nı kabul etmeyen İnsan Hakları Savunucusu Eşber Yağmurdereli aldı. Yağmurdereli, 19 Aralık'ı Çankırı Cezaevi'nde yaşadığını belirterek, devletin yıllardır Türkiye ve Kürdistan'da şiddet uygulamaya devam ettiğinin altını çizdi.

Her zaman direniş vardı

Yağmurdereli, şiddet olgusunun mevcut iktidarlar açısından, 'kendi özgürlüklerini koruma ve genişletme adına' her dönem başvurulan bir yöntem olduğunu vurgulayarak, buna karşı direnişin ise her zaman olduğunu belirtti. "Türkiye'de ve Kürdistan'da devleti her zaman şiddetle var ettiler. Onların var olma aracıydı şiddet. Şiddet vardı. Ama insanın da geleceğe dair kaybetmediği bir umudu vardı. Bu umut her zaman bedel ödemeyi gerektirdi. Bu devlet ve  umudu olanların karşı karşıya gelişleri hep oldu" diyen Yağmurdereli, asıl olanın umudunu yitirmeyenlerin cephesini büyütmek olduğunu vurguladı.

Silahların susması yetmez

Jean Paul Sartre'ın 1945'de, "Acı Paris'inde savaş bitti, ama barış başlamadı daha" sözünü hatırlatan Yağmurdereli, çözüm sürecine değindi. Yaşanan çözüm sürecinin hükümetin ya da devlet güçlerinin bir çabası sonucu olmadığını, aksine Kürt Özgürlük Hareketi'nin 35 yıllık her defasında yeniden doğuşu üzerinden yükseldiğini ifade eden Yağmurdereli şöyle konuştu: "Barış daha uzun bir süreçtir. Silahların susmuş olması yetmez. Barışın olabilmesi için demokratik sonuçların topluma yansıması ve sonuçlarının toplumsal olarak içselleşmesi gerektiğini bilmek gerekiyor. Savaşın öğreticiliğini Kürt kadınlarının bugün sosyal ve politik alanda aktör olmalarından görüyoruz. Bir toplumda kadınlar ne kadar özgürse, o toplum özgürleşebilir."

'Gezi KCK'nin sokağa inmiş halidir'

İlk 'Diyarbakır KCK Savunması'nı' gerçekleştiren avukatlar arasında olduğuna vurgu yapan Yağmurdereli, KCK'nin bir yaşam modeli olduğunu, bir 'kriminal suç örgütü' gibi ele alınamayacağını bilmek gerektiğini kaydetti. "KCK hayattır, hayat da yargılanamaz demiştim o savunmada" diyerek Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın ortaya çıkarmış olduğu modelin bugün tüm dünya için geçerli olduğunu söyledi.

Yağmurdereli son olarak Kürt Halk Önderi Öcalan'ın büyük bir teorisyen olduğunu, verili solun deneyimlerini de gözönüne alarak ortaya koyduğu KCK sisteminin sahiplenilmesi ve pratiğe geçirilmesi gerektiğini belirterek, " Gezi tam da KCK'nin sokağa inmiş halidir. 3 seçim süreci yaklaşıyor ve bu seçimlere karşı toplumsal dinamiklerin iyi örgütlenmesi gerekir" dedi.

Aleviler CHP'den kurtulmalı

Yağmurdereli'den sonra konuşan yazar İrfan Dayıoğlu da, Türkiye devrimci hareketinin bir kadro gücü olmasının ötesine geçerek, kitlelerle buluşması gerektiğini vurguladı. AKP ve CHP gibi yapılanmalara oy veren geniş yığınların, devrimci fikirler etrafında örgütlenebilmesi için yeni politikaların üretilmesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Dayıoğlu, "Türkiye devrimci hareketinin Kürt özgürlük hareketinin arkasında bir güç olmanın dışında omuzdaşı olarak yürüyecek, kitlesel ve politik bir güç haline gelmesi gerekiyor" ifadesine yer verdi.

Dayıoğlu son olarak, Alevilerin CHP kıskacından kurtularak, Türkiye'de mevcut sisteme karşı çıkan bir gücün oluşması için birlikte hareket etmek gerektiğini belirtti.

Ardından panelin soru cevap bölümüne geçildi. Seçim süreci ve politikası, yaşanan katliamlar, yolsuzluk skandalı vb. konularda gelen sorular konuşmacılar tarafından yanıtlandıktan sonra panel sona erdi.