Şuanda 165 konuk çevrimiçi
BugünBugün1991
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9715
Bu ayBu ay9715
ToplamToplam10478139
Ömer Güney MİT ajanı olduğunu açıklıyor! PDF Yazdır e-Posta
İrfan Dayıoğlu tarafından yazıldı   
Pazartesi, 13 Ocak 2014 18:43


Cemaat AKP çatışmasında nihayet medyaya bilgi sızdırmalar başladı. 1 yıldır Paris Katliamı konusunda hiç bir açıklama yapmayan, hiçbir araştırma yapmayan, hiçbir yorum yapmayanlar, Cemaat tarafından sızdırıldığı söylenen Ömer Güney-MİT görüşme kasetinin  ortaya çıkmasıyla bakalım neler söyleyecekler?

Bu kasetteki sesin Ömer Güney’e ait olduğu kaseti dinleyen ve onu önceden tanıyanlarca teyit edilmiştir. Yani Güney’in bir MİT elemanı olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca bu kasetteki sözlerden de bu katliamın çapı ve boyutlarının daha da büyük olduğu ortaya çıkmaktadır. Hedefte Sakine Cansız’dan başka PKK yöneticilerinin de olduğu, buna ek olarak Kongra Gel başkanı Remzi Kartal’ın da hedef olduğu ortaya çıkmaktadır. Nedim Seven’in nasıl öldürüleceği bile tartışılmaktadır kasette.

Şimdi açıklama sırası AKP ve Tayyip Erdoğan’dadır. Her kötülüğü uydurduğu paralel, derin, çukur devlet gibi hayali kurumlara yükleyen Erdoğan bakalım bu kaset işini kimin üstüne atacak. Yolsuzluklarda olduğu gibi, “bu operasyon bir darbedir” diyerek yapılanları, milyonları, para kasalarını görmezden geldiği gibi “bu kasetin açıklanması devlet sırlarını açıklamaktır, ihanettir” diye açıklayarak, MİT mensubu ile Ömer Güney’in görüştüğü ve cinayet planı yaptığı gerçeğini görmezden mi gelecek? yoksa olayın üstüne giderek, bu operasyonu yapanların üstüne giderek açığa çıkaracak mıdır?

Bekleyip göreceğiz. Ancak bugüne kadar AKP’nin olaylar karşısındaki tutumunu bilenler, bu olayda da AKP’nin olayın kendisi ile, kaset gerçeği ile yüzleşeceğine, bu kaseti ortaya sürenlerle uğraşacağını tahmin edebilirler. Umarız yanılırız ve Tayyip bu kaset olayının üstüne giderek “devlet içindeki çeteleri” bir bir ortaya çıkarır. Bize göre bunlar çete değil devletin ta kendisidir. Bakın kaset olayının hemen öncesinde Hanefi Avcı  Ali Bayramoğlu’na verdiği röportajda, iç geçirerek “ben önceden söyledim, bakın devletin tüm arşivleri Cemaatin elinde” diyor. Ve tam bu açıklamanın hemen ardında Taraf Gazetesi Ömer Güney Kasetini yayınlıyor. Cemaat varan iki demiş oluyor.

Cemaat, “evet bu cinayetleri devlet işledi, bizim üstümüze atarak sorumluluktan kurtulamazsınız”  demek istiyor. En azından şu söyleniyor; “bugüne kadar iktidar nimetlerinden birlikte faydalandık, yapılan tüm devlet operasyonları hepimizin bilgisi dahilinde yapıldı, bundan dolayı bizi iktidar nimetlerinden yoksun bırakırsanız biz de tüm bildiklerimizi açıklarız” deniliyor.

AKP ise her dönemde olduğu gibi bu seçim döneminde de iktidarda olduğu gerçeğini görmezden gelerek hala “mağdurum ben mağdurum” oyunu ile prim yapmaya çalışıyor. Bu son Kaset olayı artık kılıçların kılıfından çıkarıldığına bir işaret olabilir, ya da AKP’ye “gel anlaşalım, yoksa eteğimdeki tüm taşları dökerim”  uyarısı da olabilir.

Gerçek olan TC’nin resmi devlet kurumlarının emriyle Paris’te üç yiğit Kürt kızının alçakça katledildiğidir. Kürt hareketine düşen de ortaya çıkan bu gerçeğin üzerine giderek TC devletinin ve iktidar partisi AKP’nin bu cinayetler için hesap vermesini sağlayacak yasal, hukuki süreci başlatmaktır. Bu cinayeti işleyenler artık açığa çıkmıştır. Belgelenmiştir. Şimdi söz Kürt halkınındır. Sakinelerin kanının hesabını vermeyen bir iktidarla yürütülecek bir barış sürecinin sonuç almayacağı ortaya çıkmıştır.  AKP bu cinayetlerin hesabını vermeli ve gerçekten samimi ise Kürt Hareketinin başlattığı barış sürecini ilerletmeli, verilen sözlere yasal statü kazandırmalı, yeni bir anayasa ile Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlayacak girişimler içinde olmalıdır. Oysa biliniyor ki,  mevcut sisteme karşı bir ideolojik-politik duruşu olmayan AKP’nin gerçek anlamda sorun çözücü olamayacağı ortadadır. O sistemin sözcüsü olarak en azı vermeyle yetinmeye çalışacaktır. Demokrasi güçlerine düşen ise örgütlenerek, halkların taleplerini öne çıkararak, faili meçhulleri, savaş suçlarını ortaya çıkarıp hesap sorarak azami kazanımlar elde etmektir.

Türkiye devletinin bir yanda barış görüşmesi yürütürken, bir yandan da Kürt hareketini fiziki tasfiye etmek için nasıl planlar yaptığı ve nasıl uygulamaya geçtiği Paris Katliamı ile ayan beyan ortadadır. Bize düşen ise bu olayın faillerinden ve uygulama emri verenlerden hesap sormaktır. Şimdi dünden daha fazla Paris Katliamını gündemde tutmanın zamanıdır.