Şuanda 116 konuk çevrimiçi
BugünBugün1278
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9002
Bu ayBu ay9002
ToplamToplam10477426
"Sosyalistlerin HDP'de ne işi var" öyle mi? PDF Yazdır e-Posta
İbrahim Yalçın tarafından yazıldı   
Perşembe, 06 Mart 2014 07:47


Silahların susması üzerinden bir yıl gibi bir zaman geçti. 21 Mart 2013 Newroz’unda, Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile başlayan yeni dönemin devam ediyor olmasına karşın son derece kırılgan bir dönemce girildiği de muhakkak. En iyimser açıklamalar bile bu doğrultuda. Özellikle, özgürlük hareketi gidişattan memnun olmadığını her fırsatta dile getiriyor.

AKP cephesinin,’’Bakın işte  ölümler olmuyor, şehit cenazeleri gelmiyor,analar ağlamıyor’’ vb söylemlerle, sıkıntı yok süreç devam ediyor mesajları ile durumu idare etme çabası bu gerçeği değiştirmiyor.

Kaldı ki,17 Aralık’la birlikte ‘’ olmak yada olmamak’’ kıskacındaki AKP’nin, çözüm süreci diye bir önceliği   zaten yok.

Her gün ortaya çıkan ses kayıtları dikkate alınırsa, 30 Mart’tan sonra bile, gündemin ilk sıralarında çözüm süreci olmayacaktır.  Büyük bir olasılıkla, yerel seçimlerde oy kaybedecek olan iktidarın meşrutiyeti üzerinden yeni bir tartışma başlayacaktır. Cumhurbaşkanlığı ve erken seçim tartışmaları siyasal gündemin ilk sıralarını işgal edecektir.

Biliniyor. AKP koalisyonu çatladı.  Ortaklar, birbirlerini yemeye devam ediyor. Bu kavganın finalini 30 mart’tan sonra izleyeceğiz.

Sadece AKP ve eski ortağı Cemaat değil, Özellikle özgürlük hareketi ve diğer muhalif güçlerde 30 mart sonrasına hazırlanıyor.

Seçim sonuçlarına göre kartlar yeniden açılacak, eli güçlenenler durumdan vazife çıkartarak yeni bir siyasal strateji belirleyecektir.

Hal böyle olunca önümüzdeki günlerde, siyaset arenasının daha çok ısınacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Burada dikkat çeken bir kaç noktaya değinmek istiyorum.

Son günlerde özellikle, BDP ve HDP’ye yönelik yoğun bir saldırı kampanyası var. Milliyetçi ve Ulusalcı cepheden yapılan saldırıları anlamak mümkün. Kim oldukları ve ne yapmak istediklerini yazmaya gerek yok, görevlerini yapıyorlar.

Burada asıl dikkat çeken nokta, kendilerini sosyalist, hatta komünist olarak tanımlayan kim çevrelerin, BDP-HDP ittifakına yönelik karalama kampanyalarına hız vermeleridir. ‘’Sosyalistlerin HDP’de ne işi var’’ diye soruyorlar.

İşçi sınıfı ve sınıf mücadelesi gibi kalıplaşmış söylemlerin  arkasına sığınıp, halklar arası birlik, beraberlik ve birlikte mücadeleye ideolojik saldırı kampanyasının payandası oluyorlar.

Kamuoyu yoklamalarında binde birlerin içerisinde bile yer almayan bu çevrelerin yüksek perdeden sosyalist nutuklar atmalarına bakmayınız..Cafe Bar’ların buğulu köşelerinde ‘’sosyalist’’lik yapsalar bile, seçim sandıklarında kullandıkları oyun rengi sarıdır.

Bundan bir süre önce, ‘’Militan Sosyalist’’ maskaralıklarıyla sosyal medya üzerinden, Ertuğrul Kürkçü’ye yönelik karalama kampanyası yapılıyordu. Başarılı olmadılar.  Aynı çevreler bugün de, ‘’ Sosyalistlerin HDP’de ne işi var’’ diye soruyorlar.

Sözüm ona ‘’sosyalist’’ler bunu yaparken, Mustafa Kemal’in askerleri Ulusalcılar da, Abdullah Öcalan kasetleri ile bir başka cepheden aynı işi yapıyor. Bilinçli yada değil. Birbirlerine karşıtmış gibi gözüken her iki kesimin buluştukları ortak bir nokta var.

Halklar arası birlik ve dayanışmanın temellerini dinamitlemek suretiyle, iktidar alternatifi gerçek bir devrimci potansiyelin önünde dalgakıran  olmaktır.

HDP binalarına ve seçim kampanyalarına yönelik saldırılar devam ediyor. Daha dün, HDP Aksaray il merkezinin açılışına saldıran 5000 kişilik bir milliyetçi güruh 30 kişinin yaralanmasına neden oldu.

Saldırı esnasında atılan sloganlar, ideolojik saldırıda bulunanların kullandıkları  dilin maddeleşmiş halidir. Kendisine sosyalistim diyen hiç kimse bu oyuna alet olmamalıdır.

Gün, birlik ve birlikte mücadele ederek özgürlüklerimizi kazanma günüdür.

Gün, Takke ile Takunyacılar arasındaki mücadelede taraf değil, devrim, demokrasi ve özgürlükler adına safları sıklaştırma günüdür.

Başkalarına, ‘’Sosyalistlerin HDP’de ne işi var’’ diye soranlar, aynanın karşısına geçerek, ‘’Biz nerde olmalıyız’’ sorusuna cevap arasınlar.

Kemal Kılıçdaroğlu meydanlarda halka soruyor. ‘’Bakan çocuklarına mı, Vatan çocuklarına mı’’ oy vereceksiniz diyor.

Kırk katır mı? Kırk satır mı?

AKP mi? Ergenekon  mu?

 Kemal Kılıçdaroğlu, utancından olsa gerek, açık soramıyor olmalı,

‘’ 17 Aralık operasyonu ile Günah işleme özgürlüğümüz elimizden alınmıştır. Diyanet İşleri bu soruna el atmalı’’ diyen, AKP İstanbul milletvekili Metin Külük’lere mi?  Yoksa binlerce faili belli cinayetlerin merkez üssü  Ergenekoncu Veli Küçük’lere mi? oy vereceksin demek istiyor.

Türk ve Kürt devrimcilerinin tercihi bunlardan hiç birisi  olmayacak elbette.

‘’Sosyalistlerin HDP’de ne işi var’’ diyenlerin tercihi ne yönde olacak? Bekleyip göreceğiz.

 

Son Güncelleme: Perşembe, 06 Mart 2014 07:49