Şuanda 453 konuk çevrimiçi
BugünBugün1478
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9202
Bu ayBu ay9202
ToplamToplam10477626
Lice'de katliam var susma, susarak suça ortak olma! PDF Yazdır e-Posta
İrfan Dayıoğlu tarafından yazıldı   
Pazartesi, 09 Haziran 2014 18:16


Barış deyip sınır karakolları ve sınır barajları yapımına hız veren,  barışı sadece konuşma kürsülerinde dile getiren  bir devlet ve hükümeti, muhalefeti ile bir bütün Türk siyaseti biliniz ki, Kürdün akan kanından hepiniz sorumlusunuz.

Kendisine servis edileni yazan, olay yerine gitmeden, görmeden manşet atan yandaş gazeteci müsveddeleri Lice'de akan kanda hepinizin payı var.

15 gündür Lice halkı kalekol yapımlarına karşı direniyor. Ancak yandaş medya olayları yerinde görüp yazacağına,  hemen “örgüt barışı bozmak istiyor” diye manşetler attı. Bu tutumuyla orada direnen halkı hedef haline getirdi.

Hükümet ölüm olaylarından bir gün önce Diyarbakır'da çözüm çalıştayı düzenledi. Orada Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın "eve, hayata, siyasete dönüş" sözünün üstünden bir gün geçmeden "hayattan iki can" gitti. Kısaca devlet Lice'de ölümü davet etti, herkes sustu seyretti.

O gün Diyarbakır'a gelen hükümetten, muhalefetten ya da gazetecilerden bir grup Lice'ye de gidemez miydi? Ülkenin başka yerlerindeki eylemleri, protestoları hak görenler, bölgedeki her gelişmeye, her haklı eyleme “örgüt barışı bozuyor” yalanına sığınarak  karşı çıkmadan savunduğu zaman geleceğe hep birlikte daha umutlu bakabiliriz.

Görülmelidir ki, Lice’de direnen Kürt halkı, ülkenin başka yerlerinde de direnmeye meşru haklarını aramaya, devam edecektir. AKP hükümeti bu aymaz tutumunda ısrar ettiği sürece, Öcalan bile onları kurtaramayacaktır. Kürt halkı artık kazanımlarını korumasını ve özgürlüğünü ne pahasına olursa olsun kazanmasını bilmektedir. Herkes bilmelidir ki,  zalimin zulmü var olduğu müddetçe halkların özgürlük mücadelesi de var olacaktır. Zulmün olduğu yerde taraf olmamak zulme alkış çalmaktır.

Kürt halkı er veya geç özgürlüğüne kavuşacaktır. Bu halkın öncüleri birlikte yaşama istemlerini dile getirerek Türkiye’nin diğer halklarına, emekçilerine el uzattılar. Türkiye’li ilericilerin görevi bu eli havada bırakmamak olmalıdır. Bölücülük yapan Kürt hareketi değil, uzatılan barış ve kardeşlik elini havada bırakanlardır. Oysa görülmektedir ki, kendisine demokrat, ilerici, devrimci, halkçı diyenler, mevcut iktidardan daha fazla ulusalcı, tek devlet, tek millet, tek bayrakçı geçinmektedirler. Mevcut iktidarı Kürtlere taviz vermekle suçlayarak kendilerine iktidar yolu açmaya çalışıyorlar.

Kürt hareketinden de bu tutumlarına destek bekliyorlar. Kendi adaylarını desteklemelerini istiyorlar. Oysa eğer en azından Kürt halkının ruh dünyasını anlayabilseler belki mevcut iktidara karşı  Kürt hareketinin de içinde yer aldığı bir iktidar bloğunun yolu açılabilir. Oysa verili durumda Türkiye’nin düzen içi muhalefet odakları kadar, kendilerini düzen dışı gören devrimci-demokratik güçleri bile Kürtlerden uzak durmayı bir erdem saymaya başladılar.

Hatta birçoğu özellikle ulusalcı sol Kürt hareketini uluslararası emperyal güçlerin taşeronu ilan etmektedir.  Bir çok solcu çevre hala, Kürtlerin içinde bulunduğu ruh halini anlamaya çalışmadan, Kürtlerin neden bazı yerlerde olmadıklarını, bazı eylemlere yeterince katılmadıklarını sorgulayabilmektedir.

Türkiye’nin ilericileri, devrimcileri, demokratları, insan hakları savunucuları Kürtlerin neden bazı yerlerde olmadıklarını sorgulayacaklarına, biraz da Kürt halkının yakın tarihte yaşadığı travmaları düşünseler,  Dersim’de canlı canlı mağaralarda zehirlenen, kurşunlara dizilen 70 bin Kürdü, Ağrı-Zilan deresinde kurşuna dizilen 15 bin Kürdü,  Maraş’ta ağaçlara çivilenen Kürt Alevi çocuğunu, Sivasta yakılan aydınları  "Kadın da olsa, çocuk da olsa güvenlik güçlerimiz gerekeni yapacak" emrinden sonra katledilen Kürtleri, Dere kenarlarında, sokak ortasında kafasına sıkılan, kemiklerini asit kuyularında eritilen 17 bin failli meçhul Kürd'ü düşünseler o zaman halklar arasında, inançlar arasında bir empatinin yolunu açmış olurlar. O zaman Kürtlerle omuz omuza her türlü eylemde yer alabilirler.