Şuanda 62 konuk çevrimiçi
BugünBugün1247
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8971
Bu ayBu ay8971
ToplamToplam10477395
Irak ve Suriye biraz bize benzer PDF Yazdır e-Posta
İhsan Sağmen tarafından yazıldı   
Pazar, 15 Haziran 2014 18:38


Ülkemizde son otuz yıldır uygulanan politika, dinsel bölünmeye zemin hazırladı, ama, bölünme gerçekleşmesi su anki verilere göre zor, ancak, Irak ve Suriye’de gelişmelere bağlı olarak, planlar harf sırasına göre uygulanabilir de. Başbakan diyor ya, B ve C planımız var diye, bu Z’ye kadar gider, çünkü, orta doğu böyle bir yer, hiçbir plan tutmaz, hele ki, Arap devletleriyle daha da karmaşıktır.

Suriye’de Alevi azınlığa dayalı sürdürülen politika, Kürtleri ezdi, demokrasiyi getirmedi, on yıllardır sıkıyönetimle yönetile geldi. Sonuçta Esat rejimi ülkeyi yıkıma götürdü, ya da götürülmesine Erdoğan gibi, özellikle zemin hazırladı. Dış etkenler ve özellikle Suudi krallığının dayattığı Vahabiliğin örgütlediği ve Erdoğan rejiminin desteklediği yıkım ve imha hareketi, şimdilik durduruldu. Burada, Rusya ve İran’ın çabalarını açıkça görmek gerekir. Orada en önemli gelişme, krizin devrimci duruma dönüşümü nedeniyle,  ROJAVA’dır.

 

Bu günkü Irak, Saddam’dan kalan Baas partisinin Sünni tabanlı rejimi, işte bu  kaos ortamını yarattı. Tek inanç olarak Sünniliği veya Şiiliği esas alırsanız, karşıt unsurların da  harekete geçeceğini bilmeniz gerekir. Demokrasinin D’sinin olmadığı Irak gibi,   IŞİD terörüne maruz kalırsınız. Irak zaten kuzeyinde Barzani rejimiyle devlet olarak var, şimdi Sünni bir güç te harekete geçti, Şiiliğin ana yürütücüleri, ülke içinde silahlanın ve direnin fetvalarını aldılar bile, Özellikle inanç yerlerine ve kabirlere saldırılar bu çatışmanın kolay durmayacağını gösteriyor. Onlarca yıl sürecek bir savaşın birinci bölümüne girdik. Türkiye bu günkü iktidarla burnu yere çok sürtülür. Taşeronluk yapan bir iktidar var ve savaş palazlanması, rüşvet ve silah ticaretinde anormal karlar elde ediliyor. Celepçi bir iktidara ülke teslim, yasaları yapan ve yürüten AKP iktidarı celepçilikten kazanıyor. Bu gidişat onları memnun ediyor, o nedenle de, bu iktidarı kolay kolay bırakmazlar.

 

Putin, üç sene sonra Türkiye, El Kaide’yi günlük konuşur hale gelecek, demişti ve bu saptama doğru. İslamcı denen örgütler özünde anti İslamcı bir öze sahipler, kelle kesmenin ve insan boğazlamanın bu derece bağnazlığı hiçbir dinde yoktur. Saddam ordusu artıkları olan, IŞİD katilleri büyük parasal bir güç olmadan iş yapamazlar. Binlerce derme militanı beslemek, lojistik ve askeri teçhizatla donatmak, hareketli bir ulaşım ve haberleşme sağlamak, milyar dolarları gerektirir. Suudi kralları ve onun partneri taşeronlar aracılığıyla bu günkü yıkıma ulaşılmıştır.

Dünya yirmi ila otuz yıla kadar, petrol yakıtından vazgeçiyor. Petrol kalmayan bu coğrafyada sınırları halk çizecek, ama, çöl bir toprakta ne yapıla bilinir şimdiden kestirilemez. Sanayinin sadece küçük işletme ve üretimle olduğu bu coğrafya, tarımda iki ırmağın vadisine dayalı ekimde başarılı, onun dışındaki alanlar çölleşmiş gibidir.

 

Atom santralleri ile elektrik üretimi olmadığına göre, güneş, rüzgar ve madenden üretilecek enerjiye ihtiyaç gelecek on yıllarda önemle olacaktır. Irak ve Suriye bu konumdan teknik olarak, oldukça uzak, Türkiye, olanak ve teknoloji açısından  gerçekleştirebilir, ancak devletleşen AKP’ye, bu rantın bahşişini mutlaka keserler.

Şimdiye kadar, orta doğuya bu derece karışan ülkemiz, bataklıkta boğulmazsa, iflah olmaz hatalardan dolayı rahat edemeyecektir. İşte “komşu komşunun külüne muhtaçtır” deyimiyle, sınır sınıra olmanın sorumluluğu, bunun için hatırlatılmış herhalde, şimdi terör ihraç edilen Suriye ve ırak, bize benzetilmeye çalışıldı. Az bir zaman sonra biz de onlara benzeyeceğiz, kısaca benzeşeceğiz.

Maraş’ta, Sivas’ta  bu saldırıların provalarını yaşadık. Maraş Alevisi yakılırken komşusuna sığındığında, komşuları, dinsel nedenlerle veya korkudan reddetmişti.  Şimdi, IŞİD Maraş’a gelse Ülkü ocaklarının geçmişte yaptığının aynısına benzer şeyler olacaktır. Dinsel bağnazlık insan düşmanlığından öte bir hırsa bürünmüştür. İnsan genleri ve beyin hücreleri, tarihinden ders alamamış hayvansal kalıtımları taşıyor. Bu kalıtım Suriye’de ve Irak’ta da ve de diğer ülkelerde de var.  Bu anlamda da bu ülkelerle benzeşiyoruz. Kurban etmek, kelle kesmek, bunu Allah adına yapmak, bu hakkı kendinde görmek, insanlık soyuna karşı işlenmiş en büyük suçtur.

Benzeştiğimiz yönler çoğunlukta, hepsi de olumsuz. Hal bu ki, bu coğrafya kardeş. Allah adına kardeş öldürmeye devam !!!