Şuanda 182 konuk çevrimiçi
BugünBugün1319
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9043
Bu ayBu ay9043
ToplamToplam10477467
Mezhep savaşları: anaları ayrı olsa da babaları bir... PDF Yazdır e-Posta
İbrahim Yalçın tarafından yazıldı   
Pazartesi, 16 Haziran 2014 17:37


Türkiye, geçtiğimiz pazar gününden itibaren Lice'de 2. Hava Kuvveti Komutanlığı'nda, PKK'lılar tarafından indirildiği iddia edilen bayrakla yatıp kalkıyordu.

Bu karanlık olayın üzerindeki sis perdesi aralanmak üzereyken, Işid’in Musul’u işgal etmesi,  siyasal gündemi   ters-yüz ediverdi.

Kimileri tarafından, ‘’ bunlarda kim.  nereden çıktılar’’ diye şaşkınlıkla karşılanan Işid saldırısı ve  konsolosluğumuza yapılan  baskın gündemin ilk sırasını meşgul etmeye devam ediyor.

Kim bu Işid  deniliyor.

Kimler tarafından finanse edildiği sorgulanıyor.

Kaç kişiler ? Ne yapmak istiyorlar ? vb. Sorularının ardı arkası kesilmiyor.

Sözde herkes tarafından (Türkiye dahil) ‘’terörist’’ olarak nitelendirilen ve ‘’uluslararası devşirmeler’’  diye küçümsenen  bir örgütün  3 milyonluk Musul’u ciddi hiçbir karşılık görmeden nasıl olup da teslim aldığı sorgulanıyor.

Işid, İşgal ettiği bölgelerde,  öncelikle petrol kuyularına yöneliyor ve buraları kontrol altına almaya çalışıyor.  (Suriye’de, Deyr Ez- Zor’da yaptığı  gibi )

İyi güzel de, tüm dünyanın ‘’ terörist ‘’ olarak kabul ettiği  bir örgütün, bırakınız Suriye ve Irak petrol yataklarını kontrol etmesini  dünyanın tüm petrol kuyularını bile kontrol etse ne yazar.

Öyle ya, kontrolünü ele geçirdiği petrolü içmeyeceğine göre, uluslararası pazarda satmak isteyecektir. 

Elindeki petrolü kime/kimlere satacak sorusunun cevabı bile, onun uluslararası güçlü bağlantıları olduğunu göstermektedir.. 

Işid’in kim olduğu soruluyor. Başkalarını bilmem ama, sorunun Türkiye kamuoyu tarafından soruluyor olması çok garip.

Ülke nüfusunun neredeyse yarısına yakın bir bölümü tarafından desteklenen bir ‘’lider’’ ve  parti tabanının, oy verdikleri parti ve liderlerinin ‘’kan kardeşleri’ ni tanımıyor, bilmiyor olması garip olduğu kadar da gülünç değil mi?

Kabul edelim ki Işid ismini yeni duydunuz. El Kaide, El Nüsra,Müslüman Kardeşler,Rabia, Bako Haram ve buna benzer yüzlerce ‘’dini bütün’’ müslüman örgüt var.Bunlarda mı duymadınız? Işid de bunlardan birisi işte. Ana tarafından ayrı olabilirler, önemi yoktur. Baba tarafından hepsi aynı kanı taşıyorlar. AKP  iktidarın ile kan kardeşlikleri de baba’dan geliyor…

Işid ve izdüşümleri   tutucudur.  Çağ dışıdır. Aydınlık  değil,  karanlık bir zihniyetin değişik versiyonlarıdır.   

Radikal İslami birer örgüt oldukları  söyleniyor . Radikal İslami örgüt  tanımlanması kandırmacadır. Radikal olmayan siyasi islami örgütlerde varmış gibi…Siyasallaşmış  islami örgütlerin sırası geldiğinde radikal olmayacaklarını söylemek gıbı bırşey.

Söylemeye gerek yok. Orta-Doğu savaşlarının en geniş açıdan fotoğrafını çekenler ilk bakışta bunun bir mezhepler savaşı olduğunu görürler. Suriye’de, Sünni- Nusayri görünümüyle ortaya çıkan savaş, Irak’ta Sünni-Şii savaşı olarak devam ediyor.

Bugün mezhepler arası savaştan söz ederken, aynı anda mezheplerin kendi aralarındaki savaştan da söz etmek pek ala mümkün. Suriye’de böyle oluyor, birkaç gün sonra Irak’ta da bu böyle olacaktır. Mısır, Libya, Tunus ve benzerlerinde  olduğu gibi…

Ana tarafından ayrı olsalar bile, Baba tarafından kan kardeşleri olduklarını söyledik.. Hepsinin Kitabı aynı, hepsi cihatçı ve hepsi karanlık.

Emek, özgürlük, eşitlik, İnsan hakları, demokrasi, hak, hukuk gibi kavramlara yabancıdırlar.

Birey olmayı ‘’kafir’’lik sayar,kul olmak için şahadet yemini ederler.

‘’Allahu Ekber’’ nidalarıyla, yoldan geçmekte olan arabayı durdururlar isim sorarlar. Taraflardan Biri, adları, ‘’Ali, Hüseyin, İmam’’ olanları kurşuna dizer, öbürü, adları ‘’ Ömer, Osman,Bekir,Ayşe’’ olanları kurşunlar. Her iki  taraf da tanrı buyruğunu yerine getirdiği iddiasındadır.

Diğerleri neyse de,  sözüm ona kimi ‘’Sol’’cular, sözüm ona kimi‘’devrimci-demokratlar’’, kısacası sol’dan beslenen önemli bir kesim bile, sür-git devam eden bu kör dövüşünde taraf olur, rol alır,kullanılmaya gönüllü elaman olurlar.

Karma karışık bir anti-emperyalizm adına, karma karışık bir mazlumlar edebiyatı adına mezhepler savaşının  tarafları olmaları yetmezmiş gibi, taraf olmayanları da en  keskin sol söylemlerle suçlamaya kalkarlar.

Suriye’de böyle oldu. Halkların ortak çıkarlarını göz ardı ettiler, halklar arası dayanışmadan, barış ve özgürlüklerden söz etmediler.

Başer Esad diktasının gönüllü savunuculuğuna soyundular. Nasuri-Alevi-Şii rüzgarını arkalarına alarak mezhepler savaşının tarafı oldular.  Rojava’ya dönüp bakmadılar bile. Rojava’da yeşeren Halkların demokratik birliği, din  ve mezhepler ittifakını küçümseyerek ötelediler.

Başer Esad diktasının anti-Emperyalizm aldatmacasına payanda oldular.

Rüzgar tersine dönüyor. Işid’in Musul’u işgali rüzgarın ters yönden esmesine neden oluyor. Daha düne kadar Saddam’ın Sünni islami kurallarına göre yönettiği Irak’ta, bugün Maliki’nin Şii’lik kuralları hüküm sürüyor. Mezhepler arası savaş yeniden başladı. Suriye’de anti-emperyalist bir misyon üstlendiği iddia edilen Iran, Işid’e karşı ABD’ye birlikte hareket etme çağrısı yapıyor.

Suriye’de Esad diktatörlüğünü savunanların, Irak’da Maliki rejimini ABD ile birlikte savunmak zorunda kalacaklarını söylemek için kahin olmaya elbette gerek yok.

Esad Rejiminin baş savunucusu Doğu Perinçek Suriye televizyonuna konuşuyor ‘’Ben, Esad, Maliki ve İran liderleri Sultanahmet camiinde zafer namazı kılacağız’’ diyor. Doğu Perinçek Barak Obama’yı unutuyor. Dün Saddam rejimini savunuyordu. Bugün Saddam kalıntılarına karşı Maliki rejimini savunduğunu ilan ediyor. Kimsenin şüphesi olmasın, ardılları da aynı şeyi yapacaklardır.

Halklar arası barış ve kardeşlikten söz etmiyorlar, Halklar arası demokratik birlik ve Özgürlüklerden de söz etmiyorlar. Halklar arasına düşmanlık tohumları ekmek Din ve mezhep temelinde halkları birbirlerine karşı kışkırtarak yangına benzin dökmekle iştigal ediyorlar. Tayyip Erdoğan ve kandaşlarının yaptığını tersten yapıyorlarlar. Birleştirici değil bölücüdürler.

Ana tarafından ayrı olsalar bile, baba tarafından ‘’düşman’’ kardeşler.

Alın birini, vurun diğerine. Aynı sesi duyacaksınız..