Şuanda 388 konuk çevrimiçi
BugünBugün1443
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9167
Bu ayBu ay9167
ToplamToplam10477591
Az olmak - öz olmak PDF Yazdır e-Posta
İhsan Sağmen tarafından yazıldı   
Pazartesi, 21 Temmuz 2014 06:38


Politik arenada sizin çok olmanız, doğru olduğunuz anlamına gelmiyor. İki ile iki dört eder, ama sayı zaman tüneline girince, sonuçta sıfır olabiliyor. Sürecin sonunda sizin çoğunluğunuzu yanlışlar alıp götürüyor.

Doğruları savunmak, bir avuç ta olsa, eldeki insanla devam etmek, bu dönem için, en doğru iş, yetmiş altı milyon insanın yaşadığı ülkede binlerce insanın çabalarıyla oluşturulan mücadele,  harcanan emek, heba edilmeden korunup geliştirilecekse doğru yol budur. Bireyler, özellikle toplumu yönlendirecek bireyler, bilgi ve pratik donanım olarak yetkinleşmemişse siz bununla pek ileriye gidemezsiniz. Gitseniz bile, ileride sil baştan yapmak zorunda kalabilirsiniz. O nedenle hızla bireyi güçlendirmek, çekirdek olarak çelikleştirmek mutlaka gerekir.

On iki Eylül, bin dokuz yüz seksen de, Aydınlar hareketini, koca Türkiye’de bir avuç insan başlattı, Aziz nesin aydınlara yapılan eleştirilere karşı, “kısa zamanda aydın mı yaratalım, elimizdeki bu” demişti. O da, kahvede kağıt oynarken imza atan sinema sanatçısı aydın (!),  bu ülke aydın üretemiyorsa, devletin ayıbıdır, toplumun ayıbıdır elbette, ancak donanımlı bireylerinde bunda sorumluluğu vardır.

Birey yaşamında, sinemaya gitmezse, tiyatroya, operaya, gidip merak etmezse, kitap okumaz, dergi ve gazete takip etmez ise, yüzme bilmez, araç sürmez ise, emeğini satarak geçimini temin edemez ise, derneği, düğünü yaşamaz, demokrasiyi ve sosyal ilişkinin anahtarı olan bir partiye veya kuruluşa üye değilse, donanımlı bireyden bahsedemeyiz. Bisikleti süremeyen, yüzme bilmeyen, yabancı dil veya terimlerden uzak, halkla ilişkisi kesik birey, eksik bireydir.

Eksik bireyleri örgütlemek, yedeklemek kolaydır,  donanımlı yetkin bireyler ise gönüllü  birbirlerini bulurlar, doğal birliktelik oluşur. Binlerce iş yapamayan yeteneksiz insanı bir araya getireceğinize, çok yetkin, yüz, iki yüz insan yaratın, varacağınız noktaya varırsınız. O nedenle sayısal olarak çok olmak önemli değil dedim.

AKP’nin mühendisliğini yapan üç, beş yüz kişidir. Bu profesyonel kadro, partinin örgütlenmesinden alın, gelecekte belirlenecek politikalarına kadar tespitler yapar, kamuoyundaki tepkilerini ölçerek politik sağlama yaparlar. Şimdiye kadar hiçbir parti bu kadar sayıdaki kadroyu bir araya getirmedi. Uluslararası kadro ve bireyler de olsalar. Çok uluslu tekellerin seçme insanları da olsa bu gerçeği değiştirmez.

Bilimsel tespitlerle gelecek belirleme, AKP’yi on yılı aşkın iktidarda tuttu. Partinin  gerici veya ilerici politikasını tartışmaktan ziyade, kullandığı araçlar, kullandığı insan kaynaklarını hesap edip düşünmemiz gerekir. Marksizm ve materyalizm de bunu önerir. Her yapılan propagandanın ardından kamuoyu yoklamalarıyla test edildi, sağlama yapıldı. Etkileme gücü ölçüldü. Sabit üye milyonları aştı ve kontrol altında tutuldu.

Bu yakın tarih gelişmeleri ve kadro yetkinliği ve kadroların birey olarak en iyi donanımlı aydın ve gerçek anlamda devrimci insanlardan seçilmesi, politik olarak toplumun yönlendirilmesinin, hangi araç ve yöntemlerle sağlanması, çıkarılan derslerden faydalanılması en doğru olandır.

Bu tür bir mücadele, on yılları da kaplasa, bunun başlatılmasıyla ileride milyonları kucaklayabilirsiniz. Toplumun yapı taşlarının iyi bilinmesi, emek ve sermayenin çelişkilerinin iyi tespit edilmesi, dinsel öğelerin iyi hesap edilmesi, gelenek ve göreneklerin gözden kaçırılmaması, size dengeli (aslında dengesiz olan) bir politikanın nasıl yapılmasını zaten öğretecektir.

Yakın tarihimizde HDP süreci de böyle bir çizgiden geçti. Parti verdiği mücadelede yetkin olan  beş on kişi çıkardıysa, bireyin yetkinleştirilmesiyle  elde edilmiş bir sonuçtur. Bu bileşen yapılanmayla olan, ancak, kendisini geliştirmek isteyen güç ve yapılar, kendi kadrolarını yetkin duruma getirebilmek istiyorsa, hızlı ve akıllı karar alabilecek, kısa ve uzun vadeli hesaplar yapabilecek, satranç oyunundaki gibi hamleleri iyi bilen aşamaya yükseltmesi gerekir. Tabidir ki, pratikte yetişecektir, saksıda değil.

Burjuva kültürünü almış, emek ve sermaye çelişkisini bilen, proletaryayı ve köylülüğü iyi tanıyan, bireylerin öz olarak gelecek için hazırlanması vazgeçilmez kural, ileride böyle bireylerin çokluğu kadrolaşan yapıyı da çok rahatlatır. Ya da içinde bulunduğu bileşen yapıyı daha da yukarıya çıkarır.

Gelecek, az adamla çok iş yapma üzerine kurulacaktır. Devrimci, demokrat, aydın yapılanmalar, bu zor yolu geçemezlerse, AKP’ler iktidardan inmez.