Şuanda 452 konuk çevrimiçi
BugünBugün1477
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9201
Bu ayBu ay9201
ToplamToplam10477625
Cemaat operasyonu ve "at izi it izi"ne... PDF Yazdır e-Posta
İbrahim Yalçın tarafından yazıldı   
Pazar, 27 Temmuz 2014 00:02


İran merkezli islami ‘Tevhit Selam Örgütü’’ devletin en kritik karar organlarına sızmış. Binlerce kişiyi yasa-dışı yöntemlerle dinleyerek şantaj yapan Cemaatçi polisler, devletin üst kademelerine mevzilenerek Pensilvanya’daki bir hokkabaz tarafından, İsrail adına (Amerika diyemiyorlar) casusluk faaliyeti yapıyormuş Uğur Mumcu’dan tutun da, Hrant Dink’e varıncaya kadar faili ‘’mechul’’ cinayetleri bu hainler yapıyormuş. Mit’i, Başbakanlığı, Genelkurmayı bile dinliyor, ele geçirdikleri devlet sırlarını dış mihraklara veriyorlarmış. Mış,mış mış… Karşılıklı iddiaların tozu dumanı içerisinde, kelimenin gerçek anlamıyla ‘’at izi ile it izi’’ birbirine karışmış durumda. AKP hükümeti ve eski Cemaatçi ortağı birbirini suçlayarak ortak suçlarını deşifre ediyorlar.. Birbirlerini, casuslukla,hırsızlıkla, yetim malı, haram para yemekle itham etmiyorlar. Düpedüz birbirlerini gammazlıyorlar. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç itiraf etti. ‘’Cemaate yapılan operasyonun bir kaç saat öncesine kadar, üç sizden üç bizden oturup anlaşalım dedik ama kabul etmediler’’ dedi. Bundan daha açık itiraf olabilir mi? Ortada, demokrasi adına, hukukun üstünlüğü, insan hakları vb adına bir soruşturmanın olmadığını, yedikleri haltları kapatmaya çalıştıkları, daha fazla rezil olmadan ortak pisliklerini örtmek istedikleri, anlaşabilselerdi eğer, her şeyi unutup, pisliklerini kapatıp operasyona gerek görmeyeceklerini bundan daha iyi anlatan bir itiraf olabilir mi? Hırsızlar, casuslar anlaşamadılar şimdi birbirlerini yiyorlar. Nereye kadar dalaşacaklar belli değil. Ergenekon ve Balyoz davaları da böyle başlamıştı. Nasıl sonuçlandığını gördük. ‘’Kahraman’’lar gibi dışarı çıktılar ve efelenmeye devam ediyorlar. Veli Küçük bile ‘’sütten çıkmış kaşık’’ misali ‘’görev’’ bitti diye salına salına geziyor. İşledikleri suçlardan yargılanmadılar, uyduruk iddialarla gözdağı operasyonları ile bir kaç sene içerisinde ‘’tertemiz’’edilip ‘’aklandılar. Senaryo devam ediyor. Cemaatçi polisler operasyonu ve devamı operasyonlarda aynı sonuçla, tıpkı Balyoz, tıpkı Ergenekon davalarında olduğu gibi sonuçlanacaktır. Sanık polisler, asıl işledikleri suçlardan dolayı değil, uyduruk gerekçelerle yargılanacak birkaç yıl içerde tutulduktan sonra delil yetersizliğinden(!) salıverilecek ve bir çoğu meslekten ihraç edilerek olay kapatılacaktır. Tersi bir durumda yasa dışı dedikleri dinlemeler mahkeme önüne getirildiğinde, Tayyip Erdogan’ın ‘’paraları sıfırla’’yan ses kayıtlarının gerçek olduğu ortaya çıkar ki, buna kesinlikle müsaade etmezler. Gerçek bir soruşturmada sadece hırsızlıkları değil. 11 yıldır beraber ıslandıkları yağmur altında, birlikte işledikleri tüm pislikleri de açığa çıkacak, biri değil her ikisi birden foseptik çukurunda boğulup yok olacaklardır. 11 senedir ülkeyi yöneten AKP sözcülerinin, ‘’bu güne kadar ne istediniz de vermedik’’ diyen demeçlerini hatırlayınız. ‘’ Emniyeti Cemaate teslim etmekle hata yapmışız’’ diyen Tayyip Erdoğan’ın bizzat kendisi değilmiydi? Adil bir yargılama sonunda, ne istendiği ve ne verildiği sorulmaz mı? Emniyetin bunlara neden ve hangi hakla teslim edildiğine cevap istenmez mi? Daha da önemlisi, bu güne kadar yapılan ve ortaya saçılan suçların siyasi bir sorumluluğu olmaz mı? Hani biz hukuk devleti idik. Hani bizim, demokratik hukuk kuralları ile yönetilen laik bir devlet düzenimiz vardı. Siz kimi kandırıyorsunuz? Diyen olmaz mı. ‘’Görülen köy kılavuz istemez’’evet. Balyoz ve Ergenekon nasıl kapatıldı ise, Cemaat operasyonu da aynen öyle kapatılacaktır. Bu böyle biline... Karşılıklı hırlaşmalarına bakarak heyecana kapılmayın. Ne Kılıçtaroğlu’nun ‘’İntikam operasyonu’’ sözünü ciddiye alın, nede, Star gazetesi yazarı iktidar tetikçisi Hakan Albayrak ‘ın kelepçeli polislere, ‘’tüküreyim sizin kahramanlık pozlarınıza’’ diyen sözlerine.. Selahattin Demirtaş yerinde ve dosdoğru söylüyor. Demirtaş, ‘’ Bakmayın bunların şimdi birbirlerini yediklerini, yarın öbür gün Başbakan meydanlara çıkıp da, bunlar, benimle Hoca efendinin arasını bozmak istediler, der mi der’’ derken bir gerçeğin altını çiziyor. İt iti ısırmaz. Zaman zaman karşılıklı hırlaşsalar bile ısırmaz. Hırlaşırken yara-bere almazlar mı? Alırlar elbette. Suç’un suç’la temizlendiği nerde görülmüş. AKP ve Cemaatçi suç örgütlerinin bugünkü dalaşması tıpkı adi suç örgütü çete mensuplarının ganimet paylaşımı sırasında anlaşamayarak birbirlerini ihbar etmesine benziyor. Şimdi ihbar edip, itiraf ediyorlar, yarın yada bir başka gün yaptıklarından pişman olup olmayacaklarının garantisi var mı? Evet, Türkiye’de ‘’at izi ile it izi’nin birbirine karıştırıldığı çok açık. Dört nala giden bir algı operasyonunun tozu dumanı ortasında her şey karmakarışık edilmek suretiyle, ortaya çıkan gerçeklerin kuşku ile karşılanmasına çalışılıyor Farkında mısınız, bu arada Irak unutuldu. Sahi, Işıd’ın Irak ve Suriye’de ele geçirdiği petrol yatakları ne durumda? Buralarda üretilen petrol nereye akıtılıyor? Mutlaka bir yerlere satılıyor olmalı. Bu satışa kimlerin aracılık yaptığını bilen var mı? Hemen her konuda ortaya çıkan onlarca araştırmacı ‘’gazeteci’’lerimiz neredeler? Işid petrolünü kim(ler) alıyor? Rojava ve Kobani’ye yönelik Işıd katillerine lojistik destegi kim sağlıyor? Meydanlar’da İsrail terörüne veryansın edenler, bu ülkeyle siyasi,askeri ve diplomatik ilişkilerini kesmeyi , kesmek şöyle dursun en alt seviyeye düşürmeyi düşünmüyorlar mı? Gündem Hamas’a kilitli. Camilerde Filistin de katledilen kardeşlerimiz için ‘’tesbih çekerek lanetleyin’’ diye hutbeler okutuluyor. Hepsi bu kadar öyle mi?