Şuanda 51 konuk çevrimiçi
BugünBugün1241
DünDün3402
Bu haftaBu hafta8965
Bu ayBu ay8965
ToplamToplam10477389
Gün bugündür, direneceğiz ve kazanacağız! PDF Yazdır e-Posta
İrfan Dayıoğlu tarafından yazıldı   
Pazar, 21 Eylül 2014 19:09


KCK tarafından yapılan açıklamada ; “Arkasındaki güçler ve elindeki silahlar hangi büyüklükte olursa olsun, halkımız en büyük silahın direnme ruhu ve kararlık düzeyi olduğunu çok iyi bilmektedir. Kobanê’de, İŞİD faşizmine geçit verilmeyecektir. Kobanê direnişi Rojava’daki tüm inanç ve kimliklerin, yine tüm bölge halklarının direnişidir. Bu tarihi direnişin tarihsel sonuçlar ortaya çıkaracağı kesindir. Halkımız bu inanç ve kararlıkla direnecek ve zafere ulaşacaktır” denildi.

Hitler 5 bin uçak ve 2.5 milyon askerle Stalingrad’ı kuşatmıştı. Ancak tarih çıplak yürekleriyle bu kanlı faşizme direnen Sovyet halklarının zaferini yazdı. Bugün İslam adına hareket ettiklerini iddia eden zalimler de Kobaniyi onlarca tank, yüzlerce top ve binlerce çeteyle sarmış düşürmek için saldırıyorlar. Ellerine geçirdikleri her yeri yakıp yıkıyorlar. Çocukları karpuz keser gibi kesiyor, kadınlarımızın ırzına geçiyorlar.

Ancak tıpkı Sovyet halklarının Hitlere karşı kahramanca direnişi ve zaferi gibi Kobani halkı da bu zalim cellatlara karşı direnecek ve kazanacaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Ancak Kobani dışında yaşayan tük Kürdistanlılar ve bölgenin tüm ilerici güçleri de tarihsel bir sorumlulukla karşı karşıyadır.  Çünkü bugün Kobani’de bölgenin kaderi çizilmektedir. Hiç bir gerekçe kendisine insanım, devrimciyim, ilericiyim diyenlerin sessiz kalmasını haklı kılamaz.

Hiç bir gerekçe bizim elimizi kolumuzu bağlayıp, duruma seyirci kalmamızı haklı kılamaz. Ya şimdi ya hiçbir zaman diyerek hemen harekete geçmenin günüdür. Özellikle buradan diğer Kürt örgütlerine ve Türkiyeli kendini solcu-devrimci adlandıran tüm yapılara çağrı yapıyoruz:  Hiçbir ideolojik argümanınız  Kürt Hareketini ve Rojava halkını desteklemenizin önüne geçemez, geçmemelidir. Nasıl bizim önderlerimiz dün Filistinde hiç bir ideolojik argümana sığınmadan Filistin halkını savunmuşsa, bugün bizlere düşen de Kürt halkını savunmaktır.

Bunun dışındaki tüm tutumlar, bu tutum sahiplerini AKP ile aynı kulvara düşürür. IŞİD ile aynı cepheye götürür. Bugün seyretmek karşı tutum almakla özdeştir. Bugün tarafsızlık diye birşey kabul edilemez. Ya IŞİD’in yanındasınız ya da Kürtlerin yanında yer alarak geleceğinizi kurtarırsınız.

Türkiyeli birçok devrimci örgüt Kürt halkının, Rojava halkının mücadelesini desteklerken, kendisini en keskin devrimci sanan özde ulusalcı solumuz ise her ne hikmetse hala PKK’yi, BDP’yi, HDP’yi , PYD’yi eleştirmekle meşguller. Oysa IŞİD ile sınırdaş olan bir Türkiye’de bu solcularımıza da yaşam hakkı tanınmayacaktır. Kobane bugün bizim Stalingrad’ımızdır. Ya burada kaybederiz, yada birleşik gücümüzle burada kazanır ve IŞİD vahşetini tarihe gömeriz.

Bugün bölgemizde hem IŞİD tarafından, hemde sözde ona karşı olan batılı emperyal güçler ve yerli işbirlikçileri tarafından saldırıya uğrayan Kürt Özgürlük Hareketinin Rojavada hayata geçirdiği halklar seçeneğidir. Rojava devrimi şahsında somutlaşan tüm halkların, tüm inançların kardeşçe yaşadığı, tüm değerlerini eşitçe paylaştığı özgürlük seçeneğidir. Batılı güçlerin asıl amacı IŞİD’i bahane ederek, böl ve yönet politikalarını hayata geçirecekleri bir ortam yaratmaktır. Bunun önündeki engellerin başında da onlar için Kürt Özgürlük Hareketi gelmektedir. Kobanide uygulamakta oldukları taktik te aynıdır. „bırak zayıflasınlar ve kapımızı çalsınlar“. Yine IŞİD’i bahane edip Suriye’ye havadan müdahale ile uçuşa yasaklı bölge yaratıp, Suriye muhalefetini yeniden dizayn ederek, bir kez daha Esat‘ı devirmeye çalışmak, ya da kendi koşullarına razı etmek amaçlanmaktadır.

Her durumda bütün bu oyunları bozan PKK ve  Rojava’da hayata geçirilen kantonal yönetimdir. Bunun için bugün batılı güçler  ve Türkiye, Rojavayı ele geçirmenin veya Rojava halkını koruma adı altında işgal etmenin peşindedirler. Türkiye bunu açıkça sınırda bir tampon bölge kurarak yapmayı denemek istiyor.  

KCK’nin belirlemesiyle; “Sömürgeci Türk devletinin, İŞİD çete örgütüne verdiği destek ve ilişkileri tescillenmiştir. İŞİD çeteleri Türk ordusunun desteği ve gözetimi altında sivil Kürt halkının üzerine kurşun yağdırmaktadır. IŞİD çetelerinin Kuzey Kürdistan'a attığı her mermi, Türk devleti tarafından atılmış demektir. Kürtler böyle anlamalı ve direnişleri de buna göre olmalıdır. TC devletinin İŞİD faşistlerinin saldırılarına göz yumması ve destek olması tam bir düşmanlıktır. Çünkü bu, İŞİD faşizmiyle suç ortaklığıdır.”

Bu suç ortaklığına ortak olmak istemeyen Türkiye’nin ilerici devrimci güçleri en azından bulundukları her alanda gücü oranında eyleme geçmeli ve sınırlara akan Kürt halkının yanında omuz omuza vererek  TC faşizminin oyunlarını bozmalıdır. Nitekim tüm HDK bileşenleri ve Alevi örgütleri bu konuda duyarlı davranmışlardır. Ancak kendilerini en keskin solcu sayan bazı çevreler Kürt halkının hunharca katledilmesine seyirci kalmaya ve Kürt hareketini karalamaya devam etmektedirler.

 “Ezilen halkların yanında olması gereken, “Ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı”na saygı duyması gereken sosyalist hareket neredeyse düşmanından bile daha az saygı duyuyor Kürt hareketine. Uzun zamandır neredeyse hep bir abilik üzerine kurulu ilişki içerisine girdiği Kürt hareketine hep mesafeli, hep uzak olan sosyalist hareketler bugün bu durumu neredeyse iyice boyutlandırmış durumdalar.

Rojava da yaşanan saldırılara karşı bir kaç hareket dışında elle tutulur, gözle görülür tek bir adım bile atmayan, hatta Rojava’yı devrim olarak bile görmeyen sosyalist hareketlerin bugün Kobanê direnişi sırasında yaptıkları ise tarihe bir utanç kaynağı olarak yazılacaktır.

Halen orada yaşananları bir devrim olarak görmeyen, orada yaşanılan direnişe burun kıvıran, Kürtleri hep birilerinin yamağı gibi görmek isteyen, her yaptıklarını aşağılayan büyük bir grup devrimci örgüt var. Güney Afrika da Mandela önderliğinde başlayan halk direnişini görüp, sahiplenip konu Kürtler olunca ısrarla “onların ki de direniş mi” gibi laflar eden, vatanı savunmak için yapılan ittifakları ısrarla eleştiren ama adım atmak adına hiçbir şey yapmayan birçok sol örgüt var.” (Hayri Tunç’un  Sosyalistler ne zamandan beri ezilen halkın karşısında yer aldılar? isimli makalesinden )

Bu tutum içinde olanları devrimci kabul etmenin mantığı zaten olamaz. Söylemde ne denilirse densin pratikte halkımızın katliamına seyirci kalan her güç artık düşman olarak adlandırılacaktır. Adının önünde sosyalist, komünist ne yazarsa yazsın bugün bizim katlimize seyirci kalanları  yarın dost görmemizi kimse biz Kürtlerden beklemesin.  

Yine IŞİD’e karşı sadece izlemek ve demokrasi nutukları atmakla yetinen uluslararası güçler de bizden dostluk ve dayanışma beklememelidir. Bugüne kadar IŞİD’e karşı savaşan tek güç Kürtlerdir. Ancak bu böyle olmasına karşın, batılı güçlerin Kürtler katliamla yüz yüzeyken  nutuklarla yetinmelerinin hiçbir anlamı yoktur.

YPG ve HPG sadece Kürtler için değil; Asuri,  Süryani, Arap, Türkmen ve Ortadoğu’da bulunan bütün halkların geleceği için mücadele ediyor.  Kürt halkı en değerli evlatlarını bu halkların katliama uğramaması için şehit veriyor. Ancak ne acıdır ki kendilerini ilerici sayan  bazı yayın organları tüm bunları görmezden gelerek  Kürtlere karşı psikolojik savaş yürütüyor. Bugün bölgemizde Kürtler insanlık karşıtı IŞİD çetelerine karşı tek başına savaşıyor. Uluslararası güçler sesizliğini devam ettiriyor. AKP iktidarı rehine olayı bahanesi ortadan kalkmasına karşın eski tutumunda ısrar edeceğe benziyor.

Kobanê’de yaşanacak olası bir katliamdan sadece IŞİD değil, bu duruma sessiz kalan bütün uluslararası güçler de  Türkiye kadar sorumlu olacaktır. IŞİD’in uluslararası güçler tarafından Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmek amacıyla kurulduğu bilinmektedir. Ancak gelinen noktada insanlığı yok etmek amacı güden bu terör örgütüne dur demenin zamanı gelmiştir. Kürt halkı, başta da Kobani halkı bütün insanlık adına kahramanca  bir direnişle bu insanlık düşmanlarının ilerleyişini durdurmaya çalışıyor.  

Kobane halkının bu direnişine sahip çıkmak için, kendisini insan sayanların hiç bir bahanesi olamaz. Gün bugündür. Direneceğiz ve kazanacağız.