Şuanda 180 konuk çevrimiçi
BugünBugün1318
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9042
Bu ayBu ay9042
ToplamToplam10477466
Sandino'nun kızları Kobane'de PDF Yazdır e-Posta
İbrahim Yalçın tarafından yazıldı   
Cumartesi, 18 Ekim 2014 19:16


1970-80’li yılların  siyasi atmosferini az çok takip etmiş olanlar bilirler.

Aynı dönemin Türkiye’sinde, devrimci siyasetle  ilgili bizim kuşak  özellikle çok daha iyi bilir.

Margerett Randal’ın, ‘’Nikaragu devrimi ve kadınlar’’ (Sandino’nun Kızları) adıyla Türkçeye çevrilmiş olan  kitabından bahsediyorum.

 

Adı geçen Kitapta, 19 temmuz 1979 yılında, Nikaragua’da, Sandinist ulusal kurtuluş cephesi ( FSLN) önderliği altında savaşarak, 50 yıllık Somoza diktatörlüğüne son veren kadın gerillalar  anlatılır.

Nikeragua Sandinist devrimi, 1960’lı yıllarının başlarında Agusto Cesar Sandino’nun başlattığı Ulusal Kurtuluş savaşı, 20 yıl sonra, 19 temmuz 1979’da Başkent Managua’nın ele geçirilmesiyle son bulmuştu.

 

Bu görkemli zafer, sadece Sandino’nun erkek ve kadın savaşçılarının başarısı değildi elbette. Bu zafer, aynı zamanda Tomas Borge’nin askeri liderliği, Eden Pastora’nın askeri dehası, Arjantin’li devrimcilerin ve  Küba’nın enternasyonalıst dayanışması’nın da bir sonucuydu.

‘’Sandino’nun Kızlar’’ı kitabında, FSLN’nin kadın savaşçıları yanında, Meksika’da EZLN ve El Salvador’da FMLN saflarında özgürlük için savaşan Kadın gerillalardan da söz edilir. Deney ve tecrübeleri anlatılır.

 

Gençlik yıllarımızın başucu kitabıydı.

Nikaragua’da, Meksika’da, El Salvador’da, Uruguay’da, Bolivya’da, Gine Bissau ve Angola’da, kısacası Latin ve orta Amerika dağlarında ve ovalarında  özgürlük savaşı veren ulusal kurtuluşçuları  hayranlıkla takip etmeye, örnek almaya çalıştığımız yıllardı.

 

Amircal Cabral’ı, Alberto Bayo’yu, Carlos Marigella’yı, Giap’ı, Fidel Castro  ve Che Guevera’yı okuyup öğrenmeye çalışırdık.

 

Meydanlar’da, Miting ve protesto eylemlerinde, ‘’ Ho Ho Ho , HoChi Minh, iki üç daha fazla Vietnam, Ernesto’ya bin selam’’ diye caddeleri slogan sesleri ile inleterek,’’ Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin….Hoş geldi safa geldi’’ der, Latin Amerika’nın özgürlük savaşçılarına destek mesajları yollardık. Bunları yaparken, çok iyi biliyorum, pek çoğumuz, sözünü ettiğimiz, mücadelelerini hararetle savunduğumuz gerilla gruplarının ülkelerini, harita üzerinde bile bulmakta zorlanırdık.

 

Aradan uzun yıllar geçti.

 

Dün, bizden binlerce kilometre uzakta olan, bir gün olsun mücadelelerini,hedef ve yöntemlerini sorgulamayı aklımıza dahi getirmeden yürekten desteklediğimiz, Marksist-leninist olup olmadıklarına bakmadan ulusal kurtuluşçu olmalarını yeterli görerek sahiplendiğimiz Orta ve Latin Amerika’lı savaşçıların ruhları  ROJAVA semalarında dolaşıyor.

 

Dün Nikeragua’da, Somoza diktatörü’ne karşı  savaşan ‘’Sandino’nun kızları’’ bugün Kobane’de IŞİD çetelerine, Orta çağ karanlığına karşı direniyor.

 

Dün, Somoza diktatörlüğüne  kurşun atan  Sandino’nun kızı Adelfa’lar, Bugün, Kobane’de YPJ’li Deniz Fırat’lar, Meysa Abdo’lar  olarak savaşıyor.

Dün’ün, Arjantinli Sandinist Gerillası, Bugün’ün Türk’ü, Lazı, Çerkez’i, Ermeni’si, Rojava’lı SUPHİ NEJAT AĞIRNASLI olarak Kobane’de ölümsüzleşiyor.

 

Rojava’da, Orta-Doğu karanlığının orta yerinde, İnsanların oğlak gibi acımasızca boğazlandığı, Kadın ve kızların kara çarşaflar içerisinde Pazar yerlerinde açık artırma ile satıldığı, İslami gericiliğin  kör döğüşü içerisinde, erkek ve kadınların tokalaşması şöyle dursun, kadınların sokağa 

çıkabilmelerinin bile Şeriat hükümlerine göre sıkı kurallara bağlandığı bir bölgede, Rojava’nın kızları ve kadınları ellerinde mitralyözlerle karanlığa kurşun sıkıyorlar. Bu bile tek başına  bir Orta-Doğu devrimidir.

 

Rojava’da  bir devrim yaşanıyor. 

Rojava devrimi bildiklerimizden, tanığı olduklarımızdan çok farkı bir devrimdir.

 

IŞİD ve onunla birlikte Orta-Doğu gericiligi (buna AKP gericiligide dahil) bu devrimin farkındalar.

 

Rojava devriminin farkındalığını, IŞİD ve bölge gericiliğinin Kobane’ye neden saldırdığı sorusunda görmek pekala mümkün.

 

IŞİD ve bölge gericiliği Kobane’ye var gücüyle saldırıyor.

 

Çünkü Rojava devrimi, onun toplumsal yapısı, yönetim biçimi, laik ve özgürlükçü idealleri ile  bölge gericiliğinin uykularını kaçıran bir kabus’da onun için.

 

Rojava devrimi’ni bir yönüyle Orta-Dogu gericiliğinin orta yerinde Kadınların kurtuluşu devrimi olarak bile rahatlıkla adlandırabilirsiniz.

 

Rojava devriminin karakteri AKP gericiliğinin  Sünni iktidar hedefine de uymamaktadır.

 

Bu devrimi yenilir mi ?

 

Bu devrim yenilmez. Rojava devriminin  bütün savaşçıları tek tek katledilse de yenilmez.

Rojava devrimi, Cezza’da topraga düşen YPJ’li kızların, "Jin Xerbîsan, Baharîn Çiya, Derya Botan, Rûheyv Cûdî, Raperîn Tolhildan, Sozdar Reco, Amara Dersîm, Mizgîn Mahîr, Neval Şeran, Nûda Cindire ." kanlarıyla kızıllaşmıştır.

 

Rojava Devriminin zaferi, Türk sağı ve ‘’so’l’u faşistlerinin kin kusan karalamalarına ve akıl almaz provakatif söylemlerine inat emin adımlarla yoluna devam ediyor.

 

Rojava, Orta-Doğu gericiliğinin orta yerinde dünyanın dört bir yanında devrim ve demokrasi güçlerinin kutup yıldızıdır.

 

Rojava, binlerce kilometre ötemizde değil. Yanıbaşımızdadır.

Dün Sandino’nun kızlarına uzattığınız ellerininizi, şimdi Rojava’ya uzatın:

 

Son Güncelleme: Cumartesi, 18 Ekim 2014 19:18