Şuanda 486 konuk çevrimiçi
BugünBugün1495
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9219
Bu ayBu ay9219
ToplamToplam10477643
Haziran yaklaşıyor; Syriza'ya değil, Ayna'ya bakın PDF Yazdır e-Posta
İbrahim Yalçın tarafından yazıldı   
Cumartesi, 31 Ocak 2015 08:35


Yunanistan’ın seçim galibi  Syriza sempatisi devam ediyor. Uzun bir süre de devam edecek gibi gözüküyor.

Solun Syriza ilgisi son derece doğal ve anlaşılır da, CHP’ye ne  oluyor?

Syriza ile CHP arasında  politik bir benzerlik  mi var?

CHP Parti Meclisi toplanmış Syriza’yı konuşuyor. Sözüm ona Syriza’nın başarısından dersler çıkartacaklar. Çıkartabilseler bari.  Syriza deneyiminden aldıkları derse bakın. ‘’Efendim, Syriza gençlere fırsat vermiş de,  o nedenle başarılı olmuş(muş)’’ .Sevsinler sizi, siz bu kafayla giderseniz daha çok fırın ekmek yersiniz.

Bana kalırsa CHP’nin asıl niyeti, Syriza deneyiminden ders falan çıkartmak değil.  Syriza bir günde ortaya çıkmadı. Syriza’yı, son 25 yılın, nasıl bir demokrasi, nasıl bir sol tartışmalarının Yunanistan’da ete-kemiğe bürünmüş ilk oluşumu olarak görmek ve öyle değerlendirmek gerekiyor. Ama bu yapılmıyor ve işin kolayına kaçılıyor. CHP ve kimi ‘’sol’’ çevreler Syriza’nın başarısını bu nedenle anlayamıyor. Tıpkı, Gezi direnişinin hiç de hak etmediği bir biçimde geri püskürtülmesinin nedenlerini anlayamadıkları gibi.

Tekrar edeyim. CHP’nin derdi Syriza’nın başarısından dersler çıkartmak falan değil. Onlar,  Syriza ile aralarında bir benzerlik bulunmadığını herkesten, hepimizden çok daha iyi biliyorlar.

Daha dün,  CHP’nin Şişli belediyesinde çalışan işçiler, paralarının ödenmemesi yetmiyormuş gibi üstüne üstlük birde işten çıkartılmalarını protesto etmek için İl binalarını işgal etmedi mi?  

Ne tesadüf aynı gün Yunanistan’ın yeni Syriza hükümeti, CHP’nin yaptığının tam tersini yaptı. Bir önceki hükümetin, kemer sıkma politikasını bahane ederek  işten attığı, yüzlerce bakanlık çalışanlarını yeniden işbaşı yaptırdı ve bir önceki hükümet kararını iptal etti.

CHP-Syriza arasındaki benzerlik bu mu?

CHP’nin asıl derdi, Syriza rüzgarından olumlu etkileneceğini düşündükleri HDP’nin yolunun nasıl kesileceğidir.

CHP medyasının ırkçı-şoven kalemşörleri, Hakan Aygün, Barış Yarkadaş, Şaban Sevinç, Ayşe Nur, Uğur Dündar, Soner Yalçın, Merdan Yanardağ’ları takip ediyorsanız bunu rahatlıkla görürsünüz. 

Günü birlik HDP’ye saldırıyorlar.

HDP’nin Haziran genel seçimine  parti olarak girmesi halinde kesinlikle baraj altında kalacağını iddia ediyorlar. (Güya kalmasını istemiyorlar) 

HDP baraj altında kalırsa, ona verilen oyların  AKP’ye gideceğini, bu durumda da AKP’nin  40-60 milletvekili daha kazanarak Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğa ulaşacağından Erdoğan’a başkanlık yolunun açılacağını ve  Parlamento dışında kalmış olan Kürtlerin de  eyalet sistemine geçerek, Kürt illerinde ‘’gölge meclis’’ler kurarak memleketin kaos ve kargaşaya sürükleneceği korkusunu yayıyorlar.

Dikkat edin. MHP’den oy istemiyorlar. MHP sözcüleri ile birlikte toplantılar yapıyor, MHP’ye toz kondurmamaya özen gösteriyorlar. Bütün sorunları devrimci sol ittifakı bölüp parçalamak ve bir kez daha kendi yedeklerine takıp içini boşaltmak istiyorlar.

CHP, son genel seçimlerde tam 33 ilde milletvekili çıkartamamış bir parti. Adı geçen 33 ilde kendisine verilen oyların AKP’ye yaradığını bilmediklerini mi  sanıyorsunuz?

Bal gibi biliyorlar.

Öyleyse,  HDP üzerinden yürütülmek istenen bu sahte söylemlerin anlamı nedir?

CHP, gerçekten samimi ise, kendisini solda, demokrat ve özgürlüklerden yana bir parti olarak görüyorsa, dahası, AKP iktidarının gerçekten bertaraf edilmesini istiyorsa eğer, yapması gereken en akılcı politik tutum, HDP’nin yüzde on barajını aşması yönünde çaba sarf etmesi, en azından ayak bağı olmamasıdır.

HDP baraj altında kalırsa eğer, AKP’nin 30 milletvekili fazla kazanarak kesin çoğunluğu elde edeceğini hesap eden ‘’çok bilmiş’’ CHP’lilerin, HDP’nin barajı aşması durumunda da, AKP’nin en az 60-70 milletvekili kaybederek kesinlikle iktidardan düşeceğini bilmeleri gerekiyor.

HDP’nin barajı aşarak 60-70 milletvekili ile meclise girmesi, AKP’nin tüm hesaplarının alt-üst olması demek değil midir?

Anketler bile bunu gösteriyor. Metropol araştırma şirketinin yaptığı bir ankete göre, HDP’nin barajı aşması durumunda AKP’nin sandalye sayısı 280’lere kadar iniyor.

33 ilde milletvekili çıkartamayan CHP’nin bu durumda, en azından iddialı olmadığı illerde HDP’yi desteklemesi neden düşünülmüyor?

HDP tabanını bölmeye çalışan CHP politikasının adı ‘’bir bölen’’politikası olmuyor mu dersiniz? 

Politika;  soyut söylemler  ve duygu sömürüsü üzerine oturtulmuş grup toplantısı konuşmaları ile sağır sultanların bile bildiği kimi şeyleri bıktırıncaya kadar tekrarlamakla yapılmıyor. Politika bu olsaydı eğer, CHP’nin 30 Mart yerel seçimlerinde birinci parti olarak çıkması gerekirdi.

Politika, mevcut durumun doğru tahlili ve buna uygun eylemlerle hedef kitlenin bütünleşmesi sanatıdır.  Politik stratejinin, meydanlarda ete-kemiğe bürünerek kütleselleşmesidir.

Yunanistan seçimleri ve birleşik sol Syriza’nın seçim başarısını değerlendirmek için Syriza’ya bakarak ham hayallerle avunmaya gerek yok. Ayna’ya bakmak yeterlidir.

Haziran Hareketi ya da Merdan Yanardağ’ların baktığı sirk ayna’larına itibar etmeyin. Aldanırsınız. Dümdüz ayna’ya bakın...