Şuanda 356 konuk çevrimiçi
BugünBugün273
DünDün3402
Bu haftaBu hafta7997
Bu ayBu ay7997
ToplamToplam10476421
Dik Duruş PDF Yazdır e-Posta
İhsan Sağmen tarafından yazıldı   
Çarşamba, 01 Haziran 2016 17:34


Malatya ilinin bir köylüğünde doğmuş, bin bir meşakkat ve zorluklara rağmen, ayakta kalabilmeyi becermiş, içindeki sıkıntı ve kinini sosyal ve politik yapıyı öğrendikçe anlamaya çalışan, inançlı ve mücadeleci insan İrfan Dayıoğlu’nun, bin dokuz yüz seksen yıllarında tanıdığım halini hatırladıkça ve de kitaptakini, o anılarla karşılaştırınca az bile yazmış dedim.

Özellikle yoksulluk çektiğimiz ve alışveriş yerlerinden açlık nedeniyle kendi deyimimizle kamulaştırma, aslında hırsızlıkta yaptığımız dönemde kendisini İmam olarak tanımıştım. Evime misafir olduğu dönemlerde kendisine yedirdiğim kuru fasulye ve pirinç pilavının Aldi dükkanından yürütüldüğünü anlamadı, ama, beraber geldiği Sami Hocaya kısmen söylediğimde, “Bah yoldaş, ben deydiim ki Almanya’dakiler bizden eyi durumda ha” demişti. Yemek sonrası örgütleme heyecanımız ve umutlarımız bizi rahatlatıyordu.

‘Dik Duruş’ yapıtında Engin Erkiner’in ve İbrahim Yalçın’ın yazdıkları tamı tamına, bir birine örtüştüğünü okuyarak öğrenmiştik. Kitapta bazı anlatımlar özellikle THKP-C Acil hareketinin tarihi kesitleri sanki matematikteki gibi sağlama yapılmış, önceki yazıların doğruluğunu ispatlamış.

Hareketin ablukaya alındığını geç fark eden yönetim kadrosu, polisin girişimlerini ve İbrahim’e ajanlık teklifi yapıldığı anda, sorgulanması yapılmadığından hatalar hızla artmış, Mihraç Ural’ın önceden örgütü tasfiye hareketi, toptan diskalifiye edile bilinirdi. İbrahim kendine yapılan bu teklifi merkez komiteye derhal bildirip kendisine verilen parayı açıklaması ve örgütte üye olan polisin verdiği isimlerin derhal yer değiştirmesini çeşitli şekillerde belirtmesine rağmen, Mihraç’ın hiçbir şey yok gibi davranması, danışıklı dövüş olduğu anlamını vermektedir, o zaman diliminde genel komite, hızla ve derhal anlayabilme, politik ve örgütsel uyanıklığa sahip olmalıydı.

Örgütü Muhabarat’a bir Suriye yanlısı örgüt gibi sunulması da derhal durdurulmalı ve örgüt Avrupa’ya taşınmalıydı.

Kitapta bu noktalar değişik şekilde vurgulanıyor, fakat genel olarak okuduğumda bir sayfa içinde bunu açıklama gereği duydum.

Kitabı tam kırk saatte bitirdim. Toplam 384 sayfa olan kitabı heyecanla okumam, başka perspektiften nasıl görülüyor merakındandır. Okuma anında duygusallaşıp gözümden yaşların istemesem de geldiği, zaman zaman da çok güldüğüm anlar, iyi verilmiş. Kitabın editörü Cahit Çelik hocaya teşekkür ediyorum. TDAS Platformu olarak basılan kitap ilk yayınlarında  az hata ile yürümesi bu işin önemle başarılacağını gösteriyor.

Kitap öz olarak, devrimci duruş ve mücadelenin nerede ve ne şekil olursa olsun, yılmadan devam edilmesini anlatıyor aslında, yoksulluğa ve yılgınlığa kapılmadan daime ileriye demenin anlatımıdır, İbrahim Yalçın, kitabın çıkmış halini görseydi” harika bir kitap olmuş yoldaş ha” derdi.

Ben de gerisini okuyucuya bırakarak, harika olmuş ha diyorum.