Şuanda 326 konuk çevrimiçi
BugünBugün246
DünDün3402
Bu haftaBu hafta7970
Bu ayBu ay7970
ToplamToplam10476394
Tek ses, tek şef faşizmdir PDF Yazdır e-Posta
Bayındır-Dayıoğlu tarafından yazıldı   
Pazar, 02 Ekim 2016 08:17


AKP’nin tek kişilik iktidarı yarattığı karanlığın görünmesini önlemek için tüm muhalif kesimleri susturmaya, kendilerince aykırı bulunan bütün yazılı ve görsel medya organlarını kapatmaya başladı. Elbette muhalif medyanın susturulması halkın haber alma hakkına yönelik büyük bir saldırıdır.  Bu düzeyde basına, iktidarca öteki görülen her kesime yönelik bir saldırı Türkiye tarihinde bir ilktir.

Onlarca Televizyon ve Radyo hukuksuz bir şekilde İktidar tarafından özel olarak KHK ile kapatıldılar. Şimdi kanun Hükmünde Kararname yetkisi alınmasının neden hükümet için hayati olduğu anlaşılıyor sanırım. 15 Temmuz darbe girişimini “tanrının bir lütfu” olarak değerlendiren Erdoğan bu fırsatı kaçırmayarak, KHK’lar sayesinde istemediği her kesimi devlet bürokrasisinden, eğitim kurumlarından, sendikalardan bu sayede kolaylıkla tasfiye etti.

Şimdi de MGK toplantısının hemen ertesinde Televizyon kanalları kapatıldı. Erdoğan iktidarınca düne kadar Balyoz, Ergenekon ve benzeri operasyonlarla itibarsızlaştırdığı ordu eli ile Kürt şehirleri yerle bir ediliyor. Sınır ötesi operasyonlar gerçekleştiriliyor.  Öte yandan olası uygulamaları eleştirebilecek basın-yayın organları susturuluyor. Bunun adı topyekun savaştır.

Bugün uygulanan ekranları karartma örneğinin dünyada eşi yoktur. Bu yapılan saldırı tek başına basına yönelik değil, Türkiye’de yaşanan bazı şeylerin görünmesini engellemek için yapılan bir saldırıdır.

TV’leri karartarak korkularının üstünü örtmeye çalışıyorlar. Yapılan bu akıl almaz saldırılar çoğulculuğun kırıntılarını da yok ederek yerine tekçiliğin ikame edilmesidir. Bu yüzden çoğulculuktan, eşitlikten, özgürlükten, çok kültürlülükten yana olan her kesimin, bir arada bu zalimler iktidarına karşı durmaktan başkaca bir çaresi yoktur.

Çocuklara Kürtçe çizgi film yayını yapan Zarok tv isimli televizyon bile Sırf Kürtçe yayın yaptığı için, terör propagandası yapıyor gibi gülünç bir gerekçeyle kapatılıyorsa, siz varın gerisini düşünün. Bu iktidar Nazileri bile aratıyor denilebilir.

Artık bu kararlar hukukidir-değildir tartışmalarını geride bırakmanın zamanıdır. Bu iktidara karşı kitlesel bir direniş gösterilemezse yarın çok geç olacaktır. Erdoğan ele geçirdiği her fırsatı ustaca değerlendirerek gizli emellerini adım adım hayata geçiriyor ve bunun için şeytanla bile işbirliğine girmekten çekinmiyor. Ama ona karşı olduğunu söyleyen kesimler, Cumhuriyet değerlerinden bahseden, laiklikten bahseden, demokrasiden bahseden sözde muhalif kesimler sırf Kürt hareketi ile yan yana görünmemek uğruna kendilerinin de sonunu getirecek olan bu vahim gidişata seyirci kalıyorlar.

Bizim müzmin muhalefetimiz hala Erdoğan’ı “sen düne kadar FETÖ ile kol kolaydın” diye eleştirmenin ötesine geçemedi. Adam önce Fetö ile birlikte oldu ve kendine engel gördüğü kesimleri bertaraf etti. Şimdi de FETÖ’yü tasfiye ederken düne kadar zulüm ettikleri ile işbirliğine girdi. Erdoğanı sözde eleştiren muhalefet, bugün fiili İçişleri Bakanının Süleyman Soylu değil de, onun patronu Mehmet Ağar olduğunu niye dile getiremiyor?  Sorulması gereken soru bu değil mi? Bugün Ağar fiiliyatta AKP’ye iktidar ortağıdır. Dünün Ergenekoncuları, Balyozcuları, Jitemcileri iktidar ortağıdır.

Erdoğan önderliğindeki AKP iktidarı 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL sonrası durumu fırsata çevirdi. KHK’ler aracılığıyla on binlerce insan işinden gücünden edildi. On binlercesi tutuklandı. Öylesine bir algı yaratıldı ki, kimse bu insanlar gerçekten suçlu mu? Neden bu kadar insan içeri alınıyor, niye işten uzaklaştırıyor? Diye soramıyor bile.

KHK ile ekranları karartılan TV’lerin alınan bu kararla tüm mal varlıklarına toptan el konulacağı da işin cabası. Bundan dolayı başta CHP ve HDP olmak üzere tüm muhalif kesimler bu gidişata daha ciddi bir tutum almalıdır. Bilinir ki tek şefli ve tek sesli toplumsal gerçeklik faşizme yol açar.

Bugün TV’lerin kapatılma nedeni yaptıkları yayınların içeriği ile ilgili değildir. Esas neden TC’nin tekçi kuruluş mantığıdır. AKP de bugün bu tekçi zihniyetin devamcısı olarak bu kararı vermiştir.

Erdoğan iktidarından hak, hukuk beklemek artık abesle iştigaldir.  TV’lerin kapatılması yeni katliamların, yolsuzlukların, zulümlerin habercisidir.

Bugün Türkiye’de tarihinin hiçbir döneminde olmadığı ölçüde karanlık bir ortam yaratılmıştır. Akıl sır ermeyen uygulamalar karşısında Herkes sus pus olmuş görünüyor. Oysa bilinmelidir ki, yarın sıra o susanlara da gelecektir. Bu açıdan bu topraklarda yaşayan ve ortaçağın karanlığına sürükleyici selefist ideolojik gelişimden rahatsız olan her kesim; bu gidişata karşı acil eylem birliğine gitmelidir. Bu konuda tek ortak bileşen AKP iktidarının alaşağı edilmesidir. Bunun için ne gerekiyorsa o yapılmalıdır.

AKP iktidarı son bulmadan Türkiye içine sürüklendiği karanlıktan kurtulamaz. Bunun için ilk elden tüm AKP karşıtları seçimlere tek bir çatı altında katılmak dahil her türlü olanağı değerlendirmelidir. Tarihin biz ilericilere, devrimcilere, demokratlara dayattığı tek gereklilik budur.

Bugün AKP uygulamalarıyla kendileri gibi düşünmeyen tüm kesimlere karşı topyekun bir savaş başlatmıştır. Öyleyse AKP iktidarından zarar gören tüm toplumsal kesimler de, Türküyle, Kürdüyle, Alevisiyle, Müslümanıyla, işçisiyle, emekçisiyle, işvereniyle, kadın hareketleriyle, demokratıyla, devrimcisiyle; kısacası tüm ötekileştirilmiş toplumsal kesimlerle birlikte, kendi renklerini koruyarak tek bir cephe bayrağı altında AKP karanlığına karşı topyekun bir direniş mücadelesi başlatmalıdır.

Başkaca bir yol kalmamıştır. Artık direnmek yaşamaktır.