Şuanda 327 konuk çevrimiçi
BugünBugün1410
DünDün3402
Bu haftaBu hafta9134
Bu ayBu ay9134
ToplamToplam10477558
Ahmet Yiğenler'i anmak PDF Yazdır e-Posta
Adil Okay tarafından yazıldı   
Salı, 16 Kasım 2010 22:47


Ahmet Yiğenler. Adana’dan Lübnan Filistin kamplarına, oradan Fransa’ya mültecilik hayatına kadar hep birlikte olduğum, yollarımızın fiziki olarak da ayrılmadığı bir arkadaşım ve yoldaşımdı.

THKP−C Acilciler örgütünün ilk Filistin cephesine giden kadrosu Ahmet’ti. 12 Eylül faşist darbesinden sonra birlikte deniz yoluyla ülkeden çıkmış ve Suriye’ye gelmiştik. Suriye’de bir iki ay kaldıktan sonra Ahmet gönüllü olarak Mehmet Kırbaç ile Filistin kamplarına gitmeye karar vermişti. Ben de ülkede sıkışan bir grup yoldaşın çıkmasına yardımcı olmak için gönüllü olarak ülkeye geri dönmüştüm. İçlerinde Engin Erkiner’in de olduğu bir grubun ülkeden çıkmasına destek olmuştum.

Ahmet’le bir iki ay sonra yeniden Suriye’de buluşmuştuk. Ben yeniden Suriye’ye gelmiştim, Ahmet, FHKC kamp komutanından izin almış ve Suriye’ye bizi görmeye gelmişti. Lübnan’daki Filistin kampları hakkında ayrıntılı bilgi vermiş ve biz, içinde benim de olduğum ikinci grup, Suriye’de kalmak yerine Lübnan’a Filistin halkına hizmete – dayanışmaya ve eğitim görmeye karar vermiştik. İkinci grup da gönüllü olarak Lübnan’a geçtik. Bu konu “12 Eylül ve Filistin Günlüğü” adlı kitabımda ayrıntılı olarak yer almaktadır. Benim olduğum dönemde, İsrail sınırında, Lübnan’ın güneyinde kalıyorduk. Filistinliler aramızdan en yetkin kişi olarak Ahmet’i seçmişler ve ‘özel bir görev’ vermek için benimle görüşmüşlerdi. Ben de Ahmet’e konuyu açmıştım. Lafı mı olur hazırım demişti. Ahmet ve bir grup Filistinli kimsenin haberi olmadan 24 saat ortadan kaybolmuşlardı. 24 Saat sonra sağ salim geriye dönmüşlerdi.  Ahmet defalarca böyle zor görevler yerine getirdi.

1982’nin sonuna doğru Ahmet Yiğenler, Ahmet Çolak, Müntecep Kesici, ben ve bir grup THKP−C Acilciler hareketinden ayrılmıştık. Bu süreçte, yani örgütten ayrılık döneminde Ahmet Çolak ve Müntecep kesici öldürüldü. Müntecep’in öldürülmesi ve Ahmet’in saldırıya uğraması  konusu daha önce yazıldığı için değinmiyorum.

(Yine de merak edenler Antakya’lı Cabir’in konuyla ilgili yazdıklarını okuyabilirler.http://www.enginerkiner.org/index.php?option=com_content&view=article&id=100:ibrahim-yalcinin-cagrisina-cevabimdir&catid=36:konuk-yazlar )

1983 başında Ahmet’le ben Fransa’ya iltica ettik. O tarihten sonra artık TKEP saflarında yer aldık.

Ahmet Yiğenler, Adana’da faşistler için korkulan bir isimdi. Devrimciler için güvenilir bir militan. Adana cezaevinden tünelle firar girişimi elim bir kaza sonucu ortaya çıkınca, Ahmet ve ben ve bir grup devrimci, kapıdan ziyaretçilerin arasına karışma suretiyle firar etmiştik.

Ahmet Fransa’da hemen hemen tüm cunta karşıtı eylemlerde yer aldı. Fransa’da Aslı ve Anıl adlı iki çocuğu oldu.

Ahmet’in sürgün dönemi bitmiş ve ailesiyle ülkeye dönmüştü. Günün birinde kaza haberi aldık. Ahmet iki çocuğuyla birlikte Urfa Siverek arasında hayatını kaybetmişti. Büyük bir kayıptı. Haberi alınca Paris’teydim. İlk uçağa atlayıp cenazeye yetişmeye çalıştım. Eşini ve çocuklarını kaybeden … yoldaşımıza ve Ahmet’in kardeşi Cumali’ye moral desteği vermeye çalıştım.

Adana’da başlayan, cezaevlerinde, Lübnan’da Filistin kamplarında akabinde Fransa’da mültecilik yıllarında devam eden beraberliğimiz trajik bir kazayla sona ermişti.

‘12 Eylül ve Filistin Günlüğü’ adlı kitap Ahmet’in ve Filistin kamplarında hayatını yitiren tüm yoldaşlarımızın adını duyurdu. İlk kez legal bir kitapta insanlarımız anılmış oldu. Kitap meclise kadar girdi. Soru önergesine konu oldu. Atlas Tarih dergisi kitaptan alıntı yaparak Ahmet Yiğenler’in de içinde olduğu yoldaşlarımızın fotoğraflarını yayınladı. Ahmet’i ve diğer yoldaşlarımızı anmak için elimden geleni yaptığımı söyleyebilirim. ’12 Eylül ve Filistin Günlüğü’ adlı kitaba talep etmeme rağmen katkı sunmayan bazı arkadaşların argümanı şuydu: “Biz de kitap hazırlayacağız, hazırlıyoruz.” Sanırım bu arkadaşlar kitap çalışmasını bitirmek üzeredirler. Zira bu cevabı alalı neredeyse üç yıl oldu. Dilerim ki onlar da Ahmet Yiğenler’i ve diğer yoldaşlarımızı anarlar. Ve resmi tarihin dışındaki gerçek tarihin yazılımına hizmet ederler. Unutmamalı ki internet ortamında veya illegal örgüt broşürlerinde yazılanlar, yasal bir kitap gibi en geniş kitleye ulaşmıyor. Ve kalıcı olmuyor. Kitaplar, Türkiye’nin milli kütüphanesinden, FKÖ kütüphanesine kadar dünyanın birçok yerinde edinilebiliyor.

Ahmet’i ölüm yıldönümünde sevgiyle, özlemle anıyorum.

Not: 12 Eylül ve Filistin Günlüğü adlı kitabımdan sonra, hazırladığım “Karanlığın İçinde Aydınlık Yüzler− ölülerimiz Konuşuyor” adlı son tiyatro kitabımda da Filistin kamplarında hayatını kaybeden devrimciler için bir bölüm ayırdım. Kitap Ütopya yayınevinden çıktı. Oyun 20’ye yakın kentte sahneye kondu. Oyun Antakya’dan sonra, istek üzerine, dünya İnsan hakları haftası çerçevesinde, 13 Aralık’ta Mersin de yeniden sahneye konacak görmeyenler izleyebilir.

Not2: Ahmet Yiğenler’in fotoğrafları web sitemde mevcuttur. Dileyen yararlanabilir.

16 Kasım 2010

www.adilokay.com