Şuanda 21 konuk çevrimiçi
Yıl sonuna kadar... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cumartesi, 31 Ağustos 2024 18:03


 

 

2024’ün son çeyreğine girdik. Yıl sonuna kadar şöyle bir planım var:

İlk olarak; 1989 Berlin Duvarı kitabının genişletilmiş ikinci baskısını tamamlayacağım. Genişletmek istediğim bölümlerin yarısı bitti sayılır, diğer yarıyı da bitiririm.

İkinci olarak; Kuzey Kore’yi kitap olarak bitireceğim.

Üçüncü olarak; videoları sürdüreceğim. Yılbaşına kadar sanırım sayı 300 olur.

Dördüncü olarak; belki diyeyim, göç ve sürgünlük hakkında yazdıklarımı kitaplaştıracağım.

Bu yıl Kamboçya-Kendini Yıkan Devrim, Sürgün ve Kadınlar (Almanca da yayınlandı), Firar kitap olarak çıktı. Ayrıca Seçme Yazılar 21 cilt olarak tamamlandı.

Belki bu yılın sonuna doğru 22. cildi de yaparım.

Gelelim başka konuya…

Gerek kitapların okunması ve gerekse de videoların dinlenmesi şunu gösteriyor: ayrı bir çizgi ya da ekol yarattık. Bu genelde kabul edilen bir durum ve şu soru soruluyor: bunu daha fazla somutlaştırmak gerekmez mi?

Cevap olarak diyorum ki, bu kolektif bir iştir, benim karar vermemle olmaz.

Bu çizginin köşelerini daha fazla belirginleştirmem gerekiyor. Epeyce belirgin ama daha da belirginlik gerek…

Sosyalist ülkeler tarihinin incelenmesi –Demokratik Almanya Cumhuriyeti, Küba, Bulgaristan-Romanya, Arnavutluk, Çin, Vietnam-Laos, Kamboçya- bu farklı çizginin tarihsel temeli için gerekliydi. Buradan sonuçlar çıkardım:

Birincisi; işçi sınıfı temel güç değildir, devrim güçlerinden birisidir. 20. yüzyılın bütün devrimleri komünist partisi önderliğinde köylülük ve genel olarak küçük üreticilik tarafından yapılmıştır. Devrimlerde işçi sınıfı da vardır ama geri plandadır. Tarih ortadadır.

İkincisi; ülke koşullarına uygun pazar sosyalizmi esastır. Ayrıntıları daha sonra saptanabilir. Çin, Vietnam, Laos ve Küba’nın çizgisi genel hatlarıyla bizim için de geçerlidir.

Üçüncüsü; iyi denetlenmiş merkeziyetçilikten yanayım.

Dördüncüsü; böyle bir yapı geçmişin devamcısı olmayacaktır.

Yerimizi biraz daha somutlarsak; CHP’li değilim, HDP ya da yeni adıyla DEM’li de değilim. İkinci kesimle yıllarca yakın ilişkim oldu. Başka dünyaların insanlarıyız. Düşman değilim, karşı değilim ama başka dünyaların insanlarıyız.

Önemli her konuda açık seçik fikirlerimiz var. Sosyalist devrimin genel sorunlarından yapay zekaya ve özellikle dünyanın en hareketli yeri sayılan Latin Amerika ülkelerine kadar…

Eksikler mutlaka vardır, tamamlarız.

Kısa süre içinde “küçülme komünizmi” olarak adlandırılan anlayış üzerinde duracağım. Özgür Üniversite’deki konuyla ilgili tartışmanın geniş özetine ulaştım.

Komünist toplum ekolojik midir? başlıklı videoda konu üzerinde durmuş ve Marx-Engels’in komünist toplum tanımının iyice gelişmiş bir tüketim ve üretim toplumu olduğunu, dünyanın bunu kaldıramayacağını anlatmıştım.

Konunun tartışılması yararlıdır ve Marx-Engels’in sosyalizm-komünizm anlayışının değişmesi gerektiği konusunda daha ileri bir adımdır.

Durum bundan ibarettir…

Durmayalım, ilerleyelim bakalım…

Son Güncelleme: Cumartesi, 31 Ağustos 2024 20:01