Şuanda 41 konuk çevrimiçi
BugünBugün862
DünDün2294
Bu haftaBu hafta6834
Bu ayBu ay40571
ToplamToplam10157126
Savaş ve şeytana uymak PDF Yazdır e-Posta
İhsan Sağmen tarafından yazıldı   
Çarşamba, 10 Şubat 2016 18:22


Savaş son günlerde en çok duyulan, söz ve yıkıcı eylemdir, Anadolu köprüsü her yüz yıla varmaz böyle bir yıkıntıya maruz kalır. Savaştan olmaz ise depremden, o olmaz ise, yanlış siyasetten yıkılırız. Kendimiz yıkıldığımız gibi çevremizi de yıkarız. Sanki yapı taşlarımız öyle kurgulanmış.

Çocuklarımıza bile ‘Savaş’ adını koymuşuz. Akıl tutulması mı mıdır bilmem, ama, bu iyi dövüşen insan isimlerini koyar veya Cenk, Cengaver adlarıyla bir ömrü, saldırma adına programlarız.

“Allah’ın hikmetinden sual sorulmaz” ama, olay olunca da ‘Şeytan’a uydu bir kere, denir. Öyle veya böyle birey, yaşamını ve eğer yönetense yönettiği devleti, milleti, yok olmanın eşiğine getirir. Şeytan’a uydum, kandırdı şeytan beni, e tabi ki, kişiyi Şeytan kandırmışsa dinsel tabulara göre suçlu şeytandır. Akıl da, fikirde başka yerde aramaya gerek yok!

Savaş; son tahlilde, politikanın silahla sürdürülmesidir denir. Savaş yıkımdır, akıl tutulmasıdır, ölümdür, kandır, göçtür, ağıttır, açlıktır ve buradan en karlı çıkan bu gün kü  çağ da emperyalizmdir.

Onların enerji kaynakları korunacaktır, onların yeni dünya stratejileri hayata geçirilecektir. Dünyanın yarısı para gücü olarak, yüz aileye aitse, savaşı kimin adına yaptığınızı sormanıza gerek yoktur.

İnsan olarak, her bildiğinizi, insana yararlı mı? Geleceğe zararı var mı ? Diyerek, süzgeçten geçirmek zorundasınız. İşlediğiniz toprağı, kestiğiniz ağacı, içtiğiniz suyu, soluduğunuz havayı, yediğiniz yiyeceği, giydiğiniz giyeceği ve kullandığınız alet ve edevatı sorgulamak, baktığınız televizyonu, seyrettiğiniz dizileri, gittiğiniz tiyatroyu, içtiğiniz alkolü, kullandığınız ilaçları yapanı yaratanı, gerekliliğini araştırmak bilmek insan olarak göreviniz.

Sağlık alanında, terörist bir bulaşıcı virüs laboratuarlarda üretilip piyasaya sürülerek insanlığı tehdit edebiliyor. Domuz gribi ve bu gün insanı sakat bırakan “Zika” virüsü, işte insanlığın başına bela edilen,  biyolojik savaş aygıtı silahlarını insanlık adına kontrol eden yoktur.

Biz bunları düşünebilip tedbirler alabiliyor muyuz?  Elbette bizler kimyager değiliz, devlet değiliz, fakat bunu yapan mekanizma ve kuruluşlarda üretenlerden birey olarak birisiyiz( Berthol Brecht’in bir şiirinde;…..Generalim, generalim, tankınız ne güzel, ama, ister bir sürücü…..) Yani tank sürücüsü emekçidir, askerdir, düşünmek zorundadır. Şeytana uyan ve insanların bütçesinden milyarları götüren bu biyolojik savaş mekanizmalarının varlığından haberimiz var mı? Nasıl durdurmalıyız bu tehlikeyi?

Siyaset Arapça kökünden gelme (seyis = At terbiyecisi) Anlamını taşır. Aslında oyun kurma yönlendirme olarak ta formüle edilir. Arapçasından çıkış noktasını alırsak, seyisin at bakma yönteminde ustalaşarak atların yetiştirme formüllerini olumlu veya olumsuz geliştirmiş oluruz. Anadolu’da at nasıl tımar edilir değil de, devlet nasıl soyulur ve satılır öğrettik işte, siyasetin de içine edip, şeytanla bütünleştirerek işimize gelince ona uyduk, işimize gelmediğinde ise biz onu uydurduk.

Geldiğimiz aşama çok kritik, Suriye politikası! Çökünce hırçınlaştık ve saldırganlaştık. Hatamızı kabul edip geriye dönemiyoruz. Kişiliğimizde Narsistlik var çünkü, illa da, “Çaldığım düdük” diye tutturduk.

Tehlike kapıda artık, sessiz kalan kabul etmiş sayılır bu uçurumu.  Zaten, Sur, Cizre, Şırnak ve diğer yerleşim yerlerini yerle bir ettiler, bu kadar tepinme bu ata zarar verecek artık, Seyis ustalaşamadı ve tımarı yanlış yaptı, bizde cezasını çekeceğiz.

Neden? Çünkü sessiz kaldık…