Şuanda 49 konuk çevrimiçi
BugünBugün453
DünDün2294
Bu haftaBu hafta6425
Bu ayBu ay40162
ToplamToplam10156717
Erdoğan'ın Kürt fobisi kendi sonu olacak... PDF Yazdır e-Posta
İrfan Dayıoğlu tarafından yazıldı   
Çarşamba, 24 Ağustos 2016 16:37


Düne kadar Daiş ve türevleri eliyle Suriye'deki savaşa vekaleten katılan Türkiye, bugün başlattığı Cerablus işgali vasıtasıyla doğrudan dahil oldu. Artık bunun sonuçları ne olur bilinmez. Burası bir bataklık ve bataklığa girenin kolay çıkmadığı bilinmektedir.

Suriye’deki savaş ve Türkiye’nin bu işgali, Türkiye'den öte sadece ABD, Rusya ve İran'a yaramaktadır. Türkiye'nin bölgede kapacağı pasta kalmamıştır. Şimdi ABD ve Rusya bölgede kullandıkları güçler yetmemiş olacak ki, biraz da Türkiye’yi kendilerinin vekili olarak savaşa sürüyorlar.  Türkiye artık bölge denkleminde aktör değil figürandır.

Şimdi Türkiye kendi ülkesindeki IŞİD varlığını sonlandırmadan, görünürde Suriye'deki IŞİD'e  savaş açıyor. Buna kargalar bile güler. Türkiye’nin dört bir yanında hücreleri olan, toplumun yüzde 8‘inin desteklediği söylenen DAİŞ varlığına karşı kılını kıpırdatmayan Türkiye’nin IŞİD’e karşı mücadele ediyorum tutumu laftan ibarettir.

Erdoğan DAİŞ ve türevlerinin bir türlü önleyemediği Rojava Kürt kantonlarının birleşmesini önlemek için şimdi doğrudan oyuna dahil oluyor.

Erdoğan yönetimi ABD’nin ya da daha geniş deyimle koalisyon güçlerinin onayını alarak başlattığı bu operasyonu ABD’nin deyimiyle DAİŞ’e karşı yürütüyor. Ama Türk yandaş medyasını izlerseniz, asıl hedefin Kürtler olduğunu hemen anlıyoruz.  Önümüzdeki günler işlerin nasıl gelişeceğini gösterecektir. Öte yandan sosyal medya’da dolaşan bazı haberlere göre YPG bir açıklama yaparak Demokratik Suriye Güçleri içindeki müttefiklerinin istemi doğrultusunda kendi güçlerini Fırat’ın doğusuna çekeceğini açıkladı.

İyi bir göz Türkiye’nin oynamak istediği oyunu hemen görür. Yapılanlar açık. Dün bölgeye DAİŞ elemanları eğitilip gönderiliyordu. Bugün ise El Nusra, Fetih Tugayları v.b adı altında sözde daha ılımlı muhalifler gönderiliyor. Oysa bu  grupların DAİŞ ideolojisinden pek farkı yoktur. Hepsi de selefisttir.

Amaç hep aynı, Rojava Kürtlerinin bir koridor oluşturmasını engellemek, Suriye Kürtlerinin bir statü kazanmasını önlemek. Diğer gerekçeler sahtedir. Şu an Cerablus'ta IŞİD'çi yok, çoktan kaçtılar. Türkiye buraya YPG girmesin diye sözde saldırıyor. Saldırdığı yerler ise bölgedeki Kürt mahalle ve köyleridir.

ÖSO Türk tankları eşliğinde düğün bayram Cerablusa giriyor. Türk tankları YPG mevzilerini vuruyor. Erdoğan açıktan operasyonun DAİŞ ve YPG'ye karşı olduğunu açıklıyor. DİŞ işin bahanesidir. tek amaç Kürt kantonlarının birleşmemesidir. Ancak Afrin sürekli etrafı çevrilmiş bir şekilde kalmaya ne kadar tahammül eder bilinmiyor. Kürt güçleri Cerablus’a rağmen dar da olsa Afrin’e ulaşacak bir koridor oluşturmak zorundadırlar ve bu konuda da kararlıdırlar.

Türkiye'nin bir diğer amacı Suriyeli mültecileri Suriye topraklarında tutmaktır. Yani bir güvenli bölge oluşturma hedefi görülüyor.

Öte yandan Türkiye saldırısına karşı Suriye yönetimi sadece kınamakla yetindi ve Türkiye’nin geri çekilmesini istedi. Ancak bu işgal hareketinin savaş nedeni sayılacağını bile söyleyemedi. Anlaşılan Türkiye hem ABD’den, hem de Rusya’dan onay aldığı için sorun çıkacağı sanılmıyor.

Bölgenin yeniden hareketlendiği bu süreçte, Türkiye'nin ve özellikle Erdoğan'ın Kürt fobisi ve müttefik Barzani'nin PKK fobisi bunların başına büyük belalar açacak gibi görünüyor.

Türk tankları öncülüğünde Cerablus’a ÖSO güçleri bölge içlerine sokuluyor.  Onlarca farklı örgütlere mensup bu sözde ılımlı muhaliflerin sonradan eskiden olduğu gibi IŞİD’e katılmayacağının da hiçbir garantisi bulunmuyor.

Erdoğan bu harekatla biraz da Türk toplumunun gazını almaya çalışıyor. 15 Temmuz’un ortaya çıkardığı gibi, AKP bu toplumu yönetecek kapasitede değildir. Düne kadar FETÖ örgütüne yaslanarak devleti yönetmeye çalışan Erdoğan şimdi büyük bir boşluğa düşmüş görünüyor. FETÖ’den boşalan yerlere diğer tarikatlar yerleşmeye çalışıyor. Erdoğan devleti bu paralelci dediği güçlerden kurtarmak istiyorsa Tarikatçiliği yasaklamakla işe başlamalıdır.

Ama Erdoğan için demokrasi amaç değil araç olduğu için, tüm uygulamaları kendisinin iktidarda kalması amaçlıdır. İktidarı kaybetmiş bir Erdoğan’ın ve AKP’nin sonu Mendereslerden çok daha vahim olacaktır. Bunu kendileri de biliyor. Şimdi CHP ve MHP’yi de kuyruğuna takarak Milli mutabakat oluşturmaya çalışan Erdoğan, iktidar iplerini de elinden her an kaçırabilir bir durumu yaşamaktadır. Yönetemiyor, korkuyor, ama korkusunu saldırganlıkla gizlemeye çalışıyor.

Erdoğan’ı zehirleyen, yönetemez duruma getiren yaşadığı Kürt fobisi sendromudur. Kürtlerden nefret ediyor. Bu nefreti yüzüne vuruyor. Kürt sorununu çözerim diyerek büyük bir umut yaratan Erdoğan; şimdi Kuzeydeki Kürt kentlerini yıktığı yetmemiş olacak ki,  Rojava’yı da yıkmaya yelteniyor. Erdoğan Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyormuş vay başıma, hele sen önce Türkiye’nin toprak bütünlüğünü sağla, sen önce DAİŞ’in ele geçirdiği Kilis’i Antep’i kurtar da, sonra sınırın diğer tarafına bak.

Bu Kürt fobisi senin sonun olacak, bunu unutma.  Türkiye artık hep kaybet-kaybet oyunu içine çekilmiştir.