Şuanda 30 konuk çevrimiçi
BugünBugün2344
DünDün1137
Bu haftaBu hafta6064
Bu ayBu ay27066
ToplamToplam10189120
Kıl köprü - Sırat PDF Yazdır e-Posta


Kıl köprü diye bir köprü esasında yoktur. Dinsel anlatımlarda bahsedilen tek kıl olarak bilinen bir hayali Sırat köprüsünden bahsedilmektedir. Kıldan ince, kılıçtan keskin, çok ince bir kılın taşıyabileceği yük, ne kadar olabilir hiç ölçmedim, ama, bir insanı taşıyamayacağı kesindir.

Doğruluğu ve dürüstlüğü yani amel i düzgün olanlar buradan geçebilirmiş !

Türkiye’de cennet terlikleri, tespihler ve buna benzer onlarca malzeme satıldığını çok duyduk. Eğer böyle bir malzeme aldıysanız, kıl köprüye varmadan havadan uçup, cennete ulaşacağınız için, günah ve onun ağırlığı sorgulamasına tabi tutulmazsınız, bu anlamda da kıldan ince jiletten keskin Sırat köprüsü sizin için değildir.

Cennetten tapu aldıysanız mesela, kıl köprüden düşmezsiniz, sanki, Londra asfaltında yürür gibi transit geçersiniz. Ölmeden önce amelinizin iyi olması için, hırsızlık yapıp arkasından cennet terliği alırsanız, o terlik ile rahatlıkla oraya uçarsınız, dolayısıyla hırsızlık kötü amel olarak geçmez. Yalan söylemek, kamu malı çalmak, insan öldürmek de öyle.

Örneğin; Çiftlik Bank kurdunuz, ya da, Koyun Bank da olabilir. Bu bankalar aracılığıyla öküzleri ve inekleri soyarsanız, hayvan hakkı gaspı da olsa, siz yine kıl köprüden yırtarsınız. Niçin olur bu şekilde, siz bu parayı dini yaymak için topladım derseniz, işte o zaman suç dosyanız oluşmaz. İdealiniz dini yaymak ve ona hizmet etmektir.

Milyar dolarları İsviçre bankalarına değişik adlarla yatırdınız veya, Man adasında paraları iç ettiniz, din yolunda her şey serbesttir, o nedenle siz yine kıl köprüyü geçtiniz.

Bu köprü halkın parasıyla yapılan ve sonra parayla geçirilen köprüye benzemez, on lira vereyim de geçeyim yok. Köprü öbür dünyada, biz ise buradayız. Öbür dünyadaki köprünün parasını cüppeli hocadan cennetlik malzeme alarak ödeyeceksiniz.

Türkiye köprü paralarını ise, anında geçerken ödeyeceksiniz. Ödemezseniz cezası daha büyüktür. Ülkede normal köprü yapımı, üç milyar dolar ise, biz de yirmi milyarı bulur ki, halktan alınan parayla yapılır, halka da yedi kat fazlasıyla geçiş yaptırılır. Geçerken de ”Geçirmek bizim işimizdir” yazısını inadına okuturlar.

Avrupa ülkeleri de, bizim köprüleri çok kıskanıyorlarmış deniyor. Avrupa’da çok köprüden geçtik, tesadüf paralı da olsa, “Geçirmek bizim işimiz”  diye yazıya rastlamadık. Kafama takılan, neden bu yazıyı özel olarak yazıp, hem de ışıklı pano ile halka hakaret ediyorsunuz?

Çiftlik Bank’ın kurucusu tombik, Uruguay’dan iki genç kadınla öz çekim yaparak, dolar desteleriyle resim göndermiş internetten, o paralarını yatıran doktor, hemşire, köylü vatandaş ne kadar üzülmüştür acaba, hakaret gibi gelir insana değil mi?

Örneğin, öz çekimin bir karesinden, ‘kandırmak ve geçirmek bizim işimizdir’ Çiftlik Bank tombişi panosu, dijital ışıklı parlayıp sönse, ne abes olurdu?

Sırat köprüsünün keskin ve kıldan ince olanı, aptallığına doyulmayan hayalci, hazır paracı bu halkın, artık elinde terlik ve seccade parası da kalmadı. Öbür dünyada, hepsi sırasıyla sırat köprüsünden cehennem ateşine düşüp yanacaklar !

Birey olarak bu gariban insanlara çok üzülüyorum. Hani diyorum ki, cübbeli hocadan dualı, cennetlik seccadesi alıp, birer tane hediye mi etsem, acaba, öyle ya, yoksa ateşte yanacaklar.

Çağımızın Nasreddin’i Aziz hocamız, siz kaçta kaç oluyorsunuz, vatandaş demez mi idi? Kaçta kaçlık halk, yirmi yıla yakın aynı adamı seçip sonra niye ağlıyorsunuz?

Ağlayarak giden gelin hikayesi gibi; Hem ağlar hem de giderim mi, diyorsunuz. Eee o zaman da dijital panolardaki yazıları iyi okuyun, düzgün anlayın, Aziz Nesin’lik halkımız. Şimdiden, hepinize geçmiş olsun.