Şuanda 59 konuk çevrimiçi
BugünBugün1233
DünDün2294
Bu haftaBu hafta7205
Bu ayBu ay40942
ToplamToplam10157497
Politik kapitalizm PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cumartesi, 24 Ekim 2020 20:45


Sosyalizmden kapitalizme geçişte belirleyici kavramdır. Bu kavram anlaşılmadığında, geçiş de anlaşılamaz.

Sadece bizde değil başka ülkelerde de çok sayıda sosyalist SSCB ve diğer sosyalist ülkelerde kapitalizme geçilmesini genel geçer sözlerin dışında açıklayamıyor.

Neden, diye birkaç kere kendime sordum.

Değişik dillerde geçiş sürecini açıklayan çok sayıda kitap ve makale var. Bu insanlar da genellikle en azından İngilizce biliyorlar.

Neden o zaman?

Nedeni, sosyalizmden kapitalizme geçişin marksizmin belirlemelerini alt üst etmesidir.

Bu ülkelerde kapitalizm yukardan aşağıya örgütleniyor. Kısa bir dönem alt yapı sosyalist, üst yapı kapitalisttir.

Ülkede üretim araçlarında özel mülkiyet yoktu. Ne yaptı komünist partinin üst kademesi; önce özel mülkiyet yasası çıkardı, ardından borçlar, kredi ve bankalar yasası, miras yasası geldi. Bunlar olmadan kapitalizm olmaz. Kapitalizm yukardan aşağıya kısa sürede örgütlendi. Kitleden de önemli bir karşı çıkış gelmedi.

Sosyalizm en büyük iddiasını, üretici güçlerin geliştirilmesinde kapitalizme yetişmek ve onu geçmek iddiasını kaybetmişti ve bundan sonra yaşayabilmesi de mümkün görünmüyordu.

Sosyalizmden kapitalizme geçiş marksist devlet teorisini fena halde sarsar.

Dikkatinizi çekerim; bu geçişte devlet yeniden örgütlenmedi.

Sosyal emperyalizm tezini savunanlar gibi düşünsek, çıkış yine yoktur.

İddiaya göre Kruşçev’in işbaşına gelmesiyle revizyonizm ve burjuvazi iktidara gelmiştir.

1917 Ekim’inden sonra burjuvazinin ve Çarlık’ın devleti yıkılmış, yerine proletaryanın devleti kurulmuştu, öyle değil mi?

Sosyalist devrim burjuva devlet cihazını parçalamak zorundadır, der Marx ve Lenin de bunu çok kereler tekrarlar.

Kruşçev ve ekibi iktidara geldikten sonra devlet yeniden örgütlenmedi.

Birkaç kişinin –mesela Beria- tasfiyesiyle devlet yeniden örgütlenmez.

Dağıtılmış olması gereken burjuva devlet cihazı yeniden örgütlenmeden nasıl kapitalizme dönülüyor?

Sosyal emperyalizm tezinin tutar yanı yoktu zaten de bunu “SSCB’de 1956’dan beri kapitalizm egemendi” iddialarına yönelik olarak belirttim.

Benzer yanılgıyı 4. Enternasyonal’in bir numaralı ismi Mandel de taşıdı. Demokratik Almanya Cumhuriyeti yıkılmadan kısa süre önce Doğu Berlin’de yaptığı konuşmada halkı bürokrasiye karşı devrime çağırır yani üst yapı devrimine… Alt yapı zaten sosyalisttir, sorun yukardadır.

Bu konuşma için 1989 Berlin Duvarı kitabının ilgili bölümüne bakınız. (www.enginerkinerkitaplar.blogspot.com)

DAC’nin durumu diğer sosyalist ülkelerden farklıdır çünkü bu ülke Batı Almanya’ya katıldı ve ülke olarak da ortadan kalktı. Mandel aynı konuşmayı başka sosyalist ülkede de yapabilirdi.

Tepede kapitalizm egemen ve kısa sürede aşağıya doğru örgütleniyor. Politik kapitalizm budur. Mandel var olan gerçeklikten çok uzaktaydı.

Bu kesim yıllarca Polonya’daki Dayanışma Sendikasını destekledi. Sanıyorlardı ki işçiler, onların anlayışına göre, bürokrasiye karşı devrim yapacaklardır.

Bu işçiler kapitalizmi savunuyordu ama bu arkadaşların anlaması mümkün değildi.

Sendika Başkanı Walesa da daha sonra cumhurbaşkanı olacaktı.

1989’un üzerinden 30 yıl geçti. Eski sosyalist ülkelerde şu veya bu oranda sol vardır. Çeklerde güçlüdür, Rusya’da da fena değildir, diğerlerinde zayıftır. Polonya’da ise çok fazla zayıftır.

Her sosyalist ülkede politik kapitalizmin gelişme tarzında farklılıklar vardır ama esas aynıdır: devlete hakim olan komünist partisinin önde gelen kadroları, daha aşağı kademeden yandaşlar bulmakta da sıkıntı çekmeyerek, kapitalizmi önce yasal çerçeve olarak örgütlerler.

Özel mülkiyet yasası ve miras hakkı ilk yasalardır, bunlar olmadan kapitalizm olmaz.

Bulgaristan ile ilgili kitapta politik kapitalizme de bir bölüm ayırmam gerekiyor, ama bunu sonlara doğru yapmak gerek…

Bir hafta kadar yazı yazmamayı planlıyorum. Kitapla daha fazla uğraşmam gerekiyor…