Şuanda 33 konuk çevrimiçi
BugünBugün780
DünDün2801
Bu haftaBu hafta7301
Bu ayBu ay28303
ToplamToplam10190357
Teşekkürler, iyiyim... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Salı, 06 Aralık 2022 22:18


Çok sayıda arkadaşın sağlık dileklerine teşekkür ederim. Bir hafta kadar sürdü ve geçti. Ne gribe ne de başka bir şeye benziyordu. Anladığım kadarıyla çok sayıda kişiyi hasta eden bir çeşit grip virüsü. Beni bu kadar sarsmaması gerekirdi demek ki beden zayıf düşmüş ya da kötü yorulmuşum ama farkında değilmişim.

Doktora gitmedim. Mecbur kalmadıkça doktora gitmem. Hele de kışın doktora gitmek, daha beter hasta olmak anlamına gelebiliyor. Muayenehaneler tıka basa dolu, herkes hasta. Gitsem doktorun ne diyeceğini biliyordum, bu nedenle gitmedim.

Antibiyotik kullanmayı sevmem ama bu kez boğazdaki öksürüksüz iltihabı halletmek için birkaç günde üç kere yarım Paracetamol -250 mg- aldım. Bu benim yıllık antibiyotik tüketimim demektir.

Bu arada oturup düşündüm, ne oluyoruz?

İyileştim ama bu derecede sarsılmamam gerekirdi. Bu tür virüslerde iyileşme sürem üç günü geçmez ama süre bir haftaya kadar uzadıysa –iki gün dışında evde de oturmadım üstelik- düşünmek gerekir.

Bedenen ve psikolojik olarak yorulmuşum ve farkında değilmişim.

Bu nedenle ilk iş olarak videolara 15 gün ara verdim. Yazı yazmak sorun değil, kolay yazan bir insanım ama videolar kafamı zorluyordu. Bir konuyu yirmi dakikada yazılı metne bakmadan –böyle bir metin de yok zaten- düzenli ve anlaşılır şekilde anlatmak ancak konuyu hakim olmakla mümkündür ve bu da kolay olmuyor.

Kendime biraz daha çeki düzen vermem gerek…

Artık 60 yaşında değilim, unutmamam gerek…

72 yaşına kadar önemli herhangi bir rahatsızlık yaşamadan geldim. Kendiliğinden olmadı, kendime dikkat ettim ama eski tempomu biraz azaltmam gerekiyor.

Bende adrenalin yüksek olduğu için yoruluyorum ve fark etmiyorum.

Kendimi zorlamayı seven birisiyim. Bu özelliğimi kaybetmeye hiç niyetim yok ama bunu diyelim 60 yaşındaki gibi yapmamak gerekiyor.

İnsan zekası ve yeteneklerinin sınırı yoktur, zorlandıkça gelişirler. Bazen öyle bir sınıra gelirsiniz ki, ileriye gidemezsiniz. İstediğinizi yapamazsınız. Bu konuda buraya kadar demektir. Alan çok, başka alanda devam ederim. Zaten birkaç alanda birden oynamayı severim.

Ama biraz yavaş, artık biraz yavaş olmak gerek…

Son 40 yıldır yani 1982’den beri yapmayı isteyip de yapamadığım bir şey olmadı.

Kimyada doktora yapmak isterdim, Avrupa sorumlusu olunca zaman mı var, nereye yapıyorsun? Almanya’daki üniversite ODTÜ yüksek lisans diplomasını kabul etti ama ötesini getiremedim.

Bunun yerine iki ayrı dalda; politik bilim-sosyoloji ve felsefe-etnoloji iki üniversite bitirdim. İyi ki de böyle yapmışım, büyük yararı oldu.

Bu hafta sonu Hamburg’da Göçün Edebiyatı –Literatur der Migration- başlıklı bir panele katılacağım.

Bundan ayrı olarak üzerinde sürekli çalıştığım Türkiyelilerin Avrupa sürgünlüğü konusu var. Bu konudaki en iyi isimlerden birisiyim ama daha öğrenilmesi gereken çok şey var. Bu sürgünün başka ülke halklarının sürgünlüklerine benzemeyen özelliklerini yazdım. Bu yazılar sitede de yayınlandı.

Konu biraz daha gelişsin, Almanca yazmayı düşünüyorum.

Bu alan boş, bomboş…

Yazın Dergisi’nin yayınlanmasından 40 yıl sonra güncelleşeceğini –en az on yıldır durum böyle- kim düşünürdü?

28 yıl bu dergiyi yayınlarken “boşuna uğraşıyorsun” sözleriyle az mı karşılaştım?

Ben inanıyordum, varsın başkası inanmasın, önemli değildi.

Yıllar sonra ortaya çıkan mutluluğu anlatmak kolay değil.

Bu dergi akademik çalışmalara konu olacaktır çünkü bir Avrupa dergisi olarak alanında tektir.

1975’te Türkiye Devriminin Acil Sorunları yayınlandığı zaman eleştiri aynı sayılırdı: Mahir Çayan gereken her şeyi yazmış, başka şey yazmanın ne gereği var?

O dönemin en iyi kitaplarından birisi olarak kabul edilmesi için yaklaşık 30-35 yıl geçmesi gerekti.

2015’te 40 Yıl Sonra TDAS’ı yazarak güncelleme yaptım.

50. yılında bir kere daha yaparım…

İyi hazırlanacaksınız ve inandığınıza devam edeceksiniz.

Alt Emperyalizm ve Türkiye kitabı 2000 yılında yayınlandığında çok kişi için yok hükmündeydi. On yıl sonra başka türlü bakılmaya başlandı.

Sosyalist ülkeler tarihi konusu keza aynı şekildedir.

Bu ülkelerin tarihlerini bilmeden ve hele de sosyalizmde 1960’lı yıllar hakkında fikir sahibi olmadan reel sosyalizmin çözülmesi konusunda konuşulamaz. Havada kalır.

Çin ve Yugoslavya bu konuda incelenmeyi bekliyor. Demokratik Almanya Cumhuriyeti, Bulgaristan ve Romanya, Arnavutluk yayınlandı.

İş çok ama biraz daha dikkatli ilerlemek, çalışmak gerek…

Unutmayayım, 60 yaşında değilim…