Şuanda 29 konuk çevrimiçi
BugünBugün807
DünDün2214
Bu haftaBu hafta9542
Bu ayBu ay30544
ToplamToplam10192598
suriye halkıyla dayanışma PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Salı, 17 Mayıs 2011 18:27


Uluslararası İnsan Hakları Mahkemesi’nden, Kaddafi ve çevresindeki yöneticilerin bir bölümü hakkında tutuklama kararı çıkarılması istendi.

Kararın gerekçesi, insanlığa karşı suç işlenmesidir.

Kaddafi, önce “kafamı kızdırmayın” diye halka postasını atmış, ardından da savaş uçakları isyancıların bulunduğu yerleşim birimlerini bombalamıştı.

Suriye’deki Baas rejimi, Devlet Başkanı Beşir Esad, orduda önemli bir görevde bulunan küçük kardeşi Mahir Esad ve öteki sorumlular da farklı davranmadılar.

Muhaliflerin fazla sayıda bulunduğu kentlere tank ve top ateşi açarak saldırdılar.

Halkının bir kesimine topçu ateşi açan bir rejimden ne beklenir?

Burada teşebbüs edilen kitlesel katliam, başka bir deyişle insanlık suçu değil de nedir?

İlgili mahkemenin Kaddafi’den sonra Beşir Esad ve öteki sorumlular hakkında da tutuklama kararı vermesi bekleniyor.

Bunun anlamı şudur: Beşir Esad ve şürekası ancak kendi yönetimine benzeyen yönetimlerin işbaşında bulunduğu ülkeleri ziyaret edebilir. Başka bir yere giderlerse tutuklanmaları ve yargılanmaları söz konusudur.

Beşir Esad rejimi çırpınıyor…

Her yola başvuruyor.

İran’dan yardım alıyor. Filistin sorununu kullanmaya kalkıyor.

“Suriye’ye karşı uluslar arası komplo yapılıyor” diyor…

Kimse inanmıyor.

Hatta Mihrac Ural soytarısıyla aynı görüşleri Türkiye solcuları arasında da yaymaya çalışıyor.

“Haydi oradan, Muhabarat sen de!” cevabını alıyor.

Rejim karşıtı gösterilerin başlamasından bu yana 800 kadar ölü, 9000 kadar gözaltı var.

Bu sayılar, Suriye’deki insan hakları örgütlerinin verdikleri sayılar.

Bazı kentlerde 15 yaşın üzerindeki bütün erkekler gözaltına alınmış durumda…

Bazı yerleşim birimlerinde sadece kadınlar protesto gösterisi yapıyorlar, zira bütün erkekler gözaltında…

Beşir Esad yönetimi durmadan reform yapılacağı sözünü veriyor, ama kimseyi inandıramıyor.

Bu yönetim önemli reformlar yapamaz, zira yapar yapmaz iktidarda kalması mümkün olmayacak…

Bu ülkede farklı partiler kurulup seçime girerlerse, Baas iktidarı gider…

Yıllardan beri Suriye Alevileri, Ermeniler ve bir bölüm Sünni kökenliden bulduğu işbirlikçi vasıtasıyla ve yoğun terörle ayakta duran bu iktidar, artık azınlığa dayanarak varlığını sürdüremez.

Gidicidir!

Ülkede soygunculuk ve rüşvet had safhadadır.

Baas yönetimi bu ülkeyi kendi mülkü gibi görmekte ve iliğine kadar soymaktadır.

Kürtlerin durumu başka bir faciadır.

Bu ülkedeki yaklaşık 1,2 milyon Kürdün dörtte birinin vatandaşlık hakkı yoktur.

Böyle rezalet olur mu, demeyin, yoktur.

Suriye’nin yanında Türkiye, Batı demokrasisi gibidir.

Üç gün sonra yine Cuma namazı var.

Bu kez Suriye’deki göstericiler Türkiye’den sınıra yürüyen binlerce kişinin de desteğine sahip olacaklar…

Bu konu ile ilgili haber dün bu sitede de yer almıştı.

Bu insanları desteklemek için elimizden geleni yapmamız gerekir…

Yıllarca 12 Eylül faşizminden de beter koşullarda mücadele ettiler.

Onlar için elimizden geleni yapmamız gerek…

 

 

 

Son Güncelleme: Salı, 17 Mayıs 2011 18:29