Şuanda 66 konuk çevrimiçi
BugünBugün1298
DünDün2294
Bu haftaBu hafta7270
Bu ayBu ay41007
ToplamToplam10157562
üç yıl önce ve şimdi... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Perşembe, 14 Temmuz 2011 17:03


Üç yıl önce, bu site yayına yeni başladığında, Mihrac Ural’ın devrimci hareket ve Acilciler içindeki konumunu ve nereden nereye gelindiğini yeniden anlatmayacağım.

Mihrac Ural’ın devrimcilerin katilliği başta olmak üzere suçlarının teşhir edilmesi ile birlikte teşhir ve tecrit edilmesi amaçlanıyordu.

Bu amaca ulaşılmıştır.

Mihrac Ural artık en basit saptamayla bile devrimcilerin (Ali Çakmaklı ve Müntecep Kesici ile başlayan, Hana Maptunoğlu ile süren ve arası da gelen) katilidir ve Muhabarat elemanıdır.

Buna MİT ilişkisini, örgüt parası hırsızlığını ve daha başka suçları da katabilirsiniz.

Bu amaca ulaşılırken Acilciler’in tarihi yeniden yazıldı.

İyi ve kötü yanlarıyla gerçek tarihi yeniden yazıldı.

Mihrac Ural’ın bu tarihte herhangi bir yeri olmadığı ortaya çıkarıldı.

Silahlı propagandayı temel alan örgütte girdiği doğru dürüst silahlı bir eylem olmadığı gibi, teorik olarak da tın tın olduğu, bütün gücünün yaygara, gözdağı ve demagojiye dayandığı ortaya çıkarıldı.

Üç yıl öncesinde olmadığımız saptamasından hareketle, yazı tarzımızda bazı değişiklikler yapmak gerekiyor.

Artık filan ne demiş falan ne demişle uğraşmanın gereği bulunmuyor.

Bir takım tipler doğal olarak, örgütü rezil ettiniz, hesabını soracağız falan filan diyeceklerdir.

Hayat damarlarını kestik.

Olmayan örgütü varmış gibi gösterip kullanamıyorlar.

Tabii ki cart curt edecekler, normal karşılamak gerekir.

Gelişmeleri uzaktan izlemekle yetinen, herkese karşı olduğunu ikide bir beyan eden tipleri de boş verin.

Şunu unutmayın: Acilciler, devrimci hareketin genelinden çok ayrı özelliklere sahip değildir, olamaz da.

Önceden de sözünü etmiştim: neden yenildik diye sormamız saçma olur. Devrimci hareketin geneli yenilirken bizim kazanmamız mümkün değildi.

Biz sadece, “neden bu kadar rezilce yenildik? Bu örgüt neden bu duruma düştü?” sorusunu sorabiliriz.

Bunun da cevabı bellidir.

Bu örgüt kendi kendine Muhabarat’ın uzantısı durumuna gelmedi, getirildi.

12 Eylül sonrasında devrimci hareketin en az yüzde 90’ı dağıldı.

Bazı tipler hala devrimci geçiniyorlar ama neredeyse yirmi yıldır yaptıkları bir şey yoktur. Devrimci muhabbeti yaparlar, dedikodu yaparlar, hepsi o kadar…

Aynı tipler bizde de var.

Bunlarla uğraşmanın, bunları kazanmaya çalışmanın hiçbir anlamı bulunmuyor.

Buradaki soru şudur:

Sen uğraşılmaya değecek bir kişi misin de seninle uğraşacağız?

Son yirmi yıldır, on yıldır ne yaptın, anlatsana…

O size 32-33 yıl önce ne kadar aktif olduğunu anlatacaktır.

Anlatılanların bir bölümü palavradır, ama olsun, hepsini doğru kabul edelim.

İyi de bunlar geride kaldı, çoktan geride kaldı.

Devrimcilik otuz yıl öncesinin anılarıyla yapılmaz.

Bugün ne yapıyorsun, sen onu söyle…

“Herkese karşıyım deyip kendimi ağırdan satıyorum!”

Sat bakalım, belki alan çıkar…

Biz başından beri bu tiplerle hiç uğraşmadık.

Acilciler ve HDÖ’den kalan ve şu veya bu oranda bir şeyler yapan insanlar ise, başlangıçta bizi yadırgadılar, karşı çıktılar.

Onlara dert anlatmak yerine yaptığımızı ileri götürmeyi tercih ettik.

Ve daha sonra fikirlerini değiştirdiler…

Acilciler’in tarihi ana hatlarıyla yeniden yazılmış, alan temizlenmiş, pislikler ayıklanmıştır.

Bu tarih şimdi gerçekten bitmiştir.

Fiili olarak 1988’de bitmişti.

Şimdi ise hesaplar görülmüş ve gerçekten bitmiştir.