Şuanda 76 konuk çevrimiçi
Engin Erkiner
![]() |
|
SON ADRES | |
enginerkiner.de | |
Diğer Yazıları |
En yeni yazılar
![]() | Bugün | 1113 |
![]() | Dün | 3522 |
![]() | Bu hafta | 16937 |
![]() | Bu ay | 72372 |
![]() | Toplam | 11299478 |
Konuk Yazılar
![]() |
|
İrfan Dayıoğlu - Seçme Yazılar | |
drive | |
Bütün Yazılar |
feodal sol |
![]() |
![]() |
![]() |
J. Mildanoglu tarafından yazıldı |
Pazar, 26 Nisan 2009 13:36 |
Baska isim yok... Asagidaki yaziya bu sitenin okurlarinin ulaşması mümkün değil... 1968-72 yillarindan birbirlerini tanıyan insanların oluşturduğu, ancak üye olunarak girilebilen sitelerde yayınlanıyorlar. Aşağıdaki tanıklığı önemli bulduğum için sizlerin de bilgisine aktarıyorum. Ertuğrul, Şirin'in cenaze töreninde, o yıllarda da devrimci mücadele içinde kadınların kendilerini ifade etmelerinin zor olduğunu, Şirin'in bir istisna olduğunu anlatır. Feodal sol, en iyi isim bu galiba...
Sevgili Dostlar Sirin Cemgili ben de tanidim ama ben sizlerin aksine Hasdal ve Selimiye de ki "gozetim" gunlerinden tanirim... 5 Ocak 1981 tarihinde is yerinde hakkimda ki ihbar uzerine goz altina alindim. Daha once ki bir iletimde bahsetmistim. Goz altina alinip once Beyoglu karakoluna sonra 1.subeye sonra da sendikacilarin yogun olarak bulundugu Hasdal kislasina goturuldum. Hasdala teslim edildigimde kogusta Orman Fakultesinden iki ogrenci kiz vardi. Biri sol elini kullanamiyordu, elleri, kollari ve yuzu yanikti. Haklarinda ki ihbar bomba yaparken patlamis ve sakatlanmis. . yonundeydi. Oysa kizcagiz daha bebekken ustune kaynar su dokulmus ve o gunden beri boyleymis... . Ihbarcinin vicdani yok! Bizim kogus, gozaltindan sorumlu Binbasinin odasinin karsisindaydi ve bizden baska kadin olmadigi icin de kapiyi arkadan kilitliyorduk. .. Yani biz, gece kendi kendimizi kilitiliyor, guvenligimizi sagliyorduk. Koridorun sonunda ki WC ye gece gitmek yasakti. Bir kac gun sonra sabaha karsi kapimizi caldilar sert bir sekilde acin dediler. Actik, iceriye sirtinda gri, balik sirti bir manto giymis neredeyse bem beyaz uzun sacli bir kadin girdi. Cok yorgun ve soluk gozukuyordu. Iki kasinin arasida derin cizgiler vardi. Gozleri ice cokmus yuzu kararmisti. Cok hastaydi. Birinci subede cok hirpalanmis iskence gormustu. Hos geldin dedik karni acti 1, subeden geliyordu, hemen elektirikli ocagin ustunde cay demledik. karnin doyurdu. Adi Sirin mis Ne biz bir sey sorduk ne o soyledi. Hemen uyudu. Ertesi gun sohbet ederken Binbasinin postasi Sirin Cemgil sorguya diye seslendi. Diger iki kizla bakistik. Acaba Sinanin akrabasi mi diye sorduk birbirimize. Sorgudan dondugunde onun karisi oldugunu ogrendik. Ben cok sevinmistim ama kizlarin pek hosuna gitmemisti. Bana ilk gunden cok yakin davranmislardi, onunla ise mesafe koymuslardi. . Sirinin odada olmadigi bir anda neden soguk davrandiklarini sordum. Sinandan sonra baska biri ile evlenmis olmasina kiziyorlarmis. Sonra ki gunlerde cok yakinlastik. Odanin musterileri bir kac gunde bir degisiyor daha cok sendikal nedenlerle gelenler, is yerlerinden alinanlar... Cok konuda tecrubeliydi, ozellikle sorguya gidenlere verdigi taktikler ise yariyordu.Sorgudan sonra serbet birakilanlar oldukca seviniyorduk. Gazete okuma sansimiz vardi. Sirin gazeteleri bizden farkli okuyordu. Onun yaptigi yorumlar beni hayrete dusuruyordu. Gazetelerin satir aralarini okumak nedir ondan ogrendm. Aksam sayimina gelecek askerleri ayakta beklerdi. Onlar girdiginde ayaga kalmaka icin... Cok dogru bulup biz de aynisini yapmaya baslamistik. Okudugumuz romanlardan, filmlerden bahseder bazan da sessiz sinama oynardik. Ogrenci kizlar da alismislar eskisi gibi davranmamaya baslamislardi. Bazan huzun bazan nese... Cokca da sohbet etmistik. Benim evliligimi cok cesaretli bulup beni kutlamisti. Zakarin askerde olusundan da kaygi duymustu. 21 gun kaldigim gozetimden once kizlar sonra ben gonderildim. Beni yolcularken ciktigina hem uzuluyorum hem seviniyorum dedi. Sarilip vedalastik. Beni mahkemeye cikarmadan gozalti kumandanliginin emriyle serbest biraktilar. Aradan bir hafta gecmisti ki hakkimda yeni bir ihbarla tekrar gozaltina alindim. Yine Beyoglu karakolu, 1. Sube ve Hasdal. Hasdala girerken beni, onlari ziyarete geldim sanan askerler ve Binbasi guler yuzle karsilamis yanimda ki polislerin agzi acik kalmisti. Binbasi tekrar gozaltina alindigimi anladiginda, polislere donup siz o ihbarcilari gozaltina alin diye zilgit cekmisti... (Bu arada alakasiz bir not duseyim. Benim teknik ressam oldugumu duyan askeriyenin bilimum komutanlari bana cizdirecek bir seyler bulmus kaldigim sure icerisinde cok islerini yapmistim. En onemlisi ise ikinci gidisimde tutuklu koguslarinin planlarini ve cezaevinde kalanlarin resimlerinden olusan bir pano hazirlamistim. Puf noktasi suydu: Her panoda ki ucuncu resim kogus muhbiriydi!. .. ) Sirin Selimiyeye gonderilmisti. Binbasi mutlaka tutuklanmistir gidersen gorursun demisti. Hasdal da iki hafta daha gozaltinda kalip Selimiyeye sevk edildik. Edildik diyorum cunku bu sefer benle birlikte isyerinden 12 kisi daha vardi. Bu da ayri bir yazi konusu olacaktir. Selimiyede buyuk bir salonda ac susuz saatlerce bekletildikten sonra gece yarisi koguslara gonderildik. Kalabalik gozetim kogusuna girdigimde acliktan ve yorgunluktan bitkindim. Birden kalabaligin arasindan Sirin karsima cikti ve biz kucaklastik. Hala gozetimdeydi ve makemeye cikarilmamisti daha... Beni agirlama sirasi bu sefer ondaydi. Tanidik bir yuz gormek beni cok sevindirmisti. O gece kogusa benle birlikte Halkin Kurtulusu gurubundan 11 kiz daha gonderilmisti. .. (Onlarla ilgili ayrica yazacagim) Ben sendikal nedenlerle goz altina alindim dedigim icin kabul gormustum. Zaten pek soru sorulmuyordu. .. Kogus cok kalabalikti. Simdi sayiyi hatirlamiyorum ama her halde yatak sayisisnin uc kati kadar kalan vardi ki neredeyse nobetlese uyunuyordu. Ranzalari birlestirmisler arada bosluk birakmamislardi. Sirin’in alt katindaki ranzaya yerlestim. ilk gece yorgunluktan deliksiz bir uyku cektim. Sabah sayimdan sonra basladik sohbete. O kadar ozlesmisiz ki kimse bizim eskiden tanismadigimiza inanmadi... Sirinin sagligi daha da kotulemisti. Surekli oksuruyor ve burnunu siliyordu. Doktor sansi hic yoktu disaridan ilac da aldirilmiyordu. Tutuklu koguslari cezaliydi. Havalandirma ve alisveris yasaklanmisti, Yemekler berbatti. Gozetim kogusu alisveris yapa biliyordu. Her sabah askere, sigara, sut, yogurt, yag, zeytin, peynir, cay ve seker den olusan siparisleri ikiye, uce, dorde bolerek aldira biliyorduk. Yani bir sise sut iki kisilikti.. Herkes adina siparis veriyor sonra havalandirmaya ciktigimiz zaman, kalabalik yapip nobetcilerin goruslerini kapatip tutuklu koguslarinin kapilarinin kucucuk pencerelerinden iceriye tutuklulara veriyorduk.. .. Selimiye, Hasdaldan cok farkliyi. Bunda Hasdal da kadinlarin cok az olmalari ve kogusun mecburen subaylarin katinda olmasi, diyalog imkanlarinin bulunmasi ve bizlerin bunu en iyi sekilde kullaniyor olmamizdi. Selimiye ise neredeyse 1.5 metrelik kalin duvarlarin arkasinda soguk karanlik gunes girmez bir yerdi. Kis aylari olmasina ragmen kaloriferler hic yanmiyordu.Herkes nezle ve giripti, soguktan ellerimiz ayaklarimiz sisiyordu... Bodrum katta olan kogusumuzun penceresi yoktu kalin aliminyum borularla bir baca yapilmis havalandirmayi oradan sagliyorlardi. Ara sira baca agzina park edilen kamyonlarin eksoz gazlari iceriye doluyor, kapi da kapali oldugu icin zehirlenme tehlikesi geciriyorduk. Her seferinde isyan cikarip bagirip cagiriyor gurultu yapiyor askerleri yardima cagiriyorduk. Bir keresinde askerler gurultu uzerine iceri girip joplarla vurmaya basladilar. Arbede uzerine gelen cezaevi komutanina Sirin durumu anlatti. Yasca buyuk oldugu icin askerler ona pek ilismiyordu. Agirlikli olarak bizim o zaman gosist dedigimiz kesimlerden kadinlar vardi. Her an kavga cikarip bagirip cagiriyorlardi. Kapida bekleyen er le kavga etmeyi Evrenle kavga etmekle es tutuyorlardi. Kogustan bazan da subeye geri goturmek icin birilerini aliyorlardi. Iste o zaman kiyamet kopuyordu. Her an bir olay oluyordu. Herkes tetikteydi. Ben sendikaci olarak girip ciktim. Benim gibi baska “sendikacilar” varmiydi bilemiyorum. Sirin’e bile oyle soylemistim. Dev yol, Dev sol THKPC li kadinlar agirlikliydi kogusta. Sirin’e onlar da tavir almislardi. Cok da saygisiz davraniyorlardi. Bir kac kez ayip ediyorsunuz dedigimde onun Sinana ihanet ettigini soyluyorlar. Sinanin karisinin baskasiyla evlenmesini kabul edemiyorlardi. Kogustan her gun bir kac kisi nobetci makemeye cikariliyor ya serbest birakiliyor yada tutuklaniyorlardi. Ozellikle Dev genc takimi tutuklanmak icin buyuk caba sarf ediyor devrimi iceriden yapacaklarini zannediyorlardi. Tutuklandiklarinda inanilmaz gurur duyuyor sol yumruklarini havaya kaldirip “venseremos” diye bagirarak kogusa donuyorlardi. Herkes etrafini aliyor ve beraber olacaklari icin daha cok seviniyorlardi. Sirin ben ve bir kac kisi daha onlara hayret ve dehsetle bakip akil sagliklari ile ilgili uzuluyorduk. Biz bir an once buradan kurtulmak gerekir derken onlar bizi korkaklikla, kackinlikla sucluyorlardi. Bir kac tartismadan sonra Sirin onlarla ilgilenmekten vaz gecmis bana da aman karisma bunlarin ne yapacagi belli olmaz demis beni uyarmisti. Kendisi de onlarin satasmalarina igneli laflarina aldirmiyor gorunuyordu. Ama yuzundeki huzun hic gitmiyordu. Ben isyerinden alinmistim. Is yerinde pantolon giymek yasakti. Hep etek ceket giyiyordum. Dolayisi ile bakimli olmam gerekiyordu. Cantamin gozunde bir kac renk goz boya kalemi bir ruj ve iki tasli toka vardi. Hastalda da kullanmistik. Kizlari boyayip hakim karsisina gonderiyorduk. Tutuklanmaya hevesli kizlardan baska, saci basi derli toplu makyajli kadinlari goren hakim bundan bir sey olmaz deyip tahliye ediyor olmaliydi ki kimi susleyip gonderdikse tahliye oluyordu. “Hadi beni boya mahkemeye cikiyorum” diyenler cogaldikca cok bozulup tartisma cikariyor bizi asagiliyor ve burjuva olmakla sucluyorlardi. .. En cok da Sirine kiziyorlardi, ben zaten sendikaciydim ama o Sinanin karisi idi! Ona o kadar yukleniyorlardi ki zaman zaman yuksek sesle de dillendirip Sirinin canini sikiyorlardi. Bazan da mars soyleyip ... “Sinani vurdular”.... diyerek Sirini bakislariyla taciz ediyorlardi. Oysa Hasdal da beni hanim hanimcik goren komutan kendilerine gonderilen kiyafet uyarisini bana da okutmustu. Cok acik ve netti. Saclari at kuyruklu, uzun etekli, botlu, heybe cantali, makyajsiz ve yakalarinda seramik hamurundan yapilma toplu ignelere yapistirilmis karanfiller tasiyan... diye tarif ediliyordu.. .. Komutan “bunlar o kirmizi karanfillerden taniyorlarmis birbirlerini” diyordu... Bilmiyordu ki o karanfilleri imal edenlerden birisi de bendim... J Ben Sirini ardimda birakip yine ondan once tahliye oldum. Beni ugurlarken simsiki sarilip aglastik. Seni bir daha buralarda gormeyeyim dedi... Ne yazik ki bir daha da gorusemedik. Simdi cok uzaklarda kalan o gunleri ve Sirini ne yazik ki Sirin arkadasimin olumu uzerine bir kez daha andim. Hep merak ederdim Sirin nerede diye. Sizlerin de tanidiginizi onun olumu uzerine ogrenmem de benim icin ayrica aci verici. Hep yaziyorum ve yazacagim. Insanlarimiz olmeden once degerlerini bilelim. Arkalarindan agit yakmayalim. Olum ilanlarini degil onlarla paylastiklarimizi okuyalim. Jale Mildanoglu |