Şuanda 75 konuk çevrimiçi
BugünBugün1441
DünDün2294
Bu haftaBu hafta7413
Bu ayBu ay41150
ToplamToplam10157705
TAFTA VE ATTAC PDF Yazdır e-Posta


Avrupa Birliği ile ABD arasında kurulması planlanan Atlantik ötesi serbest ticaret antlaşması gittikçe şekilleniyor. Konuyla ilgili önceki yazıda da belirtildiği gibi, bu antlaşma değişik ülkelerde örneklerini gördüğümüz serbest ticaret bölgeleri kurulmasından daha kapsamlı… AB ile ABD arasında gümrüklerin kaldırılması, serbest mal ve hizmet akışının yanı sıra, değişik alanlardaki normların (örneğin işçi ve tüketici haklarının) da giderek aynılaştırılmasını öngörülüyor.

İşçi ve tüketici hakları konusunda yaşanmış olan bütün gerilemelere karşın, AB ülkelerinin (özellikle Almanya ve Fransa gibi AB’nin ekseni sayılan iki ülkenin) bu konuda ABD’ye göre oldukça ileri oldukları düşünülürse, söz konusu olanın sadece fiyatların düşmesi ve kazancın artması değil, sosyal alanda yeni ve büyük bir gerileme olacağı açığa çıkar.

TAFTA konusundaki görüşmeler uluslar arası tekellere açık ama halka kapalı olarak yapılıyor. Avrupa Parlamentosu (AP) bile görüşmeler hakkında yeterince bilgi sahibi değil. Görüşmeler sonuca bağlandıktan sonra önce AP’nin ardından da ulusal parlamentoların onayına sunulacak ve bu arada büyük bir reklam kampanyasıyla TAFTA’nın propagandası yapılacak.

ATTAC aylardan beri konuya dikkat çekiyor. AB ile Kanada arasında yapılan benzeri bir antlaşmanın ve TAFTA’nın iptali için büyük bir imza kampanyası açıldı. Konuyla ilgili olarak Almanca’da tanıtıcı bir broşür yayınlandı (mutlaka başka dillerde de vardır). TAFTA ile ilgili en büyük sorun, insanların konuyla ilgili yeterli bilgi sahibi olmaması ve buradan hareketle de reklamlara kolayca kanabilecek olmalarıdır. Bu nedenle ilk olarak geniş bir aydınlatma kampanyası yapılıyor. 19-23 Ağustos tarihlerinde Paris’te yapılacak 3. ATTAC Yaz Üniversitesi’nin ana konusunu da TAFTA ve bu konuda yürütülecek kampanya oluşturuyor.

11 Ekim’de çok sayıda Avrupa kentinde TAFTA’ya yönelik gösteri düzenlenecek…

Okur, “bütün Avrupa ülkelerinde komünist partileri ya da sol partiler var, bunlar ne yapıyor?” diye sorabilir.

Bunlar da TAFTA’ya karşıdır. Karşı olmakla engellemek, bunun için geniş bir kampanya yürütebilmek birbirinden çok farklıdır. Ulusal sınırlar içinde ATTAC’ın yapacağı kampanyalara katılacaklarına da kuşku bulunmuyor. Bu kadar, gerisi yoktur!

Avrupa ülkelerindeki sol ve komünist partiler, dünyanın başka bölgelerindeki örneklerde olduğu gibi, uluslar arası bir kampanya yürütemezler. En fazla bir araya gelip protesto bildirisi yayınlarlar. Çok sayıda partinin imzaladığı bu bildirilerde kapitalizmin bunalımının nasıl ağırlaştığı, çalışan halkın yoksulluğunun arttığı anlatılır, emekçi halka yönelik yeni saldırılardan söz edilir, birlikte mücadele çağrısı yapılır ve muhtemelen birkaç yıl sonra yapılacak yeni toplantıya kadar da her şey unutulur.

AB ülkelerinde ortak grev bile örgütlenememiş durumdadır. On yıl kadar önce Polonya ve Almanya’da bulunan OPEL fabrikalarının kapatılması gündeme geldiğinde, bu iki ülkede ilgili işletmelerde çalışan işçilerin bir bölümü kısa süreli ortak grev yapmıştı. Başka örnek bilmiyorum.

Geçmişte (on yıldan fazla oluyor) Avrupa Sol Partisi kurulmuştu. Komünist ve sol partilerden karşı çıkanlar olduğu gibi katılanlar da oldu. Avrupa Sol Partisi’nin eksenini İtalyan Rifandazione (Komünist Partisi Yeniden Kuruluş) ve Almanya Sol Parti’si oluşturuyordu.

Rifandazione, Afganistan’daki savaşa asker gönderen hükümete koalisyon ortağı olarak katılıp bir yandan da savaşa karşı muhalefet yürüttü. Bu politikayı kimse anlayamadığı için Rifandazione hızla güçsüzleşti. Avrupa Sol Partisi işlemez oldu.

AB içinde ATTAC’ın dışında bölge çapında eylem yapabilecek, uluslar arası kampanya yürütebilecek başka bir güç bulunmuyor.

ATTAC on yıl önceki parlak günlerinde değil… O yıllarda farklı ülkelerden halkların büyük katılım gösterdikleri kitlesel eylemler yapılırdı. Bunlardan bazılarında sonuç da alındı. Mesela Annemasse’da yapılan suyun özelleştirilmesine karşı büyük eylem Avrupa çapında ses getirdi ve Avrupa Parlamentosu’ndaki ilgili yasa geri çekildi.

Eski parlak günler söz konusu olmasa bile ATTAC’ın yerel örgütlülüğü sürdü, çok sayıda ülkede birleşik eylem yapabilmek kapasitesini sürdürdü.

Almanya’da SPD ve Yeşiller’in bir bölümünün ve sendikaların da karşı çıktığı TAFTA’ya yönelik eylemler yeni bir yükseliş yaratabilir mi, göreceğiz…