Şuanda 60 konuk çevrimiçi
BugünBugün891
DünDün2294
Bu haftaBu hafta6863
Bu ayBu ay40600
ToplamToplam10157155
Şeriatın ayak sesleri yaklaşmış! PDF Yazdır e-Posta
İhsan Sağmen tarafından yazıldı   
Perşembe, 28 Ağustos 2014 06:44


Cumhurbaşkanlığı seçiminde Çorum yöresindeydim. Genel olarak seçim atmosferini gözlerimle gördüm,  hem de, medya aracılığıyla Türkiye’deki genel havayı takip ettim.  Şunu açıkça söyleyebilirim;  seçim orantısız biçimde Tayyip lehine yürütüldü.

 

Türkiye genelinde, gerek Kürtler, gerekse de Aleviler oylarını yanlış noktaya oynadılar. Diğer azınlıklar ağırlıkla nerelere oy verdiler, tam olarak  bilmiyorum, ama, bildiğim, halka dayatılan seçileni, zaten seçtirdiler. Ekmelettin İhsanoğlu görevini yaptı ve kenarda bekletiliyor. Türkiye tarihinde hiçbir zaman, özgür seçim olmadı, halk, hep dayatılanı seçti.

CHP ve MHP bu seçimi, dayatmanın devamı olarak, yukarıdan aşağı kabul ettiler, kendi parti iradelerini kullanmadılar. Gerçek demokrasi isteyen olsalardı en azından, ufakta olsa cumhurun başını seçerlerdi. Buna uygun insanda, Selahattin Demirtaş’tı.

Sizlere, Tokat ve Çorum yöresindeki kasabalardan izlemlerimi anlatırsam, inanıyorum ki, olayın gidişatını çözersiniz. Camiler artık tamamen yürütmenin gizli propaganda aracı konumunda, Cuma günleri namaza giden esnaf, dükkanlarını kilitleyip, dükkanına birde yazılı not bırakıp, “Cumadayım” demektedir. Yani, alışveriş yeri en az yarım saat, bazen de bir saat kapalı kalmaktadır. Herkes dükkanını istediği kadar kapatabilir, bu onun sorunu, ancak, dinsel ritüeli kullanarak gösteri yapılıyorsa, toplu olarak gösteriye dönüştürülmüşse bilin ki, bunda başka bir amaç vardır.

Ankara Kızılay metrosunda yüzlerce insan, diğer insanların yürümesini engelleyecek derecede, yerlere seccadeyi sererek, alenen görsel baskı oluşturmaktadır.

Böyle bir kulcu topluma neyi aday gösterseniz seçer, yeter ki, şeyhi, şıhı, imamı fetva versin. Demokrasinin D’si bile işlemez. Gece yarısı Zile sokaklarında krem renkli mantolar ve aynı tip bağlanmış başörtüsü ile yüze kadar yakın kadın, askeri düzende, ritmi adımlarla yürüyor. Oradaki insanlara sorduğumda akşamları kadınlar ders alıyor çıkışta da dağılmadan yürüyüş yapıyorlar dendi.

Camilerde hutbeler, kardeşlikten bahsetmiyor, serseri şeriatçı ordusu İŞID militanları ucube giyimlerle sokakta dolaşıp bildiri dağıtabiliyor.

İnanan insana karşı değilim, inancı siyaset olarak kullanana karşıyım. Bu, Sünni, Alevi, Şii, Hristiyan, Musevi de olsa,  böyle,  bu inançları savunanlar da bu tehlikeyi görmeli, İslamcı faşist girdaptan çıkılmalıdır.

Şeriat propagandası yapılır bir ülke olmuşuz. Şeriatçı faşist  anlayış kısmen yerleşmiş karşı koyması gereken de suskun ve korkak, en tehlikelisi de bu, işte böyle bir ortamda,  İslamcı bir düzen! Hayalleri gelebilir demiyorum yaklaşmış, gelmiş, bir görememişiz.

Şimdi, bu gidişatın amaçları belli olmuşken, sessiz mi kalacağız?  Yoksa demokrasinin gereği deyip bekleyeceğiz mi?  Ne yapmamız gerekir??