Şuanda 56 konuk çevrimiçi
BugünBugün1751
DünDün2294
Bu haftaBu hafta7723
Bu ayBu ay41460
ToplamToplam10158015
Meluli'den alevi deyişleri PDF Yazdır e-Posta
Lütfullah Erbil tarafından yazıldı   
Pazartesi, 22 Eylül 2014 18:34


Anadoluda yasayan Rum , Ermeni ve Kürd Halklari Hz.Muhammedin vefaatinin ardindan hemen iktidarlarini yeniden ele geciren Kureys (Emeviler) basta Hz.Peygamberin Ehl-i Beyti olmak üzere Hz.Peygamberin Ashabina (Yakin Dostlarina) giderek artan düzeyde zulm etmisler, neredeyse Hz.Hüsynin deyisiyle “Islam Yezide ducar hale gelmistir” Ehl-i Beyt taraftarlari ve Islami Hz.Peygamberden ögrenen ve onun gibi yasamayi isteyenler kendilerini gizler hale gelmislerdir. 

Bilindigi gibi Islam Tarihinde cok kanli bir mücadele baslamis, Islamim diyenler kendi aralarinda birbirlerini kirar hale getirilmistir. 
Hz. Ali bir suikaste kurban gitmis, Hz.Hasan Muaviye tarafindan zehirlettirilmis ve en aciklisi da Hz.Hüsynin cölün ortasinda ailesiyle cocuk-kadin-genc ihtiyar günlerce susuz biraktirilarak Yezide Biat etmesi icin zorlanmis, kabul etmeyip direnincede katledilmislerdir.

Bu Islam icerisinde köklü bir kopusu beraberinde getirmistir. Gercekler saklanir ve carpitilmis bir halde Halka sunulmustur. Tarikat önderleri dahi yalan söylettirilmek icin iskencelerden gecirilip katledilmislerdir. Sunuda bilmekte faydavar ki hic bir Islam tarikati Muaviye ve Yezidin zulmünü onaylamaz. 

Kerbela Katliaminin öcünü almak icin Kufede Sakkafi ül-Muhtar önderliginde girisimler olmus ama asil olarak Horhasanli Ebu Müslim Emevi saltanatina son verip bu zulm diktasini ortadan kaldirmistir. Yerine Peygamberin amcazadeleri diye Abbasileri iktidara getiren Ebu Müslim bunlarin ihanetine ugrayip bir suikastle öldürülmüs, Abbasilerin zulmüde Emevileri aratir hale gelmistir. Abbasi Hanedani Harun Resit zamaninda dahi Camilerde namaz sonrasi Hz. Aliye “lanet” okutturulmaktadir. Imam Cafer yetistirdigi bilge bir Museviyi bir Cuma Namazi sonrasi Harun Resitten kizini kendi ogluna istemesini ister. Harun Resit ki zalim bir dikdatör. Buna halkin icinde alenen kizmamis gibi görünerek derki: Müslüman olanlar Yahudilere kiz vermezler. Senin oglun önce müslüman olsun ondan sonra düsünürüz”der. Yahudi bilginde ona “Peki sizin Peygamberiniz degilmi ki sizin lanet okudugunuz kafir Aliye kizini veren”der. Harun Resit sasirir cevap veremez.Arkasindan da bundan sonra Camilerde Hz.Aliye lanet okumayi yasaklar.

Zamanla Tasavvuf düsüncesi derinlemesine gelisir. Bunlarin Islami görünen yüzüyle anladiklari asil onu icsellestirmek gerektigi Tasavvufcularca islenir. Horasan da yasayan Türk ve Kürd boylari icerisinde Kerbela Katliamindan arta kalanlari yanlarina götürüp bu kavgada Ehl-i Beyt taraftari olan bu kesim icerisinde Saz calip Deyisler söyleyen Dervisler bu düsünceleri bir bütün dört bir na yaymaya baslarlar. Kürdce ,Türkce, Farsca deyislerle bu düsüncenin özünü yayginlastirmaya calisir ve hakim zalim zümreye karsi toplum icerisinde ellerinden geldigince Hakikati yaymaya ugrasirlar.
Bunlar icerisinde herkesin ismini andigi NESIMI ve Hallaci MANSUR en baslicalaridir. 
Zamanla Anadoluya gelen göclerle Anadolu Halklari arasinda gezer Dervisler Islamin gelismesinde özelliklede Kizilbas Aleviöligin gelismesinde önayak olurlar. Ta Balkanlara kadar giden bu Erenler deyisleriyle yazili Edebiyatin yaygin olmadigi bir dönemde unutulmaz sözlü eserler birakmislardir. 

Anadoluda göcebe olan Türkler, simdiki göcebe olan her ülkedeki yerli halkin yadsidigi gibi yadsinmis asagilanmislardir. Bu Asagilamaya en basta Alevi inancinda olan Erenler karsi cikmis ve hatta deyislerini Türkceyi sevdirmek ve Türkler arasinda yayilmak maksatli Türkce söylemislerdir. Kürdce ve Farsca Deyislerde en az Türkcekadar yaygindir. Ama özellikle Alevi Deyislerinin Türkce agirlikli olmasi Hatayi, Hacibektasi Veli, Pirsultan Abdal, Karacaoglan, Kaygusuz Abdal ve daha nice Erenin Türk kökenli olusu, Deyislerin agirlikla Türkce söylenmesinde belirgin olmustur. 
Yetmisiki Milleti bir gören bu anlayis zaten ise Milliyet temelli bakmaz, bakmamistirda. Leninin söyledigi gibi “Sözün hangi dille söylendigi önemli degil, icerigi önemlidir”.

1900 lü yillar ve Kapitalizmin gelismesiyle ortaya “Ulusal” devletler cikmis ve giderek Hakim Ulus diger ulus ve ulusal azinliklari Asimile etme politikasi güder olmustur. Bu Kapitalizmin bir getirisidir. Katliamcidir. Yokedicidir. 
Bir ulusa mensup bir bölgenin zamanla cevresine uyum saglamasi bir gönüllülügü barindirdigi anlaminda direkt bir Asimilasyondan bahsedilemez. Asimilasyon burada zoraki degildir. Kocgiri bir Türk Asireti olmasina ragmen zamanla Kürdlerin icerisinde Kürdlestigini Tarihciler söyler. Ama Devlet eliyle eritme, zamanla yok etme politikasiyla yasak ve baskilarla yapilirsa bu durum bir Asimilasyondur. Insanin karsi cikmasi gereken bir durumdur. Yoksa ne Türkün kani Kürdden kirmizi, nede Ermeni dört gözlü-alti Parmaklidir. Herkes dokuz aylik ve dogusta cirilciplaktir. Ne Acem Araptan-nede Arap Acemden üstündür.
Bu Tasavvuf akiminin günümüzdeki en etkin isimlerinden ve bilgelerinden bir Velide Kötüreli Karaca Hüseyin (MELULI) dir.

 

Hak yoluna giden Bektaşileriz
Safsata değildir yolumuz bizim
Arı gibi bir Kovanda işleriz
Görünmez münkire Balımız bizim

Her sözümüz gerçek yalan değiliz
Kurt gibi koyuna dalan değiliz
Biz dili zehirli yılan değiliz
Yaralara merhem dilimiz bizim

Adem soyundaniz değiliz köpek
Ne kadar yıkansa it olur mu pek
Selâti daimiz abtestimiz tek
Harama değmemiş elimiz bizim

Yıktı bu zalimler arş-ı alayı
Unutmuş değiliz biz Kerbelayı
Daima çekeriz böyle belayı
Herzaman böyledir halimiz bizim

Melulim biz doğru yoldan şaşmayız
Muaviyenin tuzağına düşmeyiz
Mundar merkep gibi ölüp şişmeyiz
Temizdir dirimiz ölümüz bizim

 

Raşo ve Hatun`dan olma Karaca Hüseyin Erbil (Meluli ve Latife Mahlaslarini kullanir) 1892 de dünyaya gelir. Kardeşleri: Senem en büyük ablalari ve sonra Karaca , Cuma, Memik, Şare, Parre, Çoro, Rahim, Fatma, Ali, Hassık, (İsimlerden de anlaşılacağı üzre Kürd bir ailenin çocuğu). Meluli nin babası Raşo, Malatya nın Hekimhan İlçesinin Engizek Köyünde doğup büyümüş.
Yirminci Yüzyılın başında Merkezi Otoritenin Kürdistanda oluşturduğu yeni politikalar sonucu, özellikle Kürt Alevi bölgelerinde Osmanlı topraklarının bir çok bölgelerine göç ve sürgünler gerçekleşmiştir. Çeşitli kademelerde ve biçimlerde gelişen bu göçler, kısmen Güneye, Suriye topraklarına, ve daha büyük kitleler halinde ise içerilere doğru, Batıya yönelmişlerdir.

Böylece Melulinin geldiği Çoğraş aşiretide zamanla dağılır. Bir kısmı , Sivas , Gürün’e bir bölümü ise Afşin-Yarpuz’ a gider.
Raşo, Kürt boylarından Çoğraş-Çawreş- Aşiretinin Şüştü-saf,arı-ler kolundandır. Raşo’nun babası, Derviş Mehmed, Onunda babası Kel İsmaildir. Gürün Elmalı köyünden, Afşin Arıstıl Köyüne, oradan da, hayatının sonuna kadar yaşadığı, Afşin Kötüre Köyüne yerleşir.

Raşo o zamanlar durumu iyi. Büyük oğlu Karacayi Afşin (eski ismiyle Yarpuz) da bir Ermeni alilesinin yaninda okutur. 1915 Ermeni Katliamına kadar ailenin yanında kalır. Katliamda aile ortadan kaybolur ve bu Ermeni aileden bir daha haber alınamaz. Karaca Ermenice, Arapça ve Farsçayı evde ana dili olarak öğrendiği ,Türkçe ve Kürdçe hanesine ekler. Bu dil yeteneği sayesinde , tarih, felsefe ve din üzerine ayrıntılı okuma ve araştırma fırsatı bulur. Okumaya-öğrenmeye cok meraklı bir insan olan Karaca yaz-kış, gündüz-gece demeden okur, okur, okur. Özellikle gençlik yıllarında dayısı, Kötüreli Ali ile Halebe Sürü götürdüklerinde getirebildiği kadar Kitap taşir aylarca, Kötüreye getirir. Cok eski Arapça ile yazılmış kitaplara cok değer verir. Yirmili yaşlarına kadar ’Seyfeti’ ve ’Heybeti’ mahlasını sonrası ise ’Meluli dogar.

Kürdistanda sürekli olan aile ve aşiretler arası çelişki ve sorunların aynısı, Melulinin aşiretinden de yaşanır. Kan davaları ve zindan yaşamında Meluli de payını alır.60 li yaslarinda bir iftiraya ugrayip zindanlarda yatar.1970 ler de gelisen Devrimci Genclik hareketlerini yakindan takip eder ve hep kendi mücadeleleriyle özdeslestirir. Torunlarından, Devrimci Savaş örgütü kurucularından Hamdullah Erbil, uzun yıllar tutsaklıktan sonra, tutsaklık koşullarının getirdiği hastalıktan kurtulamayarak aramizdan ayrilmistir. 

Meluli oldukça ileri yaşına rağmen torunlarının sosyalist duruşundan dolayı,1980 darbesinin zulmüne uğramış, işkence görmüştür. Bütün bunlara rağmen düşünce ve tavırlarınde en küçük bir tavizde bulunmamıştır.
97 yıllık yaşamina cok şey sığdırır...
Karaca 14-Kasim 1989 yılında Hakka yürümeden bir ay önce Arap alfabesiyle kaleme aldığı ‘Hayatım’ başlıklı; 7 Sayfalık yazısını şöyle bitirir: "Bu gün 97 yaşıma girdim. Gerçek muhabbetim arttı. Aklımda Batıl güçler karşısında zerre kadar sarsılmadı" Reşit yaşım bu, hayatım böyle geçti. Ve bütün Ehl-i Beyt dostlarına ahir dünya son nefesine kadar içleri Ehl-i Beyt in muhabbetiyle dolu yaşamalarını dilerim. Amin- Hayatimin sonu" diye noktalar. 
(Daha geniş bilgi için torunu Hamdullah Erbil’in Aleviliğin, Bektaşiliğin,Tasavvufun Tarihçesi ve Meluli Divanı adlı eserine bakılabilir.)


Hamburg, Eylül-2014