Şuanda 119 konuk çevrimiçi
BugünBugün904
DünDün2294
Bu haftaBu hafta6876
Bu ayBu ay40613
ToplamToplam10157168
milli demokratik devrim mi, anti kapitalist demokratik devrim mi? PDF Yazdır e-Posta
İhsan Sağmen tarafından yazıldı   
Pazar, 14 Aralık 2014 15:51


Devleti şu an kontrolünde tutan ve AKP’lileştiren iktidar, adım adım, gericiliği de örgütleyerek, yerini sağlamlaştırmak istiyor. Orta ve küçük burjuvaziyi kendisine temel güç edinme, onu kullanıp, yeşil sermaye veya Anadolu aslanları dedikleri iş adamlarını, emperyalizmle bütünleştirerek, iktisadi ve ekonomik grupları palazlandırıp egemen yapmak, köylülüğü ve inanç unsurları, Sünniliği, kısmen Aleviliği de yedekleyerek, yalan-dolan politikasıyla gündemi belirleyip oyalama taktiklerine devam etmektedirler.

Diğer taraftan, emek ve sermaye çelişkisi, medya ve internet ordusunun uyutmalarına rağmen devam etmektedir. Kamuoyunun dikkatini, çok tali konulara çekerek, bir düzine yıl ülkeyi yönettiler, güneş balçıkla sıvanmaz, artık, emek sermaye, esas çelişki olarak zorlayıcı konuma önemle kayıyor.

AKP programı, emperyalistlerin ve yerli işbirlikçilerin ortak programıdır. Yürütmede, yargıda, yasama da, iktisatta, medyada, politikada ve tüm hayatta bütünlük içinde varlar. Uygulamada, sömürüyü, baskıyı, kişiliksizliği, köleliği, sürü olmayı örgütlüyor ve önemle başardılar da. Buna kaba anlamıyla yeni Osmanlıcılık denebilir.

Alternatif olarak gelişen, içinde, ulusalcı(anti işgalci, küçük burjuva aydınları, ordudan atılmış kesim, anti Kürt’çüler) olarak adlandırılan, anti emperyalist ( ama sadece Amerikan karşıtı) gibi görünen güçler, işçi ve memurların bir kesimi, mavi yakalı, beyaz yakalıları örgütleyerek, Milli Demokratik Devrimi hayata geçirmeye çalışıyorlar.

Atatürk’ü şiar ederek, geçmişte uygulanan, kuvayi milliye teşkilatının,  ülkenin açık işgali dönemindeki propaganda çizgisini canlı tutarak, anti AKP platformu yoluyla sil baştan, cumhuriyeti örgütlemeye çalışıyorlar. Buna birazda eski cumhuriyeti diyebiliriz.

İşçi partisi eksenli gibi yürütülen bu oluşum, emperyalistlerin B planı olarak algılamak yerinde olur. İplerin ABD ve diğer emperyallerin  elinden kaçması halinde, kendisine karşı gibi görünen, aslında kendi yanlarındaki, milliyetçi sosyalistlerin, son tahlilde azıtınca, yeni nazi oluşumuna sebep olabilecek B planı, işte  denenmişler grubu, ileride olacak gerçek alternatifleri  bölme planıdır aynı zamanda. Sloganlarda “Atatürk’ün askerleriyiz” diye bağırılmalara pek önem vermeyin, çünkü; seksen yıl laik(!) cumhuriyet ile yönetilen ülke yine ben Atatürkçü imam hatipliyim diyenler  tarafından yıkıldı. Şimdi, heykellerini söktürüyorlar. Resmi dairelerden T.C. yazılarını kaldırıyorlar.

Türkiye devrimci hareketi,  anti-emperyalist (her türlü emperyalist) bu anlamda ‘anti- kapitalist devrim program’ını pratik olarak örgütlemeye başladı. Formüle edilmeyen, ama, edilmesi gereken programın adı, kendisini kapitalizm karşıtı gören ve gerçekten karşı olanların, devrim programıdır.

Kapitalizmi hedeflemeyen hiçbir politik hareket ve güç, hedefsiz yola çıkmış olur, bu yolda savrulur. O nedenle AKDP (anti- kapitalist devrim programı) savunulmalıdır. AKDP, sosyalizme hazırlık, ara, bir aşama olsa da, bu geçiş sosyalizmin bir çok  sorununu bu zaman sürecinde çözecektir. Program; Bankacılığı, sigortacılığı, gerekli ve zorunlu üretimi, alt yapıyı; yol, su, ulaşım, enerji, barınma, giyinme, halk için ücretsiz verilebilen, karşılığı emek vererek ödenen, emeğin en yüce değer olduğu, mülksüz lüğün özendirildiği, ama, var olanın, derhal yıkılmadığı, süreçte eritildiği bir program olmalıdır.

Anti-emperyalist, anti-oligarşik,  demokratik devrim,  orta burjuvazi ve küçük burjuvalarla zengin köylülüğü kısmen içine alacağından, anti kapitalist olmaları mümkün olmayacaktır. Oluşacak demokratik devrimi, içten içe dinamitleyecektir.

Kapitalizmin hedef alınması, sosyalizme ulaşmayı da kolaylaştıracaktır. Devrimin temel güçlerinin de yükü hafifleyerek karşı koymayı ve direnmeyi uygulanır kılacaktır. Ulusalcı kesimler yıllardır sosyalist devrimi ve komünizmi hedefleyenlere savaşlarını, açık ve gizli sürdürmekte, sinsi planlar uygulamaktadırlar. Devletin yetiştirmeleri de, buna paralel çekirdek kadrolarla, siyasi arenayı bulandırma, yeni oluşumları bertaraf, saptırma yoluyla hedeflerine ulaşmalarını zorlaştırarak, dumur a uğratacaklardır.

İnternasyonal düşünmek, tüm dünyada mücadele boyutu ve koşullarının hazırlanması babında, devrimleri daha bir hızlandıracaktır. Tek ülkede devrim mümkündür, ancak, yalınız kaldığında da eritilmesi kolaydır. Dünyadaki konjonktürün iyi değerlendirilip, kırılmalarda tek devrimi hayata geçirmenin örneklerini, önceden de gördük, bu gün orta-doğuda, Kobani  ve Rojova’da yaşıyoruz.

Emperyalizmin cenderesinden, birkaç ülkenin aynı paralelde çıkması, devrim girişiminin başlamış olması, dünya devrimini kolaylaştırmaya hizmet eder. Topluca devrime ivme kazandırır. Dünya devrimcileri bu koşulları hep değerlendirme doğrultusunda, kendilerini donanımlı hissetmelidir. Diğer taraftan, globalizmin getirdiği olanaklarla, dünya devrimi, topluca olacak diye beklentiye de girmemek gerekir. Emperyalistler sömürü değerlerini kolay kolay teslim etmeyeceklerdir, bu böyle biline. Zaten kapitalizm iyi anlaşıldığı ölçüde devrime daha iyi yaklaşabiliriz. Bireyin ve toplumun kapitalizm konusunda eğitilmesi, mülk ve mülksüzleşme noktalarının detaylı anlatılması, değer olarak paranın değişim ve psikolojik vasfının vurgulanması, esas olanın emek ve üretilen değerler olduğu, halka ve halklara anlayış olarak kabul ettirilmelidir. Üretici güçlerin, kendi kullandıkları üretim araçlarının kime ait olması noktasından, üretilenin ihtiyaca göre dağıtılmasına kadar, beyinlere güven duygusunun yerleştirilmesi, devrim programını yürütenlerin görevidir.

 

Dünyada ve Türkiye’de, anti- kapitalist devrim programı, bu anlamda en geçerli  tesbit olarak geçerliliğini korumaktadır.