Şuanda 60 konuk çevrimiçi
BugünBugün1050
DünDün2294
Bu haftaBu hafta7022
Bu ayBu ay40759
ToplamToplam10157314
Burası Ortadoğu, her numara bulunur! PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Pazartesi, 23 Şubat 2015 00:48


Süleyman Şah Türbesi’nin yerinin değiştirilmesi “tam bir komedi” denilebilecek değerlendirmelere neden oldu.

Burası TC sınırları dışındaki tek Türk toprağı imiş ve savaşmadan kaybedilmiş!

Saçma bir değerlendirme, birkaç nedenle:

Türbe’nin yeri ikinci kere değiştiriliyor ya da söz konusu olan toprak kaybetmekse, daha önce zaten kaybedilmiş.

Ek olarak, seçim yaklaşıyor ve herkesin farklı hesapları var. Bu nedenle tepkileri de bu hesaplar çerçevesinde değerlendirmek gerekir.

AKP, MHP’nin tabanına oynuyor. Bunu MHP de biliyor ve bu nedenle de Türbe meselesini milli bir mesele haline getirmeye çalışıyor.

Boşuna gayret, tosuncuklar dışında konuyla ilgilenen olacağını sanmıyorum.

CHP’nin tutumu da bundan farklı değil… Türbe yerinin savaşmadan terk edilmesinden milliyetçi bir sorun çıkarmaya çalışıyor.

Boşuna çaba…

AKP’nin de sizin kadar akılsız olmasını isterdim ama ne yapalım ki öyle değil…

İslam Devleti ya da IŞİD’e ihtiyaç var, dolayısıyla da savaşmanın ne gereği var?

Aynı anlayışa ABD de sahip…

İD’yi bombalıyor ama dozajını ayarlayarak bombalıyor. “Fazla güçlenme ama bir güç olarak kal” hedefine uygun olarak bombalıyor.

Kobani’yi almasını istemiyorlardı ama yok olmasını da istemiyorlar.

İD önemli bölgesel desteğe, Sünni nüfus desteğine sahip bir güçtür. Bunun yanı sıra 80 ülkeden 20 bin kadar olduğu tahmin edilen uluslar arası bir desteği Irak ve Suriye’de savaşmak için getirebilmiş bir güçtür. Başka bir deyişle, küresel çapta bir örgüttür. ABD istese bile onu yok edemez ama daha büyük darbe indirebilir ve bu da şimdilik ABD’nin işine gelmiyor.

Kimse fazla güçlenmesin; istedikleri budur.

Ortadoğu’da politika her gün değişir, bazen her saat bile değişir. Bu nedenle belirli bir anda yapılana bakarak uzun vadeli sonuçlar çıkarmamak gerekir.

Türbe’nin yerinin değiştirilmesinde ordu ile PYD işbirliği yapmış…

Çıkarlar öyle gerektirmiştir, yapılmıştır. Bu durum PYD’ye olan düşmanlığı ortadan kaldırmaz.

Suriye’deki Esad yönetimi ise tam bir komedi…

Türkiye’nin operasyonunu protesto etmiş…

Topraklarına girildi, ulusal egemenliği –sanki varmış gibi- zedelendi, bu nedenle protesto etmiş…

Suriye birkaç yıldan beri Nasreddin Hoca’nın türbesi gibi, giren çıkan belli değil…

Ama kağıt üzerinde üniter devlet işte, ulusal egemenliği var(mış)…

İlginç olan, Esad yönetiminin ABD’ye olan eleştirisi…

İslam Devleti güçlerinin iyi bombalanmadığından şikayetçiler…

Haklılar, ABD işine geldiği kadar saldırıyor, fazlasını yapmıyor…

Dahası, ABD’nin El Nusra’yı da bombalamamasından şikayetçiler…

İşe bakın, kendi iddialarına göre “emperyalizmin işgali altında olan Suriye”, ABD’ye kendi toprakları üzerinde kimi nasıl bombalaması gerektiğini anlatıyor.

Ve ulusal bağımsızlığının hala bulunduğunu sanıyor, varmış gibi gösteriyor.

İsrail uçakları arada bir Suriye’de belirli hedefleri bombalar; Suriye de bunu protesto eder…

O kadar, fazlasını yapmak haddine mi düşmüş!

Hafız Esad’ın ölümcül hasta olduğunu ilk açıklayan İsrail idi.

Nedeni ise, Hafız Esad’ın idrar tahlili sonuçlarını elde etmeleri ve bu sonuçlardan ağır hastalığına teşhis koymalarıydı.

Esad’ın doktoruna bastırmışlar parayı, sonuçları almışlar.

1980’li yılların ikinci yarısıydı ve İsrail ile Suriye arasında çatışma vardı.

İsrail bir hava operasyonuyla Suriye’de bombalama yaptı ama bu ülkenin elindeki Sovyet yapısı hava savunma roketleri çalışmadı…

Bu durum zamanın basınına İsrail teknolojisinin daha üstün olduğu yorumlarıyla yansımıştı.

Gerçek durumu o yıllarda o ülkede bulunan yoldaşlardan öğrenmiştim:

İsrail, Sovyet roketlerinin şifrelerini almış ve elektronik olarak bunları kilitlemiş…

Nasıl almış, yetkili kişiye parayı bastırmış, almış…

Bu yetkili kişi de yukarda anlattığım doktor gibi zamanında ortadan kaybolmuş…

Parayı bastır, her şeyi yaparsın…

Minicik ülke İsrail ile yıllardan beri bu nedenle başa çıkılamaz…

Önemli mevkilerde satılmaya hazır insanlar bulundukça da, bu böyle sürecektir.

Ama gösterişi de elden bırakmazsın…

Aldıran olursa tabii…

Ortadoğu’da politika böyledir…

Son on yılda artan oranda Ortadoğu ülkesi durumuna geldik…

Bu bölgenin politikasındaki dengesizlikler, ilkesizlikler, gösteriş ve yalan da bize yansıdı.

Bu ülke eskiden bu kadar kirlenmiş, yozlaşmış değildi…

Kadın cinayetlerinden neredeyse kitlesel işçi ölümlerine,  cinayetlerden hırsızlıklara ve yolsuzluklara,  yalanın her çeşidine kadar…

Bunlar eskiden yok değildi, ama bu kadar değildi…

CHP ve MHP, Ortadoğu usulü politikada AKP ile yarışmaya kalkıyorlar ve bu yarışı kazanmaları mümkün değildir.

Kazanmanın tek yolu, böyle politika yapmamaktır.

Yıllardan beri böyle politika yapanların ne kazandıklarını Ortadoğu’nun hali yeterince gösteriyor…