Şuanda 50 konuk çevrimiçi
BugünBugün485
DünDün2294
Bu haftaBu hafta6457
Bu ayBu ay40194
ToplamToplam10156749
Blockupy ve Avrupa Merkez Bankası PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Perşembe, 19 Mart 2015 22:52


Blockupy eylemi uluslar arası finans kuruluşlarının yoksullaştırıcı faaliyetlerine dikkat çekmek için başlamıştı. İlgili kurumun merkezi yakınında çadır kuruluyor ve insanlar bilgilendiriliyordu. Eylem New York’ta başladı, sonra Frankfurt’a geldi ve Londra gibi önemli finans merkezi başka kentlerde de görüldü. Görüldü diyorum çünkü kısa sürdü. New York’taki eylem de bir süre sonra sona erdi.

Avrupa Birliği Merkez Bankası Frankfurt’ta bulunuyor ve bu kentteki eylem bankanın yanına büyük bir çadır kurulmasıyla başladı. Çadır yaklaşık bir yıl sürdü ve kenteki Liberaller için özellikle rahatsız edici oldu. Frankfurt belediyesi çadırın kaldırılması için birkaç kez girişimde bulundu ama sendikalar, SPD, Yeşiller ve Sol Parti karşı çıkınca bu gerçekleşmedi. Frankfurt belediye başkanlığını SPD kazanıp, kent parlamentosunda da Hıristiyan Demokratlar ile Yeşiller koalisyonu gerçekleşince şartlar Blockupy lehine değişti. Artık pek de anlamı kalmayan çadır kamp boşaltıldı ama ardından kente yaklaşık 25 bin kişinin katıldığı büyük bir yürüyüş yapıldı. Bundan sonra kentte her yıl Blockupy ile ilgili eylem yapılmaya başlandı.

Ekonomik kriz, SYRIZA’nın Yunanistan’da hükümet kurması Troyka olarak bilinen Avrupa Birliği Komisyonu, IMF ve Merkez Bankası’nın bu ülkeye karşı katı tutumu eleştiri konusuydu.

Merkez Bankası kentin her tarafından görülebilecek yükseklikte yeni binasına taşındı ve açılış günü de büyük bir protesto yapılmasına karar verildi.

Kentte iki ayrı yürüyüş yapıldı: İlki DGB ve değişik dernekler tarafından düzenlendi ve Merkez Bankası önüne kadar gitti.

İkincisi ise, Blockupy hareketi tarafından ayrı bir saatte ve ayrı bir güzergahta düzenlendi. İki yürüyüşe de toplam 25 bin kişi katıldı denilebilir.

Katılımın büyük bölümü kent ve çevresinden olmakla birlikte özellikle Berlin, Hannover ve Göttingen’den, ayrıca Yunanistan ve İspanya’dan gelenler de oldu.

Gazeteler ve televizyonlarda Frankfurt’ta çıkan olayları görmüşsünüzdür.

Yürüyüşün geneliyle ilgili şu değerlendirme yapılabilir:

Birincisi: Protestonun büyüklüğü banka’nın daha büyük olarak planlanan açılış törenini küçülterek yapmasına neden oldu. Açılışa katılan konuklar arasında Federal hükümet düzeyinde kimse bulunmadı, sadece kent belediyesi ve Hessen eyaleti temsil edildi. Hiç kimse göstericilerin taleplerini mahkum etmedi ve hatta banka başkanı bile kendi politikalarını savunmak zorunda kaldı. “Krizin nedeni biz değiliz, tersine krizin derinleşmemesine çalıştık” dedi.

İkincisi: Gösterilerin ana konusu Yunanistan ile dayanışmaydı. Bankanın ve Almanya hükümetinin bu ülkeye karşı uyguladığı katı politikayı değiştirmesi istendi. Yürüyüşlere katılan SYRIZA temsilcileri de Avrupa çapında uygulanan sıkı tasarruf politikası değiştirilmedikçe Yunanistan’ın kendi sorunlarını çözmesinin mümkün olmadığını açıkladılar.

“Yunanistan Avro’dan çıksın” gibi uçuk talepler kimse tarafından savunulmadı. Bu ülkede hükümet memur maaşlarını ödeyemeyecek durumda ve sırtında yumurta küfesi olmayanların uçuk taleplerde bulunması sadece kendileri için sorun oluşturmuyor.

Üçüncüsü: Şiddet genel olarak mahkum edildi. Bu şiddetin ne kadarı Otonomlar tarafından ne kadarı siviller tarafından gerçekleştirildi, bilinmiyor. Önemli olan, sosyal medyadaki çok sayıda haberin veriliş tarzının aksine, yürüyüşlere katılan yaklaşık 25 bin kişiyle bu şiddetin ilgisinin bulunmadığıdır.

Burada sorun her durumda şiddete karşı olup olmamakla ilgili değildir, bu şiddetin hiçbir anlamı yoktu.

Günlerdir polis işgali altında bulunan kentte gerçekleşen olaylara rağmen sadece yaralıların olması, ölü olmaması önemlidir. Benzeri bir durum İstanbul’da olsaydı en az on kişi hayatını kaybetmişti denilebilir.

Blockupy sürecek… Bu hareket beş benzemezden oluşan bir yapı değil, arkasında ATTAC VE Sol Parti gibi güçlü yapılar bulunuyor. Yeşiller, SPD ve DGB de doğrudan katılmasalar da en azından karşısında değiller.