Şuanda 276 konuk çevrimiçi
BugünBugün815
DünDün1137
Bu haftaBu hafta4535
Bu ayBu ay25537
ToplamToplam10187591
devrimci katili mihrac urala cevap 5 PDF Yazdır e-Posta
Ibrahim Yalcin tarafından yazıldı   
Pazartesi, 22 Haziran 2009 04:55


1.Kongre’nin yapılmasına  sayılı günler kalmasına ragmen, ciddi hiçbir hazırlıgın yapılmamış oldugu anlaşıldı. Fransa’dan 3 , İsviçre’den 1 ve Libya’dan 2 kişi dişında, kongre delegelerinin tamamı daha önce Suriye’de bulunan insanlardan oluşuyordu.Kongre’ye sunulacak tez  ve  raporlar, kongre’den birkaç gün önce ve birkaç saat içersinde(!) hazırlandı. Kongre ‘nin yapıldıgı günün sabahına kadar,kongre’de; Örgütümüzün isim degiştirerek ANADOLU KOMÜNİST PARTİSİ(AKP) olacagını zannden yoldaşlar, isim degişikiligin olmayacagını kongre sabahı ögrendiler. Yıllardır ,’’Anadolu halklarının komünist partisi dogdu, doguyor’’propagandası ile şartlandırılan yoldaşlar bir saat içersinde ikna (!) edildi. ALİ SÖNMEZ dışında bu karar degişikligine hiç kimse karşı çıkmadı.               

Ali SÖNMEZ’in kongre’de Mihrac’a karşı açık tavır alacagı düşünülüyordu ve bu durum ciddi bir rahatsızlıga yol açıyordu. Öyle ki, Mihrac tarafından Ali Sönmeze karşı kışkırtılan bir takım insanlar provakasyon yapmak için hazırlıklarını tamamlamışlardı bile. Yeni bir Müntecep KESİCİ (ŞIH) olayı heran patlayabilirdi.   M.Burgaz’ın,bu anlamda ortamı rahatlatma yönünde  ciddi çabaları olmuştur. Ali SÖNMEZ’e karşı her an patlak vermesi muhtemel bir saldırı olayının M.BURGAZ tarafından önlendigini belirtmem gerekiyor. M.Burgaz’ın, o döneme ilişkin yaşadıklarını anlatması halinde herşey daha da netleşebilir.                

PKK genel başkanı A.Öcalan ve CEMİL ESAD’ın, Türkçe tercüman aracılıgıyla  takip ettigi konuşmaları, not’lar alarak izledigini tüm yoldaşlar hatırlamaktadır.                

Kongre’nin yapıldıgı yer( Cemil ESAD’ın evi) ve kongre salonu kapısına konulan HAZRETİ ALİ’nin (elinde  zülfiar olan)  ‘’heybetli’’ posteri  ve Kongre konuşmaları sırasında, MİHRAC URAL tarafından ayaga kalkılarak attırılan arapca sloganlar (YAŞASIN MURTADA HAREKETİ – Yaşasın hazreti Ali hareketi) Cemil ESAD’ın memnuniyetine mazhar olmuştur. ( MURTADA hareketi, C.ESAD tarafından kurulmuş bir örgüttür. Amacı, Dünyadaki Hazreti Ali taraftarlarını bir çatı altında toplamaktır. C.ESAD ; Kendinisini, Hazreti Ali’nin yeryüzündeki temsilcisi olarak tanımlar)                 

Başta A.ÖCALAN ve Arapca bilmeyen  delege yoldaşlar bu sloganların ne anlama geldigini, verilen çay ve yemek mola’ların da,  birbirlerine sorarak ögrenmeye çalışmışlardır. (Ben de, Ali SÖNMEZ’den ögrendim)              

Kongre’nin üzerinden 2 koca yıl geçtıkten sonra ‘’Kongre kararları’’ yayınlandı. Gecikme’nin nedenlerini çogu yoldaşlar  bilmedikleri için hep merak ederek eleştirmişlerdir.  Suriye’de  ‘’yagmur yagsa’’, ‘’ anında özel baskı’’ yapan Mihrac Ural, aslında hem ‘’ kongre kararları’nı , hem de örgüt  tüzügü’nü’’ kongreden  3 gün sonra  Cemil ESAD’a  ‘arz etti’. 2  sene sonra ortaya çıkan ve ‘’ işte kararlar’’ diye yayınlanan  ‘’kongre  kararları’’ ile, Cemil ESAD’a ‘’arz edilen’’ kararların, tamamen farklı kararlar olduklarını biliyorum.          

THKP-C ACİLCİLER 1. Kongre’sine, 4 bölge’nin raporu sunulmuştur.

1.    Suriye raporu; Mihrac Ural tarafından

2.    Fransa raporu; Salih tarafından

3.    Libya raporu; Gökhan Sac (SAMİ) tarafından

4.    Türkiye raporu; benim( İbrahim Yalcın) tarafından sunuldu.‘’

Devrimci katili Mihrac Ural’ın yalanlarına cevap 3’’ yazısında yayınladıgım belge’yi Kongre’de okumak, Örgütümüz hakkında  polis’in bildiklerini ve tahmin edebildiklerini anlatmak, yoldaşları aydınlatmak ve Türkiye’ye gidecek olanların dikkatlerini çekmek  için yazdım. Devrimci bir örgütün en yüksek karar organı olan  Kongre’den, hiçbir şeyin  ‘’gizlenmemesi’’ gerektigini söyleyerek Mihrac Ural’ ikna etmek için saatlerce çaba sarfettim. ‘’ Karşı çıktı’’, ‘’ yoldaş,  bu  MK’nın kendi içinde halledebilecegi bir konu, sana söz veriyorum, kongreden sonra her türlü tedbiri hemen alacagız’’ dedi. Bu belgenin okunması  ve tartışılması bu şekilde engellendi. Üstelik bu yazıyı yazmama bile gerek olmadıgı söylendi. “Hayır dedim.’ En azından örgüt arşivinde bulunmsı ‘’ gerekir diye ben, kendi elimle yazdım ve  arşive ben  koydum.        

Kongre’de, Avrup’daki yoldaşlar tarafında kaleme alınan ortak bir yazı ile ‘’eleştiri’’yagmuruna tutulan ‘’ avrupa’daki örgütsel işleyş ve tasfiyecilik sürecinin detaylarına varıncaya kadar anlatılmasına ragmen sonuç degişmemiştir.Özellkle M.Burgaz tarafından sert bir şekilde eleştirilen, Avrupa’daki işleyişten sorumlu , 2 MK üyesi ( Salih ve özellikle Zafer) yerlerini korumaya devam etmişlrdir  KONGRE’DEN  SONRASI YAŞANANLAR VE İHBAR...              

Türkiye’den geldigim günden itibaren Mihrac Ural ile tartışmaya başladım. Hiç bir tedbir alınmıyordu ve sanki gelişmelerden büyük bir memnuniyet duyuluyordu. Kongre sonrası, Mihrac Ural ile aramızdaki  tartışmalar daha da büyüdü. Bu sırada, KKH Cumhuriyeti’nin,  yeni seçilen MK üyelerini adı geçen ülkeye  daveti soz konusuydu ve bunun hazırlıkları yapılıyordu. Benim Pasaport’um olmadıgı için (sahte’sine de SSCB’nin vize vermemesi nedeniyle) gidemeyecegim anlaşılmıştı. Mihrac Ural, bütün yoldaşları (sorumlu yoldaşlar) kendi odasında  toplayarak,’’.. kendisi ve diger MK üyelerinin geri dünüşlerine kadar,THKP-C ACİLCİLER örgütünün tek sorumlusu   CEMAL ( İBRAHİM YALCIN) yoldaş’tır.’’ MK’ın tüm yetkileri yoldaş’tadır ve herkes bu yetkiye uymakla sorumludur’’ diye ‘’ heyecanlı’’ bir konuşma yaptı.        

Bütün örgüt arşivi bendeydi. Tüm ilişkiler bana baglıydı ve tek sorumlu olarak MK’nın tüm yetkilerini bir ay süreyle ben kullandım.            Benim hakkımda olmadık igrenç iddialar ortaya atan böyle bir soysuza sormazlar mı?  ‘’bu ne perhiz,bu ne lahana turşusu’’ Verecegi cevabı biliyorum. ‘’ o bir formaliteydi’’(!)  diyecektir.  Mihrac Ural, ‘’iddia’’ların da samimi ise ortaya ilginç bir durum çıkıyor. Benim ‘’ ajan’(!)’ oldugum yerde, kendisinin de herhalde‘’ müsteşar’’ olması gerekir diye düşünüyorum. Bu konuya ilerde dönecegim.        

Örgütümüzün 1. Kongre’sinin ardından toplanan ilk MK toplantısında alınan kararlar vardır. Bu kararların en önemlisi. Örgütümüzün Suriye’de bulunan taşınmaz mallarının tamamının satılarak, Avrupa’ya aktarılmasıdır. Suriye’deki  Örgüt  taşınmaz varlıgının tamamı, Mihrac Ural’ın hanımı ve Baldızı (dul bir bayan) üzerine kayıtlıdır. Böyle bir karar almamızın iki tane önemli gerekçesi vardı.            

Birincisi;  Bulundugumuz alan son derece riskli bir alandı.Mihraç Ural’a herhangi bir şey oldugu (saldırı yada suikast vb.) taktirde, örgüte ait tüm malvarlıgımızın, Suriye vatandaşı olan hanımı ve baldızı üzerinde kalacagı  için  herhangi bir hak iddia edemeyecegimiz açıktı. Önlem almalıydık.           

İkincisi; Uzak-Dogu’ya gidiliyordu ve herhangi bir uçak kazası anında, örgütümüze ait tüm valvarlıgı aynı şekilde risk altındaydı.             

Bu kararlar, Mihrac Ural ve Zafer’in karşı çıkmalarına ragmen, İbrahim Yalçın, Ali Sönmez ve Salih’in  onayı üzerine, MK çogunluk kararı olarak  kabul edilmiştir.            

Öte yandan; Benim ve Ali Sönmez’ın Avrupa’ya, ( avrupa sorumlusu olarak) fransa’da bulunan Zafer’in ise, Suriye’ye çekilmesi  dogrultusunda MK kararı aldık.. Bu kararlar hiç bir zaman uygulanmadı.          

Ali Sönmez, Avrupa’ya gitmek için Lazkiye’den ayrıldı ve uzun süre kendisinden haber alınamadı. Daha önce anlattıgım gibi, benim Şam’da bulundugum bir sırada, gece yarısı evime geldi ve ‘’ Avrupa’ya çıkmadıgını,Mihrac Ural tarafından Yurt dışı’na çıkarken İHBAR edilerek yakalanacagı’’ endişesi taşıdıgını söyledi. ‘’Mihrac Ural’ın bilmedigi bir pasaport ayarlamaya çalışıyorum. Sen git, ben yeni bir pasaport ayarladıgım zaman gelirim ‘’ dedi. Anlaştık. Ben,  Birleşmiş milletler aracılıgıyla  Fransa’ya iltica talebinde bulunmuştum ve Fransa tarafından bu talebim kabul edilmişti. Fransa’ya gitmek üzere  Şam havaalanı’na geldigim sırada, uçuş biletime  ve fransa’ya giriş belgelerime  el konularak göz altına alındım. Aynı gün mahkemeye çıkartıldım. Mahkeme’de bana ‘’ Türkiye’de hangi şehir’de oldugum soruldu’’. Söyledigim zaman ’’ LİVA İSKENDERUN’’ lu olmadıgım için ‘’ para cezası’’ ödemek zorunda kaldım.

Fransa’ya yasal giriş belgelerim oldugu için tutuklanmadım. Uçagım kalkmış oldugu için o gün gidemedim. Bugüne kadar neden ve niçin gözaltına alındıgımı da ögrenebilmiş degilim. ( M.Ural mutlaka biliyordur) 

Benim dışımdaki tüm Mk üyeleri, KKH Cumhuriyeti’ne gidecekti ama, Türkiye’deki yoldaşların güvenligi için hiçbir tedbir alınmıyordu. Polis’in operasyonlarını engellemek,en azından,dişarı çıkartılması gereken yoldaşları çıkartabilmek için zaman kazanmamız gerekiyordu.  

MİLLİ  İSTİHBARAT TEŞKİLATINA MEKTUP YAZILIYOR.            

Mihrac Ural’ın hakkımda yürüttügü kampanyanın, aşagılık bir karalama kampanyası                                                                                         oldugunu, yeni degil, bundan 21 sene önce yazdım. Mihrac Ural’ın hepimizi aldattıgını ve kendisine muhalif gördügü herkesi ihbar ettigini,provakasyon yaparak, ya ortadan kaldırdıgını yada yüzlerine karşı ‘’yoldaş’ derken, arkalarında sinsice kumpas’lar kurarak, haklarında akıl almaz karalamlar la  etkisizleştirmeye çalışarak, örgüt içersinde ‘’ dikensiz gül bahçesi’’ yaratmak istedigini yazdım. Bu amaçla, Suriye muhabarat örgütüyle ortak hareket ettiklerini  yazdım. Suriye Muhabarat’nın, örgütümüzle ilşkileri, Tacettin Sarı tarafından,Mihrac’tan aldıgı bilgiler ışıgında yönlendirilmektedir. Suriye Muhabarat’ı içersinde MİT’na bilgi veren (para karşılıgı) pek çok eleman oldugunu Mihrac’tan duydum.           

MİT  tarafından, Suriye’deki faaliyetlerimiz hakkında  geniş bilgi olmasının  normal olmadıgını konusunu görüşürken  sordugum  soruya karşılık, ‘’..Bu bilgilerin,muhtemelen muhabarat içersinde Turkiye adına çalışan elemanlar tarafından aktarılıyor olsa gerekir’’ diye cevaplayan, Mihrac Ural’ın bizzat kendisidir.Bu kişiler’den bir tanesinin de  Tacettin Sarı olup olmamayacagını sordugum zaman’’ olabilir, birşey diyemem’’ diyen de M.Ural’dır. Aynı M.Ural, şimdiler de ‘’ Tacettin Sarı’yı size yedirtmem’’ diyor. Nebil Rahuma yoldaş olayında,Tacettin Sarı’yı ‘’yalancı şahit’’ olarak gösteriyor. Kendisini aklamaya (!) çalışıyor.         

Tacettin Sarı, Örgütümüzün Türkiye sorumlusu(!) olarak faaliyet yürütürken, 12 eylül darbesi’sinden önce,mücadelenin kıran kırana sürdügü bir ortamda, kimseye haber vermeden Suriye’ye kaçtıgı için hakkında ‘’ cezalandırılması’’ kararı alınmıştı. Bu karar da Mihrac Ural’ın da imzası vardı. Bütün bunların senaryo oldugunu yine kendi agızlarından duyuyoruz. Tacettin Sarı ‘’ ben Mihrac Ural’ın talimatı ile yurt dışına çıktım’’ deyiverdi(!). Nebil  Rahuma site’sinde yazdi. ‘’ ...Sık sık köyümüz basılıyordu, Mıhrac’la bu durumu konuştum. Bana yurt dışına çıkmam konusunda talimat verdi. O günden buyana ülkemden uzaktayım’’. Ne acıklı bir hikaye(!)  Çocukların bile agız’larıyla degil, kıç’larıyla gülebilecegi kadar basit ve komik bir gerekce...THKP-C (ACİLCİLER) örgütünün Türkiye sorumlusu olmakla ‘’aranan’’ soytarının söylediklerine bakınız(!) ‘’ Sık sık köyü basılıyor’’muş(!) Bre soytarı sen köyde ne arıyordun peki? Hani ‘’ Sahte kimlik taşıyordun ya.. Hani, Sagmalcılar’da Nebil’i sahte kimlikle ziyarete gelmiştin de Erkan tarafından gerçek ismin deşifre ediliyor(!)muş ya.. Bu durumda ve bu konumda olan bir kişinin,’’köy’üm sık sık basılıyor’’ diye ülkeyi terketmesinin haklı bir gerekçesi olabilir mi ?  30 sene sonra ileri sürdügünüz  gerekçe(!) bu mu?                 

Mihrac Ural hala belge istiyor. Bu itiraflar ‘’belge’’ olmuyor mu? Bu soyrtarılar, ya çok aptallar,ya da hepimizle oyun oynuyorlar,dalgalarını geçiyorlar. Ve bütün bu soytarılıkları bilen bazı arkadaşlarımız hala susuyor. Ne garip..!        

Sevgili G. K. neden hala susuyor. İsvec’teki arkadaşlar, neden hala susuyorlar?  Antakya’da,Tacettin Sarı’yı tanıyanlar. ‘‘.. Kaçtı’’ diye Cezalandırılması yönünde karar alınmasını talep eden arkadaşlar neden susuyorlar?  Tacettin Sarı, kaçmadıgını söylüyor. Mihrac Ural’ın talimatı üzerine yurt dışına çıktıgını iddia ediyor. Antakya’lı devrimci arkadaşlar bu duruma ne diyor? Mihrac Ural’ın, adı geçen dönem’de ‘’ Tacettin Sarı adındaki hain hiç kimseye haber vermeden pis canını kurtarmak için örgütten kaçtı, cezalandıracagız’’ diye ‘’hiddetlendigini’’ duyan olmadı mi? Şimdi bütün bunların kocaman birer yalan ve belli bir plan’ın acemice sahnelendigi ‘’SENARYO’’  oldugunu ‘’İTİRAF’’ ediyorlar. Hem kendi agızlarıyla ‘’İTİRAF’’ ediyorlar, hemde ‘Hani, belgeniz var mı ?’’ diye utanmadan soru soruyorlar.Bu olup bitenleri bir ben mi biliyorum? Başka bilen yok mu?Antakya’lı arkadaşların hepsi biliyor.Bilmiyorduk diyen kaç kişi var?          

Mihrac Ural’ı bu kadar utanmazca ve herkesin gözünün içine bakarak yalan yazmaya, yazdıgı yalanlarını ‘’kanıtlamak’’için,yeniden yalan yazmaya,yeni yalanlar yazarken, bir önceki yalanlarını yalanlamaya,herşeyi çarpıtarak ters-yüz edip,’’ aklı sıra’’ kafaları karıştırma çabalarına ‘’yeter artık soytarı’’ diyecek kimse kalmadı mı?         

Mihrac Ural, kalmadıgını sanıyor olmalı ki,  son günlerde yanına topladıgı 3-5 ‘’ çek-senet tahsilatcısı serseri ile ‘’muhabarat’’tarafından finanse edliecegi anlaşılan bir ‘’dergi’’ çıkartma gayreti içersindedir. Türkiye’de bir ilk yaşanacaktır. Suriye Muhabarat’ı; Örgütümüz’ün  ve ‘’ cephe’’mizin adını kullanacak, ‘’ devrimci’’ kılıgına bürünerek içimize girmeye çalışacaktır.            

Buradan uyarıyorum.  Bu ‘’dergi’’nin, ilk birkaç sayısında ‘’ ateşli bir Kürt halkı ve onun mücadelesine, kahramanlık methiyeleri atfedilerek  dayanışma mesajları yayınlanacaktır. Her sayısında mutlaka, A. Öcalan’la dayanişma’dan vb bahsedilerek, kürt halkının direniş ruhunun yarattıgı sempatiden etkilenen yıgınların’’ hoş görüsü’’ne  sıgınarak, kendine yer edinme sahtekarlıgına başvurulacaktır. Kimi malum  çevrelerin, Kürt halkının mücadelesine karşı olumsuz bakış açılarını kullanarak , bu çevrelerle,’’ sözüm ona’’ Siyasi polemik adı altında sert tartışma zemini yaratılmaya çalışılarak,  bu çevrelerin, kendilerini muhatap kabul edebilecekleri  ‘’karşı eleştiri’’ye  mecbur edilebilecek bir ortamın alt yapısını yaratma gayretı içersine gireceklerdir.  Kısacası;  Her zaman oldugu gibi  bu seferde,  Kürt halkını ‘’ kullanarak’’ akıllarınca ; Sol içersine, kimi çevreler tarafından ‘’muhatap’’alınan ve tartışılan bir ‘’güç’’ olarak  sızmaya çalışacaklardır.              

Olacak olanların,olmadan bilinmesi gerekiyor, benden söylemesi...   

GELDİK BUGÜNE...               

Kendi ihanetlerinin açıga çıkartılmasını önlemek için, ihanetlerinin farkında olan herkesi ‘’ erken davranıp’’ aynı gerekçelerle ‘’suç’’layarak,’’ suç’’larını gizleyebilecegini  zanneden Mihrac Ural yanıldı. Çekirge birkaç kez sıcradıktan sonra kendi kazdıgı kuyuya düştü(!)            

Son birkaç aydan bu yana, yazdıgım yazıların nereye varacagını tahmin etti ve ‘’ erken davrandı’’(!) ve  kendi site’sine, 15 hazıran 2009 tarihinde bir ‘’belge’’ koydu. Bu ‘’ belge’’nin eksik oldugunu ve neden eksik oldugunu daha sonra yazacagım. Bu yazıyı okuyan tüm arkadaşların,Mihrac Ural sitesindeki bu belgeyi okumalarını istiyorum. Orada, Benim ‘’kendi kendimi ele verdigimi’’ yazıyor ve benim 20 sene  önce paris’de yayınladıgım ‘’Mihrac Ural’ın el yazılı ‘’ İHBAR LİSTESİ’’nin  ‘’ kendisine ait el yazıları olmadıgını söylüyordu. Aynı yazıyı (eksik sayfalar olmasına karşın)yeniden kendi site’sin de ‘’TARIHSEL HAİNLER(!)‘’ bölümünde yayınlamış. Bugüne kadar söyledigim herşeyin ‘’İSPATI’’ oradadır. Aynı şekilde, Mihrac Ural’ın iddia ettigi herşeyi yalanlayan belge de oradadır. Bu belgeyi herkes büyüterek okumalıdır. Oradaki el yazılarına (liste’de  üzeri sonradan silinmiş isimler de var. Önemli degil yazının aslı bende oldugu için ispat etmek zor olmayacaktır)  tüm arkadaşların dikkatle bakmalarını rica ediyorum. Öte yandan,bu belgenin yazıldıgı sırada tutulmuş başka notlar da elimde (Mihrac bunları yayınlamamış(!) merak etmesin ben yayınlayacagım. Ve kendi site’sinde yayınlayarak.’’ Benim degil’’ diye iddia ettigi el yazılarınının, iddia ettigi gibi gerçekten de kendisine ait olmadıgı anlaşılırsa, ben Mihrac Ural tarafından, benim için ne söylenmişse hepsini kabul edecegim.           

Bu belgedeki ‘’ el yazıları’’nın kime (kimlere) ait olduklarının ispatı için  ıstedıgı kurumda inceletmeye hazır oldugumu ilan ediyorum.            Mihrac Ural’a birkaç gün daha süre tanıyorum. İyi düşünmesini öneriyorum. Kendi site’sinde yayınladıgı bu belgedeki (isim listesinden) ‘’haberim yok’’ diyor. ’’.. Bu belgedeki el yazılarının iddia edildigi gibi ‘’ genel sekreter’’yoldaşımızın el yazıları olmadıgı anlaşılmiştır’’ diye MK bildirileri yayınlanmıştı.  ’’Bilir kişi tarafından incelenen bu belgedeki el yazılarının , İbrahim yalcın’a ait oldugu anlaşılmıştır’’(!)  denilerek.  Benim  için,’’ İbrahim Yalçın, kendi kendimi ele verdi’’ diye devrimci kamuoyunu aldattıgını zannetmişti.          

Mihrac Ural Bütün bu söylediklerinde samimi miydi?  Yalan söyleyen, devrimci kamuoyunu aldatan kimdi?  İddia ettigim el yazısı senin DEGİL Mİ?

Devrimci katili yalancı soytarı, HODRİ MEYDAN, sana 3 gün düşünme payı... 

(devam edecek)      

Son Güncelleme: Cumartesi, 03 Ekim 2009 21:40