Şuanda 74 konuk çevrimiçi
BugünBugün1671
DünDün2294
Bu haftaBu hafta7643
Bu ayBu ay41380
ToplamToplam10157935
Ahmet Hakan olayına doğru yaklaşım PDF Yazdır e-Posta
Cabir Hasan tarafından yazıldı   
Pazar, 04 Ekim 2015 22:50


Beklenen oldu. İktidarın hedef yaptığı, kendi yandaşı basın yoluyla hakaret ettiği gazeteci yazar AHMET HAKAN saldırıya uğradı. Yapılan bu faşist saldırı demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesin kınadığı ve kınaması gereken çirkin ve af edilmeyecek bir saldırıdır. 
Bizim gibi Demokrasinin D’sinin yaşanmadığı bir toplumda bu tür saldırıların olması kaçınılmazdır. Eğer duyarsız kalınırsa bu tür saldırıların arkası da gelecektir. Nitekim geçtiğimiz yıllarda da bu tür saldırılar yapılmış, hedef gösterilen birçok gazeteci ve yazar bu yüzden katledilmiştir. 
Bu tür saldırıların yüzlerce örnekleri vardır. Abdi İpekçi / Milliyetİstanbul 1 Şubat 1979 Turan Dursun / İkibine Doğru ve Yüzyıl Dergileri İstanbul. 4 Eylül 1990 Musa Anter / Özgür GündemDiyarbakır , 20 Eylül 1992 Uğur Mumcu / Cumhuriyet Ankara 24 Ocak 1993 . Metin Göktepe / Evrensel İstanbul 8 Ocak 1996. Ahmet Taner Kışlalı / Cumhuriyet Ankara 21 Ekim 1999 . Hrant Dink / Agos İstanbul 19 Ocak 2007. 
Bu listeye daha yüzlercesini katabilir, uzatabiliriz. Katledilen ve saldırıya uğrayan bütün basın emekcilerinin katilleri de, saldırıya uğrayanlar da, aslında hep faşist zihniyet taşıyan, orta cağ zihniyet taşıyan gerici çağdışı iktidarların kurbanıdırlar.
Kendi burjuva devrimini yaşamamış Türkiye gibi bir ülkede, düşünce özgürlüğünden bahsetmek özgürlükle alay etmekle eş değerdir. Zira bugün demokrasi ve özgür düşünceden bahseden, devrimciyim diyen, ya da DEVRİMCİYİM diye geçinen ve vatan savunması yaptığını iddia ederek aslında ırkçılık yapan kişi ve yapılar, bugün Ahmet Hakan saldırısını kınarken aslında kendini görmeyip gülünç duruma düşmektedirler.Solda bir çok yapı demokrasi ve özgür düşünce anlayışını savunuyor olmasına rağmen, gel gör ki kendi içinde bile demokrasi ve özgür düşünce anlayışını hazmedemeyip sindirememektedir. 
Sol içi catışmalar ve bu çatışmalarda katledilen devrimciler bu duruma açık bir örnektir. Düşünce özgürlüğü, demokrasinin temel ilkesidir. İnsan haklarına ilişkin bütün belgelerde ilk sırada vurgulanmıştır. Kimsenin müdahalesi olmadan her fert istediğini düşünme hakkına sahiptir ve bu hakkın korunması gerektiğine, düşünce özgürlüğünün kimseye duyurulmadan sadece beyinde kalan bir soyut işlem değil, açıklama, ifade, tartışma, yayınlama özgürlüğünü de beraberinde getirdiğine dair açık toplumlarda bir temel uzlaşma ilkesi olmuştur.
Her çeşit bilgi ve fikir, ülke sınırlarına bağlı olmaksızın, sözle veya yazıyla iletmeyi içererek, her kategoride, fikirde ve sanatta, araştırma ve elde etmede özgürdür. 
Durum buyken kimilerin özgür düşünce ve analizlerine bile tahammül edemeyenler demokrasiden ve özgür düşünceden nasıl bahsedebilirler. Başta devrimciyim diyenlerin demokrasi ve özgür düşünce anlayışını kendi içinde sindirmeyi ve başkalarının düşünce özgürlüğüne saygı durmayı da öğrenmesi gerekir. Dolaysıyla kınadığımız bu saldırıya aldığımız tutumun anlam taşıması için başta kendinizden başlamalısınız derim. Yoksa insanların özgür düşüncelerine karşı hain yaftaları yapıştırarak kendinizi gülünç duruma düşürüyorsunuz derim.
Ahmet Hakan’ın tek suçu düşüncelerini açıklamak ve doğru bildiklerini açıktan savunmaktır. Demokrat olduğunu söyleyen her birey de eğer kendi düşüncelerini özgürce savunma yürekliliği gösterebilirse despotik devlet anlayışı geriletilebilir ancak. Bu tür saldırıları yapanlar her kim olursa olsun cesareti söz konusu şahısları hedef yapan yandaş medya’dan ve Ahmet hakan gibi gazetecileri ve bu insanların görüşlerini dile getirdiği yayın organlarını hedef yapan mevcut diktatoryal iktidardan almaktadırlar.