Şuanda 44 konuk çevrimiçi
BugünBugün890
DünDün1181
Bu haftaBu hafta4568
Bu ayBu ay38305
ToplamToplam10154860
Tarih tekerrür ediyor... PDF Yazdır e-Posta
İrfan Dayıoğlu tarafından yazıldı   
Cumartesi, 21 Mayıs 2016 07:42


Bu cumhuriyetin kurucusu olmakla övünen ve demokrasi konusunda mangalda kül bırakmayan CHP milletvekilleri 1972 yılında Denizleri oylarıyla idam sehpasına gönderdiler. Sonra aradan yıllar geçti Denizleri “en iyi Atatürkçü” ilan ederek “sahiplendiler”.

Yine aynı CHP ö dönem ki adıyla SHP,1994 yılında ortak seçime girdikleri DEP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına evet oyu verdiler. Sonra aradan yıllar geçti sanki onları hapse göndermede hiç suçları yokmuş gibi yaparak, bu insanların hapisten çıkarılması için dönemin hükümetlerine talepte bulundular.

Şimdi de bir 20 Mayıs günü HDP milletvekillerinin cezaevine gönderilme yasasına evet diyerek tarihsel ihanetlerini bir kez daha gösterdiler. Kim bilir bir gün AKP diktatörlüğüne yol açmada hiç payları yokmuş gibi, HDP’lilerin hapse atılmasında hiç rolleri yokmuş gibi, yıllar sonra yine HDP’lilerin hapisten çıkarılmasını isteyerek büyük “demokratlıklarını” yine gösterirler.

Ancak bir şeyi unutuyorlar; toplumların hafızasının olduğunu ve hiçbir şeyin yapanın yanına kar kalmayacağını unutuyorlar. Bugün HDP ‘ye karşı geliştirilen fiili durum; mevcut kör, topal demokratik denilen durumun da ortadan kaldırıldığı aleni bir darbedir. Bu darbe ile tek kişinin diktatörlüğü ilan edilmiş ve çokça dillendirdiikleri millet iradesine dayalı millet meclisi ise lağvedilmiştir.

Bakın HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar, dokunulmazlıkların kaldırılması ile ilgili "CHP'nin burada, bu oyunu görmemesi ya da bu oyunu bozacak bir basiret göstermemesi tarihi vebali ağırlaştırır. Anlaşılan o ki 90'lardaki tabloyu göreceğiz. Belki de daha kötüsünü göreceğiz" dedi.

Umarım CHP’nin bu sırttan hançerleme eylemi CHP’ye demokratlık adına, özgürlük adına, laiklik adına başta Aleviler tüm seçmenlerinin aklını başına getirir. Sözde şeriata karşı olan, sözde diktatöre karşı olan, sözde demokrat CHP, bugünkü tavrıyla Erdoğan diktatörlüğüne giden yolda koltuk değneği olarak özünü, modern faşist yüzünü ortaya sermiş oldu.

Şimdi bize düşen kurulu sisteme karşı tüm güçleri bir araya getirmek, bu sistem ile sorunu olan her toplumsal kesime öncülük etmektir. Bunun birincil yolu; HDP’li mebusların yanında, onlarla omuz omuza direnişi örmektir. Şimdi aramızdaki çelişkileri bir yana bırakma zamanıdır. Tüm devrimci, demokratik güçlerin, emekçilerin, değişik inançlardan ve etnisitelerden halkların ortak direnme zamanıdır.

Bu zalimler iktidarına karşı koymak biz devrimcilerin boyun borcudur. Bu zalimlere karşı durulmadan, büyük direnişler örgütlenilmeden, ortak ülkemizin içine sürüklendiği bu tehlikeli gidişi durduramayız.

Gün bugündür. HDP milletvekillerini bu sistemin zindanlarına gönderme planlarını bozacak güçlü direnişlere ihtiyaç var. Biz devrimciler bu direnişin öncüsü olarak sokaklara inmeliyiz.

Bu yasa ile zindanlara gönderilmek istenen HDP’liler ülkemizde yaşayan mazlumların temsilcileridir. Kürtlerin, Türklerin, Arapların, Çerkezlerin, Romanların, Ermenilerin, Süryanilerin, Arnavutların, Alevilerin, Müslümanların, Hristiyanların ve ateistlerin temsilcileridir. Zindanlara atılmak istenen HDP’lilerin şahsında ülkemizin tüm ilerici, devrimci, dönüştürücü dinamikleridir.

Ya bu barbarlara karşı tek vücut olup kararlı bir direniş sergileyeceğiz ya da ülkemizin kaderini bu çağdışı zihniyete, Türk usulü DAİŞ zihniyetine teslim edeceğiz.

Artık CHP içindeki namuslu, dürüst milletvekilleri için de yol ayırımıdır.

Artık bu topraklarda devrimci bir muhalefete ihtiyaç var. Bu mahalefet; CHP’nin ayrışmasıyla, ayrılacak olan gerçek sosyal demokrat CHP’lilerin, HDK ve Haziran hareketi başta olmak üzere tüm devrimci kitle hareketlerinin birleşik bir cephesinin kurulmasıyla ortaya çıkacaktır.

Kılıçdaroğlu ekibinin sahte muhalefeti buraya kadar. Artık takke düşmüş kel görünmüştür. Türk ulusalcılığı adı altındaki ırkçı milliyetçilikle, devrimcilik, demokratlık bir arada yürümez. Yürüyemez. Bu eşyanın tabiatına aykırıdır.

CHP örgütünün insanlığa hizmet etmek isteyen yöneticileri şunu bilmek zorundadır; Devrimcilik demek; eşitliği, özgürlüğü, kardeşliği, paylaşımcılığı savunmaktır. Devrimci olmak, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya savunmaktır. Devrimcilik ulusal sınırlara karşı olmak, halkların, cinslerin ve dünyadaki tüm canlıların yaşam hakkını ve eşitliğini savunmaktır.

CHP ise sistemin bekçiliğine soyunmuş bir düzen partisidir. Kurulu düzen ise egemen dünya emperyalist-kapitalist sisteminin bir parçasıdır. CHP gibi partilere biçilen rol haksızlığa, adaletsiziliğe, ötekileştirilmeye karşı ortaya çıkan toplumsal başkaldırıları düzen sınırları içine hapsetmektir. Gezi’de de aynı rolü oynadılar.

Elbette oynanan bu oyunu gören CHP’liler de var. Nitekim dokunulmazlık teklifinin Meclis’te kabul edilmesinin ardından CHP’li Eren Erdem, “Parlamentoda bir darbe gerçekleşmiştir. Bugün bir Saray darbesi gerçekleşmiştir. Erdoğan eliyle parlamenter sistem bugün itibariyle askıya alınmıştır” dedi. Fikri Sağlar ise “buradaki halkın oylarıyla temsilcilik görevinde bulunanlar kendi varlıklarına son vermiş demektir” diye konuştu.

Bundan böyle CHP bir yol ayırımındadır. CHP’li dürüst siyasetçiler Erdoğan’ın tek kişilik dikta rejimine araç olan mevcut CHP yönetimi ile yollarını ayırmalıdır. CHP’sini bugüne kadar karşılık beklemeden destekleyen Aleviler; ülkemizi ortaçağ karanlığına mahkum edecek olan Türk usulü DAİŞ örgütlenmesi AKP destekli Erdoğan diktasına arka vererek, HDP milletvekillerinin zindanlara gitmesine yol açan bir CHP’yi desteklemekten vaz geçmelidir.

Türkiye hızla bir karanlığa doğru yuvarlanmaktadır. Dinci gericilik faşizme evrilmektedir. Bu gidişi durduracak olan temel toplumsal kesimler Kürtler, Aleviler ve emekçilerdir.

Bu nedenle ilk elden AKP içindeki Kürtler ve CHP’nin içindeki Aleviler tarihe karşı sorumluluklarını yerine getirerek hızla bu iki düzen partisini terk etmelidir. Yoksa bugün dökülen ve yarın da dökülecek olan kanlardan bu saydığımız kesimler de sorumlu olacaklardır.

Bugün HDP’li milletvekillerini yargılayıp hapse atmak sadece sıradan bir tutum değildir. Onların şahsında tüm toplumsal muhalefet dinamikleri ezilmek, susturulmak istenmektedir. Alınan bu karar HDP’ye oy vermiş 6 milyon insanın iradesini boşa çıkarmaktır. Büyük bir hukuksuzluktur. Bu saatten sonra yapılacak olan demokrasi adına, özgürlük adına bu 6 milyon insanla beraber bu partiye oy vermemiş olsa da, demokraside çıkarı olanların birlikte direnmesidir.

Halklarımızın bu durumu kabullenmemesi ve vekillerimize sahip çıkması gerekir. Yapılan aleni bir darbedir. Yapılan bu darbe sadece 59 HDP milletvekillerine yapılmadı. Başta Kürt halkı olmak üzere HDP’ye oy vermiş herkesin iradesini kırmak için yapıldı. Bundan dolayı HDP’ye oy veren 6 milyon insan kendi iradesine sahip çıkmalıdır. Bu darbe gelecekte daha ciddi bir iç savaşa yol açacaktır. Bu yüzden bu ülkenin devrimcileri, demokratları, işçileri, emekçileri, memurları, köylüleri, Kürtleri, Türkleri ve bilcümle halkları bu zalim diktatörlüğe karşı güçlerini birleştirip direnişe geçmelidir.