Şuanda 21 konuk çevrimiçi
BugünBugün437
DünDün1049
Bu haftaBu hafta1486
Bu ayBu ay26606
ToplamToplam10143161
BRETIX ve gitmek mi zor, kalmak mı zor? PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cuma, 24 Haziran 2016 22:55


İngiltere’de yapılan halk oylamasında ülkenin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılmasını isteyenler çoğunluğu sağladı. Bunun ardından İngiltere’nin kısa sürede AB’den ayrılacağını sanıyorsunuz değil mi?

Kusura bakmayın ama çok beklersiniz.

İsteyen üye AB’den ayrılabiliyor ve bu ayrılık da kurallara bağlanmış.

Ayrılmak isteyen ülkenin hükümeti AB yönetimine bu konuda resmi olarak başvuruyor ve ayrılık süreci başlıyor. AB ile ayrılan ülke (İngiltere) arasındaki ilişkilerin nasıl düzenleneceği iki yıllık süreç içinde kesinleşiyor.

Bu iki yıllık süreç ayrılık için resmi başvuru yapılmasıyla başlıyor.

İngiltere hükümeti ayrılık için resmi başvuruyu geciktireceğini açıkladı.

David Cameron Ekim ayına kadar başbakan olarak kalacak, ardından istifa edecek…

Yerini alacak olan İşçi partili yeni başbakan da “hiç acelemiz yok” dedi.

İngiltere iki yıllık ayrılık sürecinin başlamasını olabildiğince geciktirmeye çalışıyor.

AB yönetimi toplandı ve İngiltere’den bir an önce resmi başvuruyu yapmasını istedi.

Bunun Türkçesi, “bir an önce gidin” demektir.

Frankfurt’ta ise Londra’daki bankaları bu kente çağırmak için heyetler hazırlanmış bile…

Mesaj açık: gidersen git, biz yaparız!

Sanayisi zayıf olan ve finans işlerinden büyük kazanç sağlayan İngiltere, Londra ile AB’nin finans merkezi olmak konumunu kaybediyor, yerini Frankfurt alıyor.

İki ay önce AB ile İngiltere arasında yapılan Birlik’in geleceğiyle ilgili reform anlaşması da kadük olmuş durumda…

Frankfurt ve Londra borsalarının birleşme kararı da suya düşmüş durumda…

Ve AB dağılıyor yönündeki saptamaları duyuyoruz…

Kardeşim siz hiç gazete okumuyor musunuz? (Gazete deyince Hürriyet’i kastetmiyorum!) Yapılan yorumları izlemiyor musunuz? Şimdi değil aylar öncesinden İngiltere’nin muhtemel ayrılık kararıyla ilgili olarak neler yapılacağının planlandığını bilmiyor musunuz?

Hessen eyaletindeki politikacıların, “Ayrılma kararı iyi olmadı ama Almanya için özellikle Frankfurt için yeni imkanlar ortaya çıktı” sözlerini hiç mi duymadınız?

Politik olarak üzüntülü görünmek gerekiyor ama sevinçten oynamamak için de kendilerini zor tutuyorlar.

Cameron ve ardılları da bu durumu biliyor. Artık pazarlık yapacak güçleri de kalmadı.

Gitmek mi istiyorsun, git!

Neymiş efendim, sırada başkaları varmış…

Mesela Hollanda…

AB hakkında biraz bilgisi olan herkes bilir ki, bu ülke Almanya dışında bir şey yapamaz.

Atıp tutmak kolaydır, gerçek ise farklıdır.

Almanya, Avusturya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg’u tek olarak da düşünebilirsiniz.

Fransa mı AB’den ayrılacak?

Ulusal Cephe böyle istiyor ama yapmak hiç kolay değildir.

AB ülkeleri yöneticileri 20. yüzyıl tarihinden öğrendi. Öğrenilenlerin başında da Almanya’nın durumu geliyor. Bu ülkeyi kendi başına bırakmayacaksın!

İngiltere’deki Thatcher yönetimi 1989 sonrasında iki Almanya’nın birleşmesine şiddetle karşıydı. “Almanya’yı çok seviyoruz, bu nedenle iki tane olmasında yarar var!” denilirdi.

Almanya’nın güçlenmesi, İngiltere’nin geriye gitmesi demekti ve nitekim de böyle oldu.

Fransa konusunda durum daha da zor. Almanya ile Fransa arasında hükümetlerden daha fazla tabanda, halk düzeyinde o kadar yoğun bir işbirliği var ki, Fransızların büyük bölümünün Almanya ile kopmak isteyeceğini sanmıyorum.

O giderse bu giderse Almanya’nın ne yapacağı belli; yandaş ülkelerle birlikte Rusya Federasyonu ile işbirliği yapacak… Araları zaten iyi…

Bunu da ne ABD ne de Fransa istemez.

AB’nin bir başka büyük ülkesi Polonya’da AB’den ayrılmanın sözü edilmiyor.

Almanya’nın bu ülkede büyük yatırımları bulunuyor.

Yunanistan bir krizden ötekine girerken AB’den çıkmayı düşünmedi. Sadece Syriza hükümeti değil, halk da bunu istemedi.

Çıktın diyelim; turizm ve bazı tarım ürünleri dışında gelir kaynağı olmayan bir ülke olarak nasıl yaşayabileceksin?

Turizm de sürekli bir gelir kaynağı değildir. Rakipler var: Türkiye, İtalya, İspanya, Hırvatistan, Portekiz gibi…

Türkiye’de bu yıl turizm geliri iki nedenle çok düştü. En başta güvenli olmayan bir ülke, ikinci olarak da çok sayıda insan RTE’den nefret ediyor ve kısaca “o ülkeye gitmem” diyor.

AB ülkelerinde halk Türkiye ile ilgili hemen her şeyi biliyor. Gazeteler ve televizyonlar Türkiye haberleriyle dolu…

Turizm Bakanlığı büyük tanıtım kampanyaları yapıyor ama boşuna…

Deniz ve güneş başka ülkelerde de bulunuyor. Oralarda bombalar patlamıyor ve insanların nefret ettiği bir devlet başkanı da bulunmuyor.

Tekrar konumuza gelirsek…

İngiltere sonunda AB’den ayrılacak ama bu süreç AB’den çok İngiltere için hayli zor olacak…

Gelişmeleri izleyelim…