Şuanda 1155 konuk çevrimiçi
BugünBugün580
DünDün1869
Bu haftaBu hafta4051
Bu ayBu ay36750
ToplamToplam10198804
Bir Ortadoğu klasiği: canlı bomba PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Salı, 11 Ekim 2016 19:44


Canlı bombayı hatırladığım kadarıyla ilk kez 1980’li yılların başlarında Lübnan’da Hizbullah bu ülkede bulunan ABD ve Fransız ordusunun kışlalarına karşı kullanmış ve her iki eylemde de yaklaşık yüzer kişi ölmüştü. Ardından bu ülkeler, en azından görünürdeki askeri güç anlamında Lübnan’ı terk etmişti.

Ardından Filistin’deki Hamas’ın İsrailli sivillere yönelik canlı bomba eylemleri geldi. Kişi bir otobüse binip kendini patlatıyordu, artık kaç kişi ölürse. Ya da bir pastaneye girip aynısını yapıyordu.

Taliban da bu yöntemi kullanmaya başladı. 11 Eylül 2001’de yapılan uçak eylemleri de canlı bomba eylemi sayılabilir. Canlı bomba olmak için mutlaka patlayıcı yüklü yelek giymek, bomba dolu arabayı patlatmak gerekmez, aynısı uçakla da yapılabilir.

Dikkat çeken nokta, bu yöntemi dinci örgütlerin kullanmasıydı. Dinci örgütler canlı bomba eylemi vasıtasıyla silahlı mücadele anlayışına yeni bir üslup getirmişti. 40 Yıl Sonra TDAS’ta bu konuda yazmıştım, oradan daha ayrıntılı okuyabilirsiniz.

PKK de canlı bomba yöntemini kullanmaya başladı. Böylece bu eylem türü dinci örgütlere özgü olmaktan çıkmış oldu. Eskiden tek tük gerçekleşen canlı bomba türü PKK eylemleri artık daha sır aralıklarla yapılmaya başlandı.

Bu gelişmeyi iki taraflı olarak ve savaşın değişmesi olarak da görmek mümkündür.

Türkiye yeni bir silah kullanıyor: silahlı insansız hava aracı. Bu aracın özelliği sadece fotoğraf çekmesi değil, hedefi görür görmez merkezden verilen ateşleme komutu üzerine füze atabilmesidir.

ABD’nin öncelikle Afganistan’da daha sonra Irak ve Yemen’de kullandığı bu öldürme yöntemi, askeri tehlikeye atmadan karşı tarafı vurabilmeyi içerdiği için ilgili tarafın savaştaki kayıplarını azaltır.

Şimdi Türkiye aynı yolu deniyor ve henüz deneme yapıyor gibi görünüyor. ABD İHA’dan atılan füzeleri genellikle önder kişilere karşı kullanırken, Türkiye dağda gördüğü her PKK’liye füze atıyor. Geçenlerde dağda uyuyan iki gerillaya da füze atmışlardı. Belirttiğim gibi, deneme yapıyorlar. Füzelerin hedefe isabet derecesini ölçüyorlar.

Türkiye bu silaha büyük umut bağlamış durumdadır. Dağda operasyona çıkıp bazen ağır kayıp vermeye ne gerek var; gönder İHA’yı, gerekli görürsen ateş et ve hiç zahmete girmeden operasyon yapmış ol…

Afganistan’dan öğrenmedikleri anlaşılıyor. Afganistan’da ABD silahlı İHA ile aracılığıyla Taliban’ın önder kadrosuna epeyce kayıp verdirdi ama bu örgütü geriletemedi. Taliban ülkede yeniden ilerliyor.

PKK için de canlı bomba saldırı eylemlerinin kolaylaşması anlamına geliyor. 25-30 asker ya da polisin bulunduğu korunaklı bir yere karşı eylem yapıldığında ağır kayıp vermeyi göze almak gerekir. Canlı bomba eyleminde ise eylemcinin dışında insan kaybı verilmiyor. Bu eylemin karşı tarafta ciddi bir korku yarattığını da belirtmek gerekir. Eyleme kesin olarak öleceğini bilerek giden bir insanı durdurabilmek çok zordur. Önemli olan kişinin patlayıcı yüklü arabayla oraya kadar gelememesidir, gelebildikten sonra durdurmak artık mümkün değildir.

Türkiye’nin İsrail’e gizlice bir heyet gönderip bu ülkenin deneylerini öğrenmeye çalışacağından eminim. Belki yapmışlardır bile…

Bu konuda asıl olan istihbarattır ama söylemesi kolay yapması zordur.

Türkiye her yeni silahla birlikte savaşı kazanabileceği konusunda yeni umutlara girecek, beklediği gibi olmadığını görünce başka silah kullanmaya başlayacak ve bu böyle sürüp gidecek…

Kazanan ve kaybeden taraf oldu mu, barış olmaz…

Hele de otuz yıldan fazla süren savaşta hiç olmaz…

Kolombiya’da barışın iki tarafı da “savaşı kazandık” demediler, özenle bundan kaçındılar.

İki tarafın da birbirini yenemeyeceğini anlaması için 52 yıl geçti…

Bakalım bizde kaç yıl geçecek!