Şuanda 90 konuk çevrimiçi
BugünBugün1422
DünDün2294
Bu haftaBu hafta7394
Bu ayBu ay41131
ToplamToplam10157686
Yazmayacaktım ama... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cuma, 12 Mayıs 2017 20:23


Bugün aslında yazı yazmayacaktım ama sadık okurlarımdan birisinin ameliyat olduğunu öğrendim. “Bazen günde 4-5 kere siteye baktığım oluyor” demişti bir keresinde… “Bırak sosyalizmin tarihini de güncel politik yorum yaz” diye de istekte bulunmuştu.

Ameliyatı önemli değilmiş, ayağa kalkmış bile… Ben de yarın burada olmayacağım için ziyaret edemiyorum. Hastanede de olsa cep telefonundan kesin siteye bakar hatta bakmıştır bile diye düşünerek bugün de yazmaya karar verdim.

Yarın Avrupa Sürgünler Meclisi’nin genel kurulu var, ona katılacağım. Biliyorsunuz yaklaşık bir yıldır Avrupa ülkelerine gelen gelene… İnsanların pasaportlarını iptal etmeseler daha da çok gelecekler…

Gelenlerin bir bölümü Fettullahçı, bir bölümü böyle değil ama haklı olarak ülkedeki mahkemelere güvenmediği için Almanya’dan ve başka Avrupa ülkelerinden politik iltica talebinde bulunmuş. Almanya özellikle askerlerin bu talebini kabul ediyor. Bu kesim içinde hakimler de var.

Kamu kuruluşlarındaki özellikle üniversitelerdeki işlerinden atılan ve tutuklanma tehdidi altında bulunanlar da gelenlerin diğer bölümünü oluşturuyor. Bunların büyük bölümü sol görüşlü…

Bu kesim yüksek tahsilli, önemli bölümü üniversitelerde asistanlık yapıyormuş. Diğer ülkeleri bilmiyorum ama Almanya özellikle öğretim üyeleri ve gazeteciler için önemli kolaylıklar sağlıyor. Bu kesim genellikle iltica başvurusu yapmıyor, gerek de yok çünkü hemen bir yerlerden burs buluyorlar ve oturma izni konusunda da sorun yaşamıyorlar. Can Dündar’ın durumu böyle örneğin…

Reis ve AKP hükümeti bu uygulamaya fena bozuluyor ama yapabilecekleri bir şey bulunmuyor. Türkiye’deki Almanya vatandaşı gazetecileri tutukluyorlar. Almanya’nın intikamı ise önümüzdeki aylarda gerçekleşecek… Burada Almanya hükümetinin değil halkın tutumu söz konusu; tatile Türkiye’ye gitmiyorlar. Antalya’da “turist duası”na bile çıkılıyormuş gerçi! Ruslar ve Ukraynalılar ve bir de Araplar gelebilir ama turizmde en çok parayı bırakan Almanlardı, onlar da büyük oranda gelmeyecek…

Türkiye yerine İspanya, Yunanistan ve İtalya tercih ediliyor. Deniz, kum, güneş buralarda da bulunuyor. Üstelik de ülke olarak daha güvenliler.

Türkiye’deki turizm firmalarının yaz ayları yaklaştıkça iyice fiyat kırması bekleniyor ama yine de Avrupa’dan gelecek turist sayısını önemli oranda artıramazlar. Bu dünyada parayla halledilemeyecek sorunlar vardır. Gazete ve televizyonlarda Türkiye her gün olumsuz haberlerde başı çekiyorsa, insanların “o ülkeye gitmem” demesi normaldir.

AKP ilişkileri yumuşatmaya çalışıyor. Mesela Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelikte kararlı olduğunu açıkladılar. Tipik bir Ortadoğu kafası demek gerekir. O bölgede insanlar önce ağızlarına geleni söyler, sonra da barışırlar. Avrupa başka bir kültür, böyle olmuyor. Dikkat ederseniz Rusya Federasyonu ve ABD ile de böyle olmuyor. İstediğiniz kadar esip gürleyin; “tabii ki sizi dikkate alacağız” diyorlar, sonra da bildiklerini okuyorlar.

İnsanların ağızlarından çıkanı kulakları duyuyor ve bu nedenle de duyduklarını unutmuyorlar. Yakaladılar mı fitil fitil burnundan getiriyorlar.

Küçük bir ülke olan Hollanda bütün Avrupa’nın domates ihtiyacını karşılarken, Rusya almadığı için domates bizde elde kalmış. Epeyce bir bölümü de çürüdüğü için atılıyordur. Domates bu, ne kadar kimyasal eklersen ekle, çabuk çürür!

Turizmle ilgili olarak hacı hoca takımından birileri çıkıp “turizm konusunda büyü yaptılar” deyip, büyü bozma ayini düzenleyebilir. Turist duası varsa büyüsü neden olmasın? Parasını da alırlar tabii…

Bence iyi olur, bakarsınız turistler gelmeye başlar!