Şuanda 48 konuk çevrimiçi
BugünBugün748
DünDün2294
Bu haftaBu hafta6720
Bu ayBu ay40457
ToplamToplam10157012
68'den 69'a... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cuma, 20 Temmuz 2018 23:24


Bu yazıyı yarın yazmam gerekiyordu ama zamanım olacağını sanmıyorum. Pazar günü 68 bitiyor 69’a giriyorum. Doğum günümde Foucault’nun yönetim sanatını çalışacağım, salı günü konuyla ilgili olarak derste konuşma yapmam gerekiyor. Adam o kadar ayrıntılı anlatıyor ve sürekli olarak oradan oraya sıçrıyor ki, ana fikri bulmak, yorumlamak ve düşünce akışını sıraya dizmek zor oluyor. Okudukça da merak sardı, üzerinde konuşma yapacağım metinlere dahil olmayan ama konuyla ilgili başka yazılarını buldum, onları da okuyorum. Öyle belirlemeler var ki 40 yıl önce verdiği derslerde sanki bugünün Türkiyesini anlatmış… Sorun bire bir benzerlik değil tabii ama yönetme tarzı benzerliği… Bir başka konu cinsellik söylemi ve bunun tarih içinde nasıl baskı aracı olarak kullanıldığı… Bize o kadar uygun ki yani bu kadar olur… Söylem değişiyor tabii ama ana hat aynı…

Foucault 1970’li yılların ikinci yarısında College de France’da ders vermiş ve sesi kaydedilmiş. Daha sonra bu bantlar çözülmüş ve yayınlanmış. Ardından bunların tamamı Almancaya çevrilmiş… Her biri biner sayfalık büyük boy dört cilt… Yıllar önce akıllılık edip hepsini almıştım ama okuma fırsatım olmamıştı. Şimdi aldığım ders gereği belirli bölümleri okuyorum.

Gelecek yarıyılda da Judith Butler ile ilgili dersi alacağım… Foucault’nun devamcısı…

Foucault’nun yazdıklarında Fransa 68’inin izlerini görmemek mümkün değil… Fransa ve Batı Almanya 68’lerinde cinsellik büyük tartışma konusuydu.

“Cinselliğin tarihi cinsellikle ilgili üretilmiş söylemlerin tarihidir” belirlemesi bu konudaki ana tezi sayılabilir. Kullandığımız her kavramın arkasında uzun bir kavga tarihi vardır. Toplumdaki kavga aynı zamanda söylem alanında da kavgadır. Bir taraf ağır bastıkça kuruluşlar, yasalar ve söylem de değişir.

Foucault örnek vermiyor ama söylem değişimi kürtaj konusuna uygulanabilir. Yasak olan ve yapılması cezalandırılan kürtaj Fransa ve Batı Almanya’da giderek belirli koşullar altında hak olarak tanındı. Bu değişimin ardında kadın hareketinin büyük mücadelesi bulunuyor. Kürtaj kelime olarak aynı kaldı ama yorumu değişti.

Kıssadan hisse: her mücadele hareketi kendi söylemini üretmek zorundadır. Karşı tarafın söylemini kullanarak ilerleme şansınız sınırlıdır, kendi söyleminizi üreteceksiniz. Hareketin ilerlemesi yeni söylemi, yeni söylem hareketi güçlendirir.

Özellikle başlangıçta tepki görebilir, önemli değil… Hangi yeni söylem tepki görmemiş ki? Mesele bunu geliştirebilmektedir.

Şimdi “Sen de amma adamsın ha, yaş neredeyse 70 olmuş, hala okuyorsun” diyeceksiniz. Aynen öyle yapıyorum. Önümüzdeki yarıyılda ya da ondan sonrakinde bu üniversite de bitecek…

Biliyorsunuz çok zor bir dönemde yaşıyoruz. Sorun sadece Türkiye değil dünya genelinde sağın her çeşidi büyük atılım yaptı ve halen de bunu sürdürüyor. Kendinize yatırım yapmayı bilmezseniz eskiyi sürekli tekrarlama sonucu çürürsünüz, giderek çökersiniz. Tek başınıza ya da küçük bir grupla dünyayı değiştiremezsiniz ama ne olduğunu anlayarak, bunun için gerekli olanı öğrenerek en azından psikolojik olarak sağlam kalırsınız. Bu bilgi mutlaka işe yarayacaktır.

Bunu yapabilmeniz için de asgari düzeyde sağlıklı olmanız gerekiyor. Ciddi sağlık sorunlarınız varsa bunu yapamazsınız. Enerjiniz yerinde, hafızanız canlı olacak…

Nietzsche’nin bir sözünü özellikle severim: “Gelecek de en az geçmiş kadar bugünü belirler.” Benim için gelecek hala var ve gelecekle ilgili planlarınızın olması yetmez, onları kovalamanız gerekir. Yapmadıktan sonra plan herkeste var. Gelecekteki beklentileriniz de bugününüzü şekillendirecektir, eğer bu beklentilerinizde ciddi iseniz böyle olacaktır.

Gezmek, doğa yürüyüşleri yapmak, torun sevmek filan bana göre şeyler değil… Torunum yok ama olsa da fazla uğraşmam… İnsanların önünü açarsın ve yeteneği varsa oradan gider, gitmezse kendisi bilir.

Önümde yaklaşık 25 yıl daha var diye düşünüyorum, bunu olabildiğince verimli değerlendirmeye çalışacağım. Belli olmaz tabii, bakarsınız kısa süre sonra hayat bitiverir. Çok da umurumda değil çünkü yapacağımı yaptım… Bende yapılacak iş bitmez, 25 yıl sonra da yine hedeflerim olacaktır… Hem hedefleriniz var hem de yeterlilik duygusuna ulaşmışsınız; doğrusu güzel oluyor.

 

Doğum günümü kutlayacak olan şahsen tanıdığım ve tanımadığım herkese şimdiden teşekkür ediyorum.