Şuanda 87 konuk çevrimiçi
BugünBugün606
DünDün1361
Bu haftaBu hafta1967
Bu ayBu ay43082
ToplamToplam10253424
mihrac gel bana sığın, yoksa... PDF Yazdır e-Posta
Hasan Balcı tarafından yazıldı   
Cuma, 30 Ekim 2009 22:19


Mihrac gel bana sığın, yoksa bunlar seni ham yapacak!

EVET  “BİR YERDEN BAŞLAMALI” VE DEVAMI GELMELİ..!

 Sevgili dostlar zaman zaman yazıştığım ve Türkiye sosyalist hareketinin meselelerine son derece duyarlı arkadaşlarımızdan biri olan dostumuz aşağıdaki mektubu ve niyetlerini bizimle paylaşmak istedi. Haydar yılmazın çağırısına yönelik olarak yazdığı bu yazıyı düzeltme önerisine rağmen “son derece güzel ve açık yazdığı kanaatindeyim” Harfine bile dokunmadan siz dostlarla paylaşmak istiyorum.

 

 

DEMEK Kİ DOSTLAR BOŞLUĞA BAĞIRMIYORUZ SESİMİZ DUYULUYOR.

 

 

 

Hasan hoca merhaba

 

Dünden bu yana aklımdan geçen neydi biliyor musun? Bir ileti yazsam Hasan hocaya : "Hasan hoca, bu konuya sen bir el atsan" desem. Çünkü "akıllı" adamların yapacağı bir işe benzemiyor, öyle ya bu güne kadar benden çok çok fazlaşey bilenler akıllılar bu konuya el atmadı, en çok kendilerine dokunduğunda, (ki çoğunlukla ayrılık söz konusu olduğunda)
ancak 1 gün önceki yoldaşlarının iğrençliklerini yazdılar söylediler...

 

Hasan hoca bir yazında sana "deli" vs atıfta bulunan bir alçaktan alıntı yapmıştın, bu nedenle yukarıdabu sözü kullandım. Ki tırnak içinde zaten "deli" olmak en iyisi bu yaman çelişkili memlekette.

Demem o ki; ben yazı yazmayı pek beceremem, o çalakalem yazımı düzeltsen, ya da yenisini yazsan bir çağrı metni olarak... Sanırım, bu ülke devrimine, soluna katkısı çok çok büyük olacaktır...
 
Düşünsene hocam, 1,5 ay önce 12 eylülü protesto mitinginde Tuzluçayır'da kurulan ses-sahne platformundan daha azdı katılımcılar...!! Onlar da;  mitingi düzenleyen, yaklaşık 5 örgüt ve grubun, stand açan 15'e yakın dergi ve parti örgütün militanlarıydı yalnızca...!
 
Normal günlerde Tuzluçayır'ın göbeğinde halk insanlar çok daha fazla oluyordu...!
Halk şu ya da bu şekilde sol içindeki kirliliği "biliyor" inan buna..! ileri bilinç düzeyinde, somut olgularla bilmese de şu veya bu şekilde biliyor ve bu nedenle devrimcilere, sola güvenmiyor halk...!!

Acilciler örneği tekil değil, halk çok çok biliyor benzeri olayları ve fersah  fersah uzak duruyor devrimcilerden, soldan... Bu kirler açığa çıkartılıp hesaplaşılmadıkca da halkın nezdinde böyle sürüp gidecek..Bu tekil bir örnek değil, hep yaşıyoruz 29 yıldan bu yana bunları...
Selamlar 29 Ekim 2009

 

 

 

 

Haydar Yılmaz’ın ÇAĞRI sını okudum biraz önce enginerkiner.org’da.

 

Örgütün dışından ama devrimciliğin içinden biri olarak İBRETLE, ÖFKEYLE izliyorum 1 yılı aşkın zamandır olan biteni….

 

Ben ancak “kendi halimce devrimciyim” desturuyla yaşayan, nacizane devrimci değerli olan bir insanım…

 

Haydar Yılmaz’ın (Haydar Yılmaz abi dememin çok daha doğru olacağını sanıyorum), bu çağrısı;  enginerkiner.org’da olan bitenleri izlediğim 1,5 yıldan bu yana bir kez daha, tüm Türkiye’li solun hatta hatta dünya solunun “ibretle” ele alması, inceleyip sonuç çıkarmasının elzem olduğunu düşündürdü hep bana….

 

Çağrının geniş tutulması,  “akil  adamlar”, örgütler, partiler vs nin oluşturacağı bir komisyonla konunun incelenmesi; sakin, acele etmeksizin, konunun değerlendirilip, süresinin geniş tutulacağı bir çabanın; binlerce yitip giden devrimcilerin, sayısız acılara ortak edilmiş halkın, daha da önemlisi tüm insanlık tarihinin bu topraklardaki güzellemesindeki çekilen acılara ızdıraplara sıkıntılara önemli bir “yürek soğutması” ve “gerçeğe huu” demek olacaktır…

 

Oluşturulacak komisyonun başlı başına bir iş, ve “muteber” olabilmesi için,  acele etmeksizin, önyargı ve subjektivizmden uzak bir komisyon olması,  komisyonun alacağı karar ve sonuçları kadar önemli olduğunu düşünüyorum

 

Konunun, trajedinin, “yaman çelişkilerin” Acil örgütüyle sınırlı olmadığı biliniyor…  Ama büyük oranda “uzaktan” biliniyor… Oysa “muarızlarımız” ın, burjuvazinin, faşizmin kalemleri bizlerin “uzaktan”  bildiği gerçeklikleri, acı, sömürü, baskı ve “şükür” denmesi için kendi hanelerine, düzenin devamına ekliyorlar bunları….

 

Çağrıyla oluşturulacak komisyonla, Acil örgütü özgülünde önemli ACI GERÇEKLİKLER  daha net ve anlaşılır çıkacaktır ortaya ve başka bir önemli DİĞER GERÇEKLİKLER diğer örgüt, parti, grup, yapı vs vs lerin objektif ya da subjektif nedenlerle YAŞATTIĞI yaşanan acılar daha da önemlisi halkın 29 yıl geçmesine rağmen devrimcilerden fersah fersah uzak durmasının nedeni dolayısıyla ÇÖZÜMÜN- YENİNİN ortaya çıkmasını sağlayacaktır…

 

Bazı bazı dostlarla, arkadaşlarla “halimize” ilişkin sohbetlerimde şu sözü sık sık söylerim: HAKLIYIZ NİYE KAZANAMIYORUZ… Bu kimi zaman şaka(evet şaka), kimi zaman irdelediğimiz bir söz olsa da stratejik bir soru olduğundan kuşkum yok…

 

Dostlar, ağabeylerim, ablalarım…!

HAKLIYIZ NİYE KAZANAMIYORUZ sorusunu, hayıflanmasını, geçmişin KİRLİLİĞİNİ ACIMASIZCA ORTAYA DÖKMEKTE arayalım lütfen…!

 

Sürekli yitip giden, geçmişin fedakarlık, kararlılık, özveri ve yürek verilesi-can verilesi güzellemesiyle açıklamayın ve geçmişin yiğitliğinde (yiğitliğinizde) saplanıp kalmayın…! Geçmişi anılarınızda bile TEKRAR ETMEK ÇÖZÜM DEĞİL…! Silkelenin-silkelenip eteğinizdeki taşları dökün lütfen, dökün ki sizin bilincinizde de bilinç altınızda da yüreğinizde ve bedeninizde de ağırlığı kalmasın….!!

 

Dökün ki; “Savaşsa savaş benim beyoğlu beyler/ Barışsa barış benim…! / Hey siz kimsiniz yeni beyler eski beyler bey eskileri” demenin kıvancını yaşayın….!

 

Umut dolu selamlarımla

h.senol