Şuanda 19 konuk çevrimiçi
BugünBugün734
DünDün1049
Bu haftaBu hafta1783
Bu ayBu ay26903
ToplamToplam10143458
ABD'den ilk sonuçlar... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Pazar, 31 Mayıs 2020 08:38


Burada ABD’de bir siyahın polis tarafından öldürülmesinden sonra gelişen olayları anlatmayacağım, medyadan öğrenebilirsiniz; bu olaylardan çıkarılabilecek ilk sonuçlar üzerinde duracağım.

Birincisi; durum ciddi. Irkçılık karşıtı gösterilerin yayılması daha da ileri boyuta ulaşma potansiyeli taşıyor. Bu tür olaylarda durumun ciddiliğini polisin değişen tutumundan çıkarabilirsiniz. Polis eski saldırganlığını bırakmış durumdadır ve ağırlıkla önlem almak, belirli binaları korumakla yetinmektedir. Geçmişte ırk ayrımına karşı olmasa bile başka konulardaki gösterilerde Fransa ve İngiltere’de de benzer durumu görmek mümkündü. Polisin sertleşmesi olayların daha da büyümesine yol açacağı için yumuşar. Hatta doğrudan polise yönelik saldırılara bile cevap verilmez. Askerlerin de bazı kentlerde sokağa inmesi gözdağıdır ama bu durum göstericilere daha fazla serbestlik tanımak anlayışıyla çelişmez.

Trump bile polise yönelik olarak “daha sert olmanız gerek” diyorsa, bu sadece kendi bilgisizliğini değil, polisin tecrübesini de gösterir. Bu kadar geri bir devlet başkanı doğrusu az görülür.

İkincisi; sayıca az olmakla birlikte siyahların yanında beyazlar da gösterilere katılıyor. Sayı artabilir ve ırkçılık karşıtı hareketin etkin olmasında bu gelişme olmazsa olmazdır.

Üçüncüsü; gösterilerin örgütlenme boyutu çok azdır, kendiliğindencilik ağır basmaktadır. Gösterilerin içinden örgüt doğacağını sanmıyorum. Büyük ihtimalle –bizde Gezi örneğindeki gibi- gösteriler bittikten sonra örgütlenme çabasına girilecektir ve başarı şansı da yüksek değildir.

Dördüncüsü; ırkçılık sınıfsal yanı da bulunmakla birlikte tıpkı cinsiyetçilik gibi bütün sınıfları kesen bir konudur. Irkçılığı sadece sınıfsal temelde anlayamazsınız; kimliği –deri rengi kimliğin önemli bileşenidir- ve politik mücadeledeki etkisini anlamamışsanız, ABD’de yıllardan beri bazen şiddetlenerek süren ırkçılık karşıtı mücadeleyi anlayamazsınız.

Beşincisi; ABD’de ırkçı şiddeti polisle sınırlı görmemek gerekir. Siyah göstericilerin üzerine ırkçı beyazların ateş açması söz konusudur. ABD’de ırkçılığın toplumsal temeli vardır. Yıllar boyunca zayıflamıştır ama halen vardır. Trump’un taraftarlarını harekete geçmeye çağırması da bu temeldedir.

Altıncısı; başka ülkelerdeki benzeri olaylarda görülen yağmacılıktır. Özellikle mağazalar yağmalanmaktadır. Bu durum kapitalist toplumlarda Marx’ın lümpen proletarya dediği üretim dışı kalmış insanların çoğaldığını gösterir. Bunlara aynı ismin verilmesi doğru değildir çünkü belirli bir işi olmayan, sürekli iş değiştirmek zorunda kalan insan sayısı sürekli artmaktadır. Bunların tamamına yakını küçük hizmet sektöründedir ve Marx’ın isimlendirmesinin aksine bunlar artık işçilerin parçasıdır. Bunlar işsiz kalmış ve günün birinde yeniden üretim sürecinde yer alacak insanlar değildir, sürecin dışında kalmışlıkları süreklidir. Kapitalist ekonomi bu kesimi gittikçe büyütmektedir. Marx ile Bakunin arasındaki önemli sorunlardan birisi olan ve o yıllarda lümpen proletarya olarak adlandırılan bu kesimin sınıf mücadelesine az çok istikrarlı katılması sağlanmadan mücadelenin başarı şansı zayıf görünmektedir. Marx’ın tersine Bakunin o yıllarda bu kesimi işçilerin parçası olarak görürdü.

Bu kesim militan ve cesurdur ama istikrarsızdır. (1. Enternasyonal zamanında da böyleydi.)

Yedincisi; siyahı öldüren polisin eşi özellikle bizdeki kadın mücadelesine örnek olması gereken bir tavır gösterdi. Öldürülen siyahın yakınlarına üzüntülerini bildirdi ve kocası aleyhine boşanma davası açtı. Gerekçe, bir siyahı öldürmesidir.

Yıllar önce Arjantin’deki işkenceci generallerden birisinin kızı da benzer tutum göstermiş, darbe döneminin kişilerini yargılayan mahkemede babasına karşı konuşmuştu.

Bizde bu tür örnekler yoktur. Kadınları ilgilendiren erkeğin kadına yönelik şiddetidir, bundan daha fazla olan erkeğin erkeğe karşı şiddeti ise onların ilgi alanına girmemektedir. Cumartesi Anneleri hariç tutulabilir. İşkenceci, infazcı olarak bilinen polis ve askerler eşleriyle mutlu görünen evliliklerini sürdürüyorlar.

Bir yandan burada garip bir şey bulunmuyor. 1970’li yıllarda İstanbul’da Ekipler Amiri olan ve değişik infaz eylemlerine karışmış olan Uğur Gür klasik Türk sanat müziğine meraklıdır ve besteleri vardır. Minnesota’da siyahı öldüren polis memuru da centilmen bir kişi olarak tanınırmış. Olabilir, tek özellikten genelleme yapılmaması gerekir.

ABD’de bir kadın, erkekler arasındaki bir sorun gibi görünen olayda kendi cinsinin ne yapabileceğini gösterdi. Muhtemelen solculukla ilgisi yoktur ama davranışı her türlü takdire layıktır.

 

Anlayabilene tabii…