Şuanda 54 konuk çevrimiçi
BugünBugün1071
DünDün1865
Bu haftaBu hafta9386
Bu ayBu ay42085
ToplamToplam10204139
Malum hastalık PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Çarşamba, 26 Ağustos 2020 08:17


Türkiye’de bir arkadaş üşütmediği halde ateşi yükselince doktora gitmiş, yapılan tahliller sonucunda “malum hastalık görülmemiştir” denilmiş. Covid-19’un adı “malum hastalık” olunca sanki bir şey değişiyor!

Çok sayıda ülkede yaklaşık altı aydır durgunlaşan hayat yavaştan canlanıyor. Okullar açıldı ve açılıyor. Konuyla ilgili tartışmaların bini bir para neredeyse…

Üretim ve eğitim –önlem alınarak da olsa- sürmek zorundadır. Üretim azalabilir, eğitimde kısıtlamalar olabilir ama ikisi de sürmek zorundadır.

Alınan önlemlere rağmen üretim ve eğitimin sürmesiyle virüsün bulaşma riski artmaktadır ama bu ikisi sürmek zorundadır.

Bazı sosyalistlerin virüs ile kapitalizm arasında kurdukları ilişki aklıma yıllar önce Bulgaristan ile ilgili gerçek bir olayı getirdi.

1970’li yıllar… Türkiye’den bir grup ziyaret için Bulgaristan’a gidiyor. Otelde yemek yiyorlar ve birbirlerine diyorlar ki: “Masa örtülerine bak, bembeyaz. İşte sosyalizm!”

Türkçe bile garson da diyor ki: “Bunlar hiçbir şey görmemiş galiba.”

Kapitalizmle virüs arasındaki ilişkide öncelikle şunu belirtmek gerekir: durum ülkeye göre değişmektedir. Sadece nüfusu yüksek ülkeleri dikkate alacak olursak; ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Türkiye, Brezilya; bunların hepsi kapitalist ülkelerdir.

ABD’de “parası olan yaşar, olmayan ölür” anlayışı hakimdir ve virüsten ölüm sayısı yüksektir. İngiltere de benzer anlayışa yönelmiş ancak ölü sayısı fazla artınca bir oranda başka anlayışa yönelmiştir.

Almanya virüsle mücadelede en başarılı nüfusu fazla ülkeler arasında sayılıyor. Burada “sürü bağışıklığı” yöntemine hiç girilmedi. Üretim durmadı ama kısa çalışmaya geçildi. Kısa çalışma için ödenen miktar yükseltildi. Küçük ve orta büyüklükteki işletmelere yardım paketleri verildi ve kapitalizmde doğaldır ki Lufthansa gibi büyük firmalar en büyük desteği aldı.

Brezilya için “ABD benzeri” demek yanlış olmaz.

Türkiye ise ayrı bir fenomendir. Sağlık bakanının açıkladığı rakamlara kimse inanmıyor ve görüldüğü kadarıyla durum denetimden çıkma noktasına doğru ilerliyor.

Birkaç ayı hamaset edebiyatıyla –Türklere bulaşmaz gibi- boşuna geçirdiler.

Bunların hepsi kapitalist ülkelerdir ama virüs konusundaki uygulamalarda aralarında önemli farklılıklar bulunuyor. Kapitalizm her yerde aynı değil ve bunu dikkate alarak analiz yapmak gerekir.

ABD, İngiltere gibi ülkelerdeki kapitalizmin mevcut aşamasına neo liberalizm, Almanya’dakine ordo liberalizm ya da devletin ekonomik ve toplumsal hayatta aktif olduğu liberalizm deniliyor.

Gelelim sosyalizme…

Sosyalistlerin Küba ile ilgili palavralarının ömrü birkaç ay sürdü.

Deniliyordu ki, Küba’da bu virüs yok; işte sosyalizm!

Varmış ve ölenler de bulunuyor.

Küba Covid-19 aşısını buldu.

Böyle bir şey yok!

Küba’nın sağlık sistemi gelişmiştir ama buradan hareketle uydurmanın da gereği bulunmuyor. Bu uydurmaları yapan insanlar gerçekte kendilerini ajite etmeye çalışıyorlar; işte sosyalizm!

Türkiye’deki kadar çok sayıdaki doktorun bu virüsten öldüğünü ne Almanya ne de Fransa’da duydum. Fransa kapitalizmi, ABD ile Almanya arasında yer alır. Virüsle mücadelede pek başarılı olduğu söylenemez. Birkaç ay önce Almanya Fransa’dan ağır durumdaki bazı hastaları aldı.

Sağlık personelinin virüsten ölüm sayısının fazla olmasından hareketle hastanelerdeki durumu anlayabilirsiniz. Bu insanlar mutlaka önlem alıyorlardır, sonuçta sokaktaki insana göre daha bilinçlidirler ama demek ki hastane ortamı –tersi olması gerekirken- virüsün bulaşması için uygun koşullarda bulunuyor.

Virüsün bulaşmasının başlıca yolu kalabalık evlenme törenleri, doğum günü partileri ve çok kişinin katıldığı birlikte yapılan eğlencelerdir. Almanya’da da durum böyledir.

Türkiye bu nedenle yasaklamalar getirdi ama geç olarak… İnsanların bir araya gelmesine yönelik sayı sınırlaması Almanya’da yaklaşık beş aydan beri bulunuyor. Eyaletler arasında sayı farkı bulunmakla birlikte bu uygulama yeni değildir.

Almanya’da da virüsün yayılma hızı artmış durumdadır. Bunun bir nedeni tatile gidip gelenler ise, diğer nedeni kalabalık toplantılardır. Hiçbir ülkede yasağa tam uyulmaz, Almanya da böyledir. Türkiye’deki kadar vurdumduymazlık yoktur ama durum böyledir.

Türkiye gerçekte –yiğitliğe toz kondurmasa bile- geç olarak Almanya’yı izliyor. Ve bu gecikmenin de olumsuz sonuçları oluyor…