Şuanda 68 konuk çevrimiçi
BugünBugün1314
DünDün2294
Bu haftaBu hafta7286
Bu ayBu ay41023
ToplamToplam10157578
Kendi düşen ağlamaz! PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Pazartesi, 02 Kasım 2020 14:01


Gerçi insanımızda hem kendi düşmek hem de ağlamak gibi bir özellik vardır ama aldırmamak gerekir. İzmir depremindeki can kayıpları bunun son örneğidir.

Gazetelerdeki habere göre sanki bombalanmış gibi çöken bir apartmanın en altındaki galerici tavanı tutan kolonları yer açılması için kesmiş. Depremde de tavan ve dolayısıyla üstündeki katlar kolayca çökmüşler.

Kolonlar kesilmemiş olsaydı yine çökebilirdi ama hasar ve ölü sayısı mutlaka daha az olurdu.

1999’daki İstanbul depreminde de aynı konu haber olmuştu. Apartmanın birisi en alttaki galerici yer açılsın diye kolonları kestiği için kolayca çökmüştü.

Nereden başlamalı?

Birincisi; binalarda kolonlar süs olsun diye yapılmıyor, üst katları tutuyorlar. Bunu görebilmek için de inşaatçılıktan anlamak gerekmiyor.

İkincisi; en alt kattaki galericinin kafası otomobil markalarından başka şeye çalışmadığı için kesti diyelim. Üst katlarda oturanlar galeride kolonların kesildiğini görmüyorlar mı? Galerilerin camlarından içerisi görülür, kolonların olmadığı da görülür. Bunun üst katlarda oturanlar için büyük tehlike demek olduğunu anlayamazlar mı? Galerici kendi malına ve canına zarar verecek ise, ne hali varsa görsün diyebilirsiniz ama kolonları keserek üst katlarda oturanları da büyük tehlikeye atmıştır.

Görenler mutlaka olmuştur ama aldırmamışlardır.

Üçüncüsü; belediyenin imar işleri bu tür uygulamaları izlemek zorundadır. Binanın içinde bile olsa önemli bir tadilatı istediğiniz gibi yapamazsınız. Bunun için izin alınması ve tadilatla başkalarının tehlikeye atılmaması gerekir.

Bilinen mantıktır; bir şey olmaz!

Olmazsa iyi, olursa da başının çaresine bakarsın!

Her türlü önlem alınmış olmasına rağmen doğal felaketlerde can ve mal kaybı yaşanabilir. Doğal felaketin büyüklüğü önlemlerin sınırını aşabilir. Bu durumda da doğal felaket önlemsizliğe göre oldukça az mal ve can kaybına neden olacaktır.

Dere yatağında yapılan evde otur; alt kattaki kolonları kesmiş, gör ama sesini çıkarma; binanın yangın merdiveni var ama ona açılan kapı kilitli ve kontrol etmek kimsenin aklına gelmemiş olsun, dolayısıyla yangın çıkınca dumandan boğul ve daha sayılabilir…

İnsanlara boşuna anlatmanın gereği yok, sonraki büyük depremde de benzeri yaşanacaktır.

Belediyenin hangi partiden olduğu, İzmir’in –kimilerine göre- ne kadar ileri ve uygar bir kent olduğu fark etmiyor. Önemli olan kafa yapısıdır.

Aynı kafa yapısı her yerde aynı sonucu verir.

Çürük raporu olduğu halde yıkılmamış, tersine insanların oturduğu ve depremde çöken apartmanların enkazından canlı kurtarılanlar için sevinilir.

Gerekli önlemler tümüyle olmasa bile alınsaydı çok daha az kişi enkaz altında kalırdı ama bunu düşünen olmaz…

Kendi düşen ağlamaz denir ama bizde atasözlerini bile yanlış çıkarmak huyu vardır.