Şuanda 31 konuk çevrimiçi
BugünBugün15
DünDün2214
Bu haftaBu hafta8750
Bu ayBu ay29752
ToplamToplam10191806
Otobiyografi yazmak PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Perşembe, 11 Şubat 2021 22:06


 

 

Kişinin biyografisi başkası tarafından da yazılabilir, kendisi de yazabilir (otobiyografi). Yaklaşık on yıl kadar önce bunu yazmam değişik kişiler tarafından istenmişti ama üzerinde durmamıştım. Şimdi yeniden istenince bir an “neden olmasın?” diye düşündüm.

Hemen belirteyim, sosyalist harekette adı fazlasıyla bilinen kişiler hakkında yazılmış hayat hikayelerini okudum ve hiç hoşuma gitmedi. Ek olarak bildiğim ve bilmediğim bazı sosyalist yazarlar da kendi hayatlarını yazdılar. Bunlardan da okuyabildiğim kadarıyla hoşlandığım söylenemez.

İki nedenle biyografi ve otobiyografiler hoşuma gitmedi.

Birincisi; insan hayatı tümüyle politikayla dolu olamaz. Politikanın dışı da vardır ve bu dışlık birkaç sayfayla geçilecek kadar küçük olamaz.

İkincisi; az olmayan sayıda insan otobiyografiyi özeleştiri sanıyor, bunu arıyor. Hiç kimse hayatı boyunca her şeyi doğru yapmamıştır, burası açıktır. Burada açık olan bir soru vardır: doğru ya da yanlış en sıkı özeleştiriyi yapsanız bile bir şey olacağını mı sanıyorsunuz? Sonraki kuşaklar hayatınızdan ders mi alacaktır; alamazlar çünkü son 30 yılda dünya o kadar değişti ki, geçmişin hatalarının tekrarlanması mümkün değildir. “Geçmişten ders alıp devam etmek” eskidendi; ülkenin, bölgenin ve dünyanın çok değişmediği zamanlara aitti. Artık başka hatalar yapılacaktır ve bunların neler olabileceğinin oldukça azını geçmişten öğrenebilirsiniz.

Bu anlayışı TDAS’ın Tarihi’nde yazmıştım: bu bir özeleştiri kitabı değildir çünkü aynı hataların yapılması artık mümkün değildir, epeyce başkaları yapılacaktır.

İnsan kendi hayatını anlatırken “şu konuda doğru yapmadım” diyebilir ama bu demenin beklenen sonucu olmayacaktır. Buradan sonuç beklemeyin.

Her şeyin olduğu gibi biyografi ve otobiyografinin de teorisi bulunuyor. Bu konuda yazmayı düşünüyorsanız önce teoriyi öğrenmeniz gerekir. Aksi durumda otobiyografi değil kronoloji yazarsınız: şu yıl doğdum, okul bitirdim, devrimci mücadeleye şu nedenle girdim ve ötesi…

Bunları anlatırken o zamanki duygularınızı da yazmanız gerekir.

Mesela politik gelişmem ilk yıllarda liberalizm-anarşizm-marksizm sırasını izledi. Neden böyleydi, anlatmak gerekir. Bu sıra benim sonraki hayatımı önemli oranda etkilemiştir. 19 yaşındayken anarşizmin teorisini –ulaşabildiğim İngilizce kaynaklar çerçevesinde- öğrenmiştim. Beni liberalizmden anarşizme geçiren kitap Marcuse’ün Tek Boyutlu İnsan’ıdır. 1969’da çıkar çıkmaz alıp okumuş ve öz Türkçe bir çeviri dili kullanıldığı için de epeyce zorlanmıştım.

Beni düzeni reddetmeye götüren yazar ise Marx-Engels ya da Lenin değil Nietzsche’dir. 18 yaşında okuduğum Zerdüşt Böyle Dedi’den sonra bir hafta kendime gelemedim. Düşündüğüm ama yeterince berraklaşamadığım her şey bu kitapta vardı.

Bir insanın otobiyografisi aşklarını da içermelidir doğal olarak… Tereddütlerini, endişelerini de içermelidir.

Bunlar olmadan otobiyografi olmaz. Biyografi de olmaz…

Otobiyografide insan –o güne kadar yapmamışsa eğer- kendi hayatını kazmak zorundadır. Bunu fazlasıyla yaptım zaten ve şimdiki bazı özelliklerimin çocukluktan geldiğini –berbat bir çocukluktu- biliyorum. Otobiyografi, bu bağlamda, geçmişin geleceğinizi nasıl doğurduğunu olayları birbirine bağlayarak yazmaktır.

1970 başlarının ODTÜ’lü veya SBF’li geleceği parlak gençleriydik. Burs bulmak ve ülke dışına gitmek sorun değildi. 22 yaşında ODTÜ bitirmişsiniz, düzen içinde bütün yollar açıktı. Neden reddettin ve neden başka bir hayatın mümkün olmadığını düşündün? O çevrenin içindeydim ve insanlar hayretle bakarken hızlı şekilde kopacaktım. Bu kopuş aslında daha önce vardı ve okul bitirince değişmedi. Otobiyografi buna cevap vermek zorundadır.

Önce bu işin teorisini öğrenmek gerek ve yazılmış çok sayıda yapıt bulunuyor (İngilizce ve Almanca).

Pandemi nedeniyle dağıtımı sınırlı oldu ama telafi edeceğiz, TDAS’ın Tarihi teorik bir kitaptır. Orada geniş ve uzun tarih anlayışı vardır. Geniş tarih, bir örgütün tarihinin başkalarıyla birlikte anlatılmasını içerirken; uzun tarih, örgüt kurulmadan ve ortadan kalktıktan sonraki tarihini içerir. Bunlar nasıl oluyor, diye sorarsanız, kitapta var, tekrarlamayacağım. Ek olarak sitedeki birkaç yazıda da bahsetmiştim.

Neyse öğrenelim bakalım…

 

Son Güncelleme: Perşembe, 11 Şubat 2021 22:32