Şuanda 18 konuk çevrimiçi
BugünBugün433
DünDün1049
Bu haftaBu hafta1482
Bu ayBu ay26602
ToplamToplam10143157
mihrac ural suriye ajanıdır! işte belgesi... PDF Yazdır e-Posta
İbrahim Yalçın tarafından yazıldı   
Pazartesi, 30 Kasım 2009 06:54


Mihrac Ural adlı soysuz bizden değildi.
Hiçbir zaman da bizden olmadı.
Bu soysuz adam, uzun yıllar koynumuzda saklandı.
Örgütümüzün ısmini kendisine kalkan olarak kullandı ve
Suriye İstihbarat örgütünün sundugu olanakları kullanarak
örgütümüzü tasfiye etti(ler) ‘’Hatay kurtuluş örgütü’’ne
dönüştürdü(ler).

Şu anda yalnızdır.
Bu soysuzun ihanetlerini bilenler,
ihanetlerine bizzat tanık olanlar ve bu ihanetlerini sezen
tüm yoldaşlar bu adamdan uzaklaştılar.

İki kişi kaldılar.
Şerif ve Levent adlı iki tane çömez dışında kimsesi bulunmuyor.

Ticaretle uğraşıyor, para kazanmak tek amacıdır,
siyaseti paravan olarak kullanıyor ve
Suriye istihbarat örgütü MUHABERAT’ın kucagında oturuyor.

Kürt halk hareketi ‘’dostu’’ gözükmesine bakmayınız.
Kürt halkı’nın birinci derecede düşmanıdır.

‘’vatan elden gidiyor; Türk, Kürt yoktur biz bir bütünüz’’
diye sitesinde yazılar yazan, ‘’mehmetcik Mehmet Yavuz’’
bu soysuzun tek ‘’yoldaş’’ıdır.

Bu hain; 1976 yılında, örgütümüz içersine
Muhaberat tarafından sokulmuştur.

Kimlerin referansıyla sokuldugunu ve Suriye’deki
baglantılarının kimler oldugunu, bunlarla ilişkisini sonunda
ortaya çıkarttık ve kimler tarafından korunmakta oldugunu
fotograflarıyla belgeledik.

Mihrac Ural’ın babası, ZEKİ EL KASIM(URAL)
bu konuda baş aktör olarak karşımıza çıktı.

Baba, ZEKİ EL KASIM(URAL) URUBA hareketinin ilk kuşagı içersin’dedir.

URUBA Nedir Peki? Mihrac’tan dinleyelim. 

‘’  Uruba hareketi

tam anlamıyla bir kitlesel siyasal hareket olarak, yayın organlarıyla, edebiyatıyla lideriyle bir ulusal kurtuluş hareketi olarak Fransızlara karşı mücadele etmiş, zorunlu ilhaka karşı direnmiştir. Bu satırların yazarı, bu mücadelenin önemli kadrolarından biri olan Zeki el Kasım'ın (Ural) oğludur. Uruba hareketi lideri Zeki el Arsuzi ile birlikte yoldaşları Muhammed Ali Zerka, İbrahim Fevzi, Vehib el Ganim, Suphi Zekkur, George Cabbur, Hasan Zarka, Süleyman El İsa, Faiz İsmail vb. onlarca önderle birlikte bu mücadeleyi yükselten Zeki el Kasım'ın (Ural) arşivinde bulunan belgeler bu gerçeklerin bir kanıtı ve gelecek kuşaklar için önemli bir bağ görevini yerine getirmeye devam etmektedir...


...Hatay Arap halkı direnmekten bir an bile vazgeçmedi. Ağır baskılara, dilinin yasaklı olmasına, iyi günde kötü günde müziğinin terennümüne dahi yasak konulmasına rağmen kendi etnik varlığını ev ev, mahalle mahalle, köy-bucak il ilçe korumayı bilmiş ender halklardandır. Bu güne kadar, nüfusuna göre en çok vergi ödeyen illerden birisi olmasına rağmen, ilhak edildiği devletten en az yararlanan olmaya devam etmiştir. Hatay halkı, eşitsizlik ve adaletsizlikte ayrı varlık olarak görülmesi dışında, ilhaktan hiçbir yarar sağlamamıştır..Hatay, Türkiye devleti tarafından, hala güvenlik için bir gözlem karakolunun mahkum olduğu ihmalden başka bir değeri olmamaya devam etmektedir.


Hatay davası, gerçek sahipleri üzerine örtülü olan mezar sessizliğine ve Hatay'ın etnik topluluğunun objektif hak ve hukuk dayanaklarının gücüne rağmen, bu konuyu iç güdüsel olarak ve ısrarla üstelik olası hiçbir gündem konusu yokken gündeme getirenler.....’’

 

Zeki El Arsuzi Kim..?  Kim oldugu aşagıda yazıyor.

‘’...Baas'ı, farklı dinden ve mezhepten gelen, bir zamanlar içtikleri su bile ayrı gitmeyen ama sonradan kanlı-bıçaklı olan üç arkadaş kurdu: 1910'da doğan Mişel Eflak, 1912 doğumlu Saláh Bitar ve 1908'li Zeki Arsuzi... Mişel Rum Ortodokstu, Salah Sünni Müslüman, Zeki ise Nusayri……...
Mişel ve Saláh Suriyeli, Zeki de Hayatlı idi. Üçü de Paris'te, Sorbonne Üniversitesi'nde……

Zeki Arsuzi, o yıllarda bağımsız olan Hatay'da yaşıyordu, oranın vatandaşıydı, siyasi faaliyetleri yüzünden işinden atıldı, Hatay Türkiye'ye bağlanınca da Suriye'ye geçip Şam'a yerleşti ve faaliyetlerine Suriye'de devam etti
Hataylı Zeki Arsuzi rahat bir hayat sürdü. Baas'ın siyasi bir parti haline gelmesinden sonra çekişmelerden uzak kaldı, 1963'te o günlerde Suriye Hava Kuvvetleri Kumandanı olan Hafız Esad, kendisi gibi Nusayri olan Arsuzi'yi Suriye ordusuna Baas doktrinini aşılamakla görevlendirdi. Arsuzi, 1968'deki ölümüne kadar orduyu Baasçı yapmakla uğraştı…….MURAT BARDAKÇI

‘’ÜSTAD’’ MUHAMMED EL ZERKA. Kim bu EL ZERKA?

 M.Ural’dan dinleyelim;

Hemde THKP-C ACİLCİLER MK(!) imzalı açıklama yazısıyla...

 

‘’...Büyük devrimci, bilim ve hukuk insanı, özgürlük savaşçısı, Hatay halkının yetiştirdiği büyük aydınlanmacı, üstat Muhammed Ali El Zerka, Mısır’ın başkenti Kahire’de, 26 Nisan 2006’da, sessiz sedasız hayata gözlerini yumdu. Hatay halkının yetiştirdiği uluslar arası bir değer.....  kopmuş olan bağların kaynaşmasını sağladı. Kopan halkalar böylece yerli yerine, Üs-tadın katkılarıyla konularak, davamız çağdaş düzlemde anlam bulacağı dinamiklere kavuşturuldu.

O gün bugündür, üstadımızın çalışmalarını dört gözle bekler, yapıtlarından feyz alarak ufuklarımızı genişletme fırsatı bulduk……


M.Ali El Zerka, 1930’lu yılların yoğunluğu içinde kapsamlı bir siyasal algılayışla olgunlaşmıştır. Genç yaşta dava yoldaşlarıyla birlikte etkin siyasal bir literatür üretebilme olgunluğuna kavuşmuştur…………

1930’lu yıllardan 1970’li yıllara kadar uzanan dünya ve bölge tarihinin tüm siyasal çalkantılarında, Hatay’da başlayan mücadelesi Irak, Suriye, Filistin ve Mısır’a kadar onurla uzanarak sürmüştür.

Büyük bir düşünürdü o. Arap aleminin aydınlanma çağı liderlerindendi. Omuz omuza verdiği lideri Zeki El Arsuzi ile birlikte….Arap hareketinin en ön saflarında yer alan bir önderdi.

Antakya'nın Türkiye’ye dahil edilmesinden sonra, onlarca Arap hemşehrisi aydınla birlikte Zeki El Arsuzi önderliğinde Suriye’ye ve oradan yüksek eğitimini tamamlamak üzere Irak’a gitti. Bu kuşağın çoğu öğrencisi gibi hukuk eğitimini tamamladı; vefatına kadar, Mısır’ın başkenti Kahire Barosu etkin avukatlarındandıÜstadımız Muhammed Ali El Zerka önünde saygıyla eğiliyoruz. Hatay halkının başı sağ olsun….’’

 

.....Bizler, Türkiye Halk Kurtuluş Cephesi olarak, üstadımız Muhammed Ali El Zerka önünde saygıyla eğilir, Hatay halkının başı sağ olsun derken, uğruna mücadele ettiği Hatay davasını onurla üstlenerek sonca götüreceğimizi bir kez daha kamuoyu nezdinde deklare ederiz. ‘’

 

 Evet, işte bu kadar...1930 yıllarda Hatay’dan Suriye’ye, ZEKİ EL ARSUZİ ile birlikte giden ,‘’üstad ’’ MUHAMMED ALİ EL ZERKA , Mihrac Ural’ın babası ZEKİ EL KASIM(URAL) ın’da mücadele arkadaşı ve ‘’ Hatay kurtuluş örgütü’’ liderlerindendir.

THKP-C(ACİLCİLER) örgütümüzü paravan olarak kullanan ve esasında bütün amaçlarının ‘’HATAY KURTULUŞ ÖRGÜTÜ’’ olan bu kişilerin, bu amaçla örgütümüz içersine bir virüs gibi yerleştirdikleri  ‘’yeni kuşak’’, MİHRAC URAL’ın da agababalarıdır. Mıhrac Ural’ın;
‘’...Üstat bir eski kuşaktı. Ancak bizlerle ilk buluşması ardından yeni kuşağın temel bağlantı halkası görevi görerek, mücadelenin dünü ile bugünü arasında kopmuş olan bağların kaynaşmasını sağladı. Kopan halkalar böylece yerli yerine, Üs-tadın katkılarıyla konularak, davamız çağdaş düzlemde anlam bulacağı dinamiklere kavuşturuldu..’’

diye bahsettigi bu kişi, kendisini Suriye’de beslayen, koruyan kişidir. Hafız ESAD’ın Suriye savunma bakanı oldugu dönem,’’ Suriye ordusunu Arap milliyetciligi doktirini ile egitmesi’’ görevi verdigi, Muhabarat kurucularından ZEKİ EL ARSUZİ’nin en yakın mücadele arkadaşı’’yoldaşı MUHAMMED ALİ EL ZARKA’dır.

MUHAMMED ALİ EL ZARKA’yı yere göge sıgdırmak istemeyen Mihrac URAL,

‘’mücadelenin dünü ile bugünü arasında kopmuş olan bağların kaynaşmasını sağladı.’’  Diye bahsettigi bu kişi ile olan ilişkilerini bu güne kadar hep gizli tutmayı başardı(!) Kendi blog’una yerli yersiz Abdullah Öcalan’la birlikte çekilmiş resimlerini koyarken, Ağababası, koruyucusu ve Üstad’dı olan MUHAMMED EL ZERKA ile birlikte yan yana görülmek istemedi ve bunu herkesten gizlemeye çalıştı.

Mihrac Ural’ın bu ‘’gizliligi’’ni bugün bozuyoruz. Bu birlikteligin fotograflı belgesini yayınlıyoruz.

 Bu fotoğrafı, bir ihanetin belgesi olarak devrimci kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.

 


 

 

BELGE;1

(Muhammed Ali El Zerka ve Mihrac Ural...baba’dan ogula URUBA. 

Daha bitmedi. Mihrac URAL her seferinde yalan yazıyor. 29 senedir ‘’SÜRGÜN YAŞIYORUM AİLEM’DEN UZAGIM’’ diyor. YALAN söyledigini biliyorduk,’’ ispat edin’’ diyordu. BU yalanını da belgeledik.

Mihrac URAL’ın babası URUBA hareketinin kurucu militanlarından ZEKİ EL KASIM(URAL) zaman zaman Suriye’ye gidiyor ve 1930 yıllarındaki mücadele arkadaşlarını görüyor sohbet ediyor, evlerinde misafir oluyor ve yeni kuşak ogul MİHRAC URAL’ı emanet ettigi Muhaberat kurucularıyla birlikte oluyordu.

Baba URAL’ın bu ziyaretlerden çekilmiş fotograf aşağıdadır.

 

 

BELGE.2) 60 yıl arayla URUBA hareketi kadroları, (VEHİB EL GAMIN VE BABAM)  diye Suriye’de çekilmiş bu fotografların altına not düşen kişi M.Ural’dır.


Herşey çok açık ve net. 60 yıl aradan sonra URABA hareketinin lider ve miltanları bir aradalar. Birbirlerinden hiç kopmamışlar. Yeni kuaşak URANA’cı mihrac Ural’ı içimize sokarak örgütümüzü ele geçiren bunlardır. Yoldaşlarımızı öldüren, örgütümüzün tasfiye edilmesi için kumpaslar kuran,yoldaşı yoldaşa dkarşı kullanarak aralarına nifak tohumları ekerek bölerek yönetmeye çalışan bunlardır. Mihrac Ural adlı hain bizim degil bunların adamıdır.

Burada belirtmel gerekiyor. Önemlidir ve özellikle belirtmek gerekiyor. Suriye istihbarat örgütü muhabarat, Mihrac ural’ın çapsızlıgını bilmiyormu?

Biliyor. Uzun zamandır bunun farkında. Yıllardır her türlü kolaylıgı saglamasına karşın üç kişiyi yan yana getirerek asıl amacını kimseye kabul ettiremediği, ve bu nedenle olagan üstü bir çapsız oldugunu çoktandır biliyorlar. Muhabarat’tan’da etkin olan bu ağababaları’nın hatırına kollamaya devam ediyor. Bunun özellikle bilinmesi gerekiyor.

Eski kuşak URUBA’cıların güvencesi ve kanatları altında yaşayan Mihrac Ural, budur ve bundan ibarettir. 

 

 

 

BELGE.3_’’ ESKİ VE YENİ KUŞAK URUBA KADROLARI’’

(Bu fotografın altına bu notu düşen Mihrac Ural’ın kendisidir.)

 Fotoğraf Mihrac Ural'ın evinde çekilmiştir. Arka duvarda dedesinin fotoğrafı vardır.

Bir kez daha soruyoruz.

 Mihrac Ural kimdir?

THKP-C( ACİLCİLER) genel sekreteri oldugunu iddia eden böyle bir adamla ACİLCİLER örgütüyle ne alakası olabilir.

ACİLCİLER örgütünün URUBA hareketi ile ne alakası olabilir?

ACİLCİLER komünist bir örgüttü. Hatalarıyla, sevaplarıyla; Sosyalizmim, komünizmin yüce idealleri adına savaştılar.

Mihrac Ural’ın ; ‘’URUBA HAREKETİ yada HATAY KURTULUŞ ÖRGÜTÜ’’ ile ne alakası olabilir?

Bu adam, neden kendi gerçek kimligi ile ortaya çıkmıyor ve bu şerefli ismi kirletmeye devam ediyor?

 Nebil Rahuma’lar, Ali Çakmaklı’lar, Müntecep Kesici’ler,Hanna Maptunoglu’lar, Ahmet Çolak’lar,Zihni Alan’lar, Gökhan Sac’lar,filistinde ihanet’in tuzagında katledilenlen yoldaşlar; Erdal’lar,Süleyman’lar,Kuvvettin’ler,Selahatin’ler

 Kim adına ve niçin öldüler, öldürüldüler?

Elbette, ZEKİ EL KASIM(URAL)LAR, VEHİB EL GAMİN’LER, MUHAMMED EL KASIM’lar, ZEKİ EL ARSUZİ’ler adına degil.

Mihrac Ural adlı soysuz, Muhammed El Zerka’ların önünde saygıyla egilirken, Acilciler adına mücadele eden yoldaşlarımız,  katledilen yoldaşlarının anıları önünde saygıyla egileceklerdir.

Yoldaşlarımızın birçogu,  sosyalizmin yüce idealleri adına savaşırken, Mihrac Ural adlı bir ajan’ın pususuna düşerek katledildiler.

Mahir çayan’lardan devraldıgımız mirasın,URUBA hareketi ile ne ilgisi olabilir?

İlker Akman’lar, Hasan Basri’ler,Yusuf Ziya’lar, Yüksel Eriş’ler, Ayhan Yavuz’lar,Recep Güregen ve Silifkede katledilen yoldaşları(mız) URUBA diye bir hareketin adını dahi duymamışlardı. Duyduğunu, hangi soysuz  iddia edebilir?

Ömür Karamollaoglu mezarından kalksa bu adama ne derdi peki?

Mihrac Ural, bu yoldaşlarımızın kemiklerini sızlatmıyor mu?

Acilicler ismini kirletmedi mi?

 Kirletmeye devam etmiyor mu?

Bu hırsız, bu soysuz, bu  sahtekar ajan, onlarca devrimcinin kanına girmiş bu katil, kimi temsil ediyor dersiniz?

Acilciler bu ajan müsvettesini yakalamazlar mı?

Bu hesabı sormazlar mı?

Sorulmasın diyebilme cesaretini gösterecek bir devrimci olur mu?

Varsa ortaya çıksın…

Son Güncelleme: Pazartesi, 30 Kasım 2009 07:40