Şuanda 40 konuk çevrimiçi
BugünBugün943
DünDün2801
Bu haftaBu hafta7464
Bu ayBu ay28466
ToplamToplam10190520
Aşı ve sağlık işleri PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Çarşamba, 16 Haziran 2021 21:01


Aylar önce aşı olmayı düşünmediğimi yazmıştım. Nedeni de aşıya karşı olmak değil de ilkokuldan kalma aşı nefretiydi. Kolun şişer, birkaç gün ateşler içinde yatarsın, olmaz olsun böyle aşı diyeceksin ama mecburiydi o zaman.

Bünyeme de güvendiğim için aşıyı düşünmüyordum.

Boş güven değil bu, temeli bulunuyor.

Birkaç ay önce Türkiye’den arkadaşlar bana, “Burada aşı bulamıyoruz, orada BionTech var, sen bilirsin ama olsan iyi olur,” dediler. Ben de internetten randevu aldım. Muayenehaneler vasıtasıyla daha erken olabilirdim ama artık ne zaman çıkarsa diye düşünüyordum. Çıkması iki ay mı ne sürdü; aşı çeşidi yazıyordu: BionTech, gittim oldum. Kolunuzu oynatınca iki gün hafif sızlıyor, o kadar…

Ateş filan yapmadı. BionTech’de ikinci dozdan sonra daha fazla etki görülüyormuş. O da 6 hafta sonra…

Almanya’da aşı mecburiyeti yok, aşı olmayanların ülke içinde kalmak şartıyla karşılaştıkları fazla kısıtlama da yok. Herkes gibi onların da kapalı yerlerde maske takması gerekiyor.

Kimseye aşı olun ya da olmayın demeyeceğim, sadece iki konuya dikkat çekeceğim.

Hangi cins olursa olsun aşı olacaksanız ve kronik bir hastalığınız varsa mutlaka daha önce doktorla konuşun.

İkincisi ise BionTech ile ilgili… Alerjisi olanlar bu aşıyı olmasınlar. Yan etkileri şiddetli oluyormuş, başka marka aşıdan olsunlar.

Bu arkadaşların da aşıdan önce doktorla konuşmalarında yarar var.

İnsanlarımız bu konularda acayip vurdumduymazlar, kendilerine karşı bile sorumluluk duymuyorlar. Duymazlarsa duymasınlar, kendileri bilir!

Aşı olduktan kısa süre sonra ölenleri duyuyorum da bu insanlar sanırım yukarıdaki kategorilere giriyorlar. Araştırmak, ilgilenmek diye bir şey yok; birden ölünce de “neden öldü?” oluyor.

Aklıma burada kalça kemiğinden ameliyat olan bir arkadaş geldi. Operatör ameliyattan önce sormuş: “alerjiniz var mı?”

“Bilmiyorum.”

“Nasıl yani, 60 yaşına kadar insan öğrenmez mi?”

“Hayatım kadınların peşinde dolaşmakla geçti, fırsat bulamadım!”

Doğru söylüyor, belirtmek gerek…

Bazen internette kan arama ilanları görüyorum. A + kan aranıyor mesela…

Yaklaşık 3 yıl Hacettepe Çocuk Biyokimya’da kimyager olarak çalıştığım için ülkede en çok bulunan kanın A+ olduğunu biliyorum. Normalde bu kanın aranmaması gerekir. Eğer bu kan grubu bile stoklarda bitebiliyorsa durum kötü demektir.

Biyokimyada kan tahliliyle uğraşıyordum ve neşeli sonuçlar çıkıyordu. Annenin kan grubu belli, babanınki belli ve çocuğun kan grubunun böyle olması mümkün değil.

Çocuk başkasından ama üstümüze vazife değil, renk vermiyoruz. Beklendiği gibi çocuğun kanının kan uyuşmazlığı nedeniyle değişmesi gerek. İnsanlar süklüm püklüm laboratuara gelip sonuç beklerler ve bana akıl sorarlardı.

İşi yapacak olan doktor, ben sadece tahlili yaparım, doktor da tahlile bakarak karar verir. Ne karar vereceği belli ama bebek sahibine söylenmez. Biliribün miktarı çok yüksek; bu bebek ya yaşamaz ya da yaşarsa da pek sağlıklı olmaz. Kan değiştirme, bir kere genellikle yetmez, bir daha… Bebek minicik bir şey zaten… Kimseye bir şey söylememek en iyisi, doktora sorun…

Sağlıkla ilgileneceksiniz…

Benim kan grubum 0 +, o zamanki eşimin 0 -, kan uyuşmazlığı var. 1976 yılında ilk doğumdan sonra özel bir iğne yapılması gerekiyordu. Hatırlıyorum, o zamanın parasıyla 500 TL vermiştim, çok pahalıydı. İlk çocukta bir şey olmaz, iğne yapılmazsa ikincisinde kesin sarılık görülür ve ardından kan değişimi…

Ayrılmaya karar vermiştim zaten, ikinci çocuk olursa eğer, benim ilgim olmaz ama sorumluluk denilen bir şey vardır. Durumu açıkça söylersiniz ve iğne yapılır.

O yıllarda hatırlıyorum, bırakın kan uyuşmazlığının yol açtığı sorunları, çoğu insan kan grubunu bile bilmiyordu.

O günden beri durum biraz iyileşti sanırım ama hala vurdumduymazlık sürüyor.

Senin eklemlerinde nasıl sorun olmuyor, diye soranlara, 40’lı yaşlardan itibaren glikozamin sülfat içeren hap almaları gerektiğini anlatırım. İlgilenirseniz, öğrenirsiniz; ilgilenmezseniz yaşlanmayla birlikte eklemlerdeki sıvı azalıp da kemikler birbirine sürtünmeye başlayıncaya kadar beklersiniz ve artık çok geçtir. Genellikle ameliyattan başka çare yoktur.

Glikozamin sülfat eklemlerde yaşlanmayla birlikte azalan sıvıyı yerine koyar.

Belirttiğim gibi, ilgilenirseniz öğrenirsiniz.

Bazı arkadaşlar eczanelerde serbest satılan bu maddeden almışlar ama kullanmamışlar, öylece kalmış.

Ne diyeyim, kendileri bilir!

Bu konuda ilkokul mezunuyla üniversite mezunu arasında büyük fark olmadığını belirtmeliyim.