Şuanda 50 konuk çevrimiçi
BugünBugün855
DünDün1181
Bu haftaBu hafta4533
Bu ayBu ay38270
ToplamToplam10154825
Aşı mecburiyeti PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Pazartesi, 26 Temmuz 2021 15:57


Bu iş böyle yürümez! Sonbaharda şimdiki göstergelerden hareketle korona salgınının tekrar güçlenmesi bekleniyor ve bu beklentiyle birlikte zorlayıcı tedbirler de gündeme geliyor.

Fransa Meclisi dün bazı mesleklere –sağlık personeli başta olmak üzere insanlarla fazla teması olan meslekler- aşı zorunluluğunu kabul etti, ek olarak da iki doz aşı olmamış olanların sinemalara, barlara, uzun yol trenlerine kısacası kapalı mekanlara girmesini yasakladı.

Benzer önlemler başka ülkelerde de bekleniyor. Almanya’da Eylül’de genel seçim olduğu için konu şimdilik tartışma aşamasındadır ama seçimin hemen ardından önlemler bekleniyor.

Almanya’da şu anda kapalı mekanlara girmek için negatif test sonucu gerekiyor. Herkes parasız olarak test yaptırabiliyor ve bu arada şu soruluyor: herkese parasız aşı imkanının bulunduğu bir ülkede korona testi parası neden kamu maliyesinden ödensin? İsteyen kendisi ödeyerek yaptırsın.

Seçimden sonra bu yönde kararın çıkması bekleniyor. Aşı mecburi olmamakla birlikte iki doz aşı olmayanlar için bazı kısıtlamalar genişletilerek uygulanacaktır. Bunun da adı aşı mecburiyetinin arka kapıdan kabul edilmesidir.

Avrupa Birliği tarafından kabul edilen dört çeşit aşı bulunuyor: AstraZeneca, BioNTech, Moderna ve Johnson-Johnson. Bu dört aşının bir çeşidinden iki kere veya birbiriyle uyuşabilen iki çeşidinden aşılanan kişilerin birkaç ay sonra üçüncü kez aşı olması gerekli olacak mıdır, şimdilik belli değildir.

Aşı konusunda yalanın bin bir paradır. Google ya da Türkçe gazetelerin büyük bölümünün dahil olduğu bulvar basınından bilgi edinmeye kalkarsanız neye inanacağınızı şaşırırsınız. Resmi açıklamaların dışındaki bilgiye itibar etmemek gerekir. Mesela Almanya’da hükümet dahil ciddi her kurum Robert Koch Enstitüsü’nün açıklamalarını dikkate alır, gerisini boşverir.

Bazı insanlar kendi hayatlarıyla oynamak istiyorsa, karışmamak doğru olanıdır.

Benzer durumu denize girme konusunda da yaşıyoruz. Ülkede denizde ve tatlı suda boğulanların sayısı şimdiden 50’yi geçti. Üç taraflı denizle çevrili ülkede yüzme bilmeyenlerin sayısı az değildir. Başka konularda olduğu gibi bu konuda da biraz yüzme bilenin kendini olimpiyat şampiyonu sandığı bir ülkedir burası… Mesela Şile’de geçen gün dört kişi boğuldu, denize girmek yasaklandı. Girmek isteyen ve bunu engelleyenlerle kavga eden tipler ortaya çıktı. Boğulmak istiyorsan boğul, öyle değil mi!

Özellikle yaz aylarında boğulma her ülkede olur. Bizdeki özellikle vurdumduymazlık nedeniyle yüksektir.

Denizi tanımaz ama girer ve açılır. Mesela Karadeniz’de bu nedenle boğulan iyi yüzme bilen insanlar vardır. Bir tanesini tanıyordum. İyi yüzme biliyordu, dalgalı denizde biraz açılmış ve cesedi bulunmuş.

Baraj göllerinde boğulanlar bir başka çeşittir. Tatlı suda yüzmek, denizde yüzmekten zordur ve bunun bilinmesi gerekir. Açılırken özellikle dikkat etmek gerekir. Kişi ölmek istiyorsa orası başka tabii…

Tekrar aşı konusuna dönersek…

Hiçbir şeyin yüzde yüz koruyuculuğu yoktur. Özellikle 80 yaş üzerindeki insanlarda neredeyse altı aydır korona nedenli ölüm olmaması Almanya’da aşının koruyuculuğuna kanıt olarak gösterilmektedir.

Almanya’da halen nüfusun yüzde 48’i iki doz aşı olmuştur. Bir doz olanların oranı daha yüksektir.