Şuanda 30 konuk çevrimiçi
BugünBugün817
DünDün2214
Bu haftaBu hafta9552
Bu ayBu ay30554
ToplamToplam10192608
Seçim ve sosyalistler PDF Yazdır e-Posta


Bu yazıda seçimde sosyalistlerin tutumunun ne olması gerektiği konusunda görüşümü belirteceğim.

Önce üç açıklama gereklidir.

Birincisi: önceki yazıda da belirttiğim gibi bu ülkede sol, sosyalist gibi kavramlar birbirine karışmıştır. Bunun başlıca nedeni ülke tarihinde sosyal demokrat bir partinin bulunmamasıdır. Klasik örneğini Almanya SPD’sinde bulan sosyal demokrat parti çeşitli uygulamalarla kapitalizmin aşırılıklarının düzeltileceğini savunur, emeğin haklarının genişletilmesi için çalışır. Sendikalarda güçlüdür. Tersi yönde uygulamalar yaptığı da görülmüştür ama ana çizgisi böyledir. Bu çizgi 1960’lı yıllardan beri değişmiş olmakla birlikte eskinin izleri şu veya bu oranda görülebilecek kadar bulunmaktadır.

Bizde de sosyal demokrat bir parti olsaydı, sosyalist örgütlerin ayırıcı çizgisi daha açık görülebilir, sermaye ile sorunu bulunmayan ama emeğin haklarını –ve kimlik gibi diğer hakları- savunanlar kendilerini sosyalist olarak görmezlerdi.

İkinci olarak: seçimi CHP-İP’nin kazanması durumunda ülkede büyük değişme beklemiyorum. Yapabilecekleri en ileri uygulama, politik bilimdeki güzel bir kavramla “bozuk demokrasi”ye dönmektir.

Son olarak, burada yapılan belirlemeler HDP kapatılmadığı durumda geçerlidir. HDP kapatılırsa şartlara göre yeni bir değerlendirme yapmak gerekecektir.

Seçime katılan partiler arasında hem demokratik ve hem de belirli bir gücü temsil eden sadece HDP vardır. Bu nedenle de sosyalistlerin seçimde bu partiyi desteklemesi gerektiği görüşündeyim.

Sosyalist hareket bütün olarak zayıf durumdadır ve bu konumunu da dikkate alarak tutum belirlemesi gerekir.

HDP sosyalist bir parti değildir ve biz de HDP’li değiliz.

TKP-SP-EMEP arasında bir ara sözü edilen “sınıfsal ittifakın” hayata geçeceğini sanmıyorum. Geçecek bile olsa alacağı destek bellidir.

Sosyalistler genelinde heyecan yaratması da söz konusu olmadı.

Önceki yazıda üzerinde durmadığım bir konuya geleyim.

Türk sosyalistleri Kürtlere “üstten bakmak”, “ağabeylik yapmak” ile eleştiriliyorlar.

Kürtler yıllardan beri başka türlü mü yapıyorlar.

Sosyalistler azdır, sayıları kadar konuşsunlar gibi sözleri epeyce duyduk.

İnsanda biraz öngörü olur; o zaman neden sosyalistlerle uğraşıyorsunuz?

Enerji ve zamanınızı –sizin deyiminizle- küçük örgütlerle uğramak için değil, verimli işler, mesela Kürtlerin birliği için harcayın…

Mesela Barzani büyük bir Kürt gücüdür. Anlaşmak için değişik yollar denendi ama olmuyor. Barzani önemli konularda Türkiye’nin onayına bakar.

Veya AKP’nin büyük Kürt seçmen kitlesini örgütlemeye çalışın…

Sayıları bizden çok fazladır…

O da olmuyor!

Demek ki neymiş; sadece ülkede değil, genel olarak Ortadoğu’da Türk sosyalistleri dışında –tamamı değil tabii, bir bölümü- ittifak yapabileceğiniz kimse bulunmuyor.

Sosyalistler teorik olarak iyidirler. Teorik iyilik kitabi bilgi değil, pratiği okuyabilmektir.

Aklı başında bir sosyalist YPG’yi ABD desteğinden dolayı eleştirmez. Bilinir ki ABD desteği olmadan YPG’nin yaşaması mümkün değildir. YPG yaşayabilmek için bu desteğe muhtaç iken, ABD de bu örgütü özellikle Türkiye’ye karşı koz olarak kullanmaktadır.

Çıkarlar şimdilik uyuşuyor, bakalım ne zamana kadar?

Ortadoğu’daki en demokratik yönetim Rojava’dadır, denildi mi, buna kimse inanmaz.

Bu belirlemeyi, “Ortadoğu’da en demokratik yönetim ABD sayesinde yaşamaktadır,” olarak da okuyabilirsiniz. Kendi içinde çelişkili bir tespittir.

Politik mücadelelerin tarihini biraz bilenler, büyük bir güçle küçük bir güç arasında karşılıklı çıkara dayalı işbirliği uzadıkça, küçük güç içinde büyük güç lehine eğilimlerin çıktığını bilir.

Bakalım gelişmeler nasıl olur?

Afrin konusunda Rusya’nın harekata izin vermeyeceği sanılıyordu ama olmadı. Türkiye, Rusya ile anlaştı. Aynısını Ermenistan konusunda da yapacaktı. Rusya’nın yanındaki bir savaşa aktif olarak müdahale etmek, Rusya ile anlaşmadan mümkün değildir.

Hangi temelde nasıl anlaşılmıştır, ancak tahmin edebiliyoruz.

Bunları göremeyen arkadaşları hayretle karşıladığımı belirtmem gerekiyor.

Bu arkadaşlar Türkiye’nin ekonomik ve askeri gücünü olduğundan küçük değerlendiriyorlar. Keşke öyle olsaydı ama değildir. Pazarlık gücüne sahip olmak da bu konulardaki yetkinliğe dayanır.

Doların kaç liraya çıktığı temelinde açıklamalarla sınırlı kalırsanız, durumu anlamanız mümkün olmaz.

HDP seçime girebilirse eğer; azınlıklar, LGBT, Türk sosyalistlerinin önemli bir bölümü ve tabii bu partiyi tutan Kürtlerin oylarıyla barajı geçer ve Meclis’e girer.

HDP’yi desteklemek, size benzediğimiz anlamına gelmez…

Unutulmamasında yarar vardır.