Şuanda 63 konuk çevrimiçi
BugünBugün1121
DünDün2294
Bu haftaBu hafta7093
Bu ayBu ay40830
ToplamToplam10157385
Nazar etme ne olur, çalış senin de olur PDF Yazdır e-Posta


Çocukluğumda bakkallarda bu yazıyı sıkça görürdüm. Sonraki yıllarda azalarak da olsa yine gördüm. Almanya’da bazı Türk bakkallarında da rastladım.

Nazara inanmam ama sürekli ve yoğun çalışmanın iyi sonuçlarına inanırım.

71-72 yaşında 25 ayrı konuda 140 video yapan ve izlenme sayıları twitter+youtube+facebook+benim site üzerinden toplandığında en iki milyon civarında olan (çok sayıda paylaşım izlenemediği için bu sayının ikiyle çarpılması gerekiyor, bunu bir videoda hesapladığımız sayıyla youtube merkezinin verdiği sayıyı karşılaştırınca görebildik), yaşı nedeniyle üretici faaliyetinin bitmiş olması gerektiği düşünülen bir kişi bu duruma nasıl ulaşmıştır?

Belirteyim, bazı videoların izlenmesi çift rakamlı milyon sayılarına ulaştı.

Şimdi yazacaklarımı bilenlerin sayısı az değil ama anladığım kadarıyla bilmeyenlerin sayısı daha fazladır çünkü sürekli yeni insanlar katılıyor.

Bilgi ve bunun sözlü ve yazılı üretime dönüşmesi birikimle ilgilidir ve buna da 8-10 yılda ulaşılmaz.

1974-1975’te Türkiye Devriminin Acil Sorunları’nı yazdığımda 25 yaşındaydım. Bu kitap hala bilinen bir silahlı mücadele hareketine adını verecekti.

Burada neredeyse 50 yıldır yaşadığım değişik politik tecrübeleri atlıyorum. Teorik bilgi ve üretimle yoğun politik tecrübe birikimi birbirini tamamlar ama konuyu uzatmamak için girmiyorum.

Hayatım boyunca yazı yazdım. Firarım nedeniyle kısa süren hapishane hayatım (iki yıl sekiz ay diyelim) bunu engellemedi, tersine geliştirdi. Her gün Belma’ya uzun mektuplar yazardım. Hepsini saklamış, yıllar sonra bana iletmesiyle bunları yaklaşık 600 sayfalık Belma’ya Mektuplar adlı kitapta topladım.

Politik polemik yazılarının sayısını hatırlamıyorum.

Almanya’da iki dergi çıkardım: Emek ve Yazın. İkincisi 28 yıl sürdü, hayatta yaptığım büyük işlerden birisi olarak görürüm.

Emek Dünyası, Emek, Toplumsal Dayanışma, Söz gibi Türkiye’de yayınlanan dergilere çok sayıda yazı yazdım. Bunların daha yüksek teorik düzeye sahip olanları bile güncel yazılardı. Mesela aylık dergi Emek’te 1980’lerin sonlarında sosyalist ülkelerde ortaya çıkan çözülmeyi yorumluyordum.

Arada yayınlanan birkaç kitabı geçiyorum.

2010 sonrasında 40 Yıl Sonra TDAS’tan başlayarak basılı olarak veya sadece E-Kitap olarak yayınlanan 12 kitap yazdım. Bunlardan Geleceğe Dönüş ve Che Guevara özellikle okundular.

Eğitim durumuna gelince…

Akademik eğitim olmadan olmaz. Kendi kendinize de okuyup öğrenebilirsiniz ama akademik eğitim eksikliği yazılarınızda ortaya çıkar.

Tıpkı lise eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalmış Engels’te olduğu gibi…

Deha, buna kuşku yok ama Marx’taki derinliği bulamazsınız.

1972’de ODTÜ kimya bölümünü bitirdim.

Ardından teorik kimya bölümünde yüksek lisans yaptım.

Ek olarak kendim de çalıştığım için İngilizcem iyidir.

Almanya’da 55 yaşında Goethe Üniversitesi politik bilim bölümünü bitirdim. Bu üniversitede büyük bir yan bölüm almadan ana bölümü okuyamazsınız ve politik bölümün derslerinin yüzde 80’i sosyolojidir. Böylece sosyoloji de okumuş oldum, yan bölüm sosyal psikoloji idi.

O yılların Almanya üniversite eğitimi ABD sisteminde yüksek lisans sayılıyordu.

69 yaşında aynı üniversitenin felsefe bölümünü bitirdim (yan bölüm etnoloji).

Önceki sistem değiştiği için burada ulaşılan derece lisanstır.

Okurun hemen anlayabileceği gibi Almanca da biliyorum.

Yıllardan beri İngilizce ve Almancada önemli sol yayın organlarını izlerim.

Sürekli olarak okuduğumu eklemek gerekmez aslında…

Türkçe az, Almanca çok, İngilizce kitap sayısı ikisinin arasındadır diyebilirim.

Durum budur…

Siz de bu birikimi sağlamış olsaydınız, yaptıklarımı yapabilirdiniz.

Eklemek gerekir, önemli sağlık sorunum bulunmuyor. Sürekli olarak sağlığımla ilgilenmek zorunda kalmıyorum.

İnsan ne yaparsa, zihin dahil bedeniyle yapar. Bunların iyi durumda bulunması gerekir.

Durum budur!

Çalış, senin de olur denmez mi şimdi?