Şuanda 70 konuk çevrimiçi
BugünBugün968
DünDün2294
Bu haftaBu hafta6940
Bu ayBu ay40677
ToplamToplam10157232
Bir yanlışı düzeltmek... PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Pazar, 11 Aralık 2022 10:15


Kurtuluşçuların kendilerini anlattıkları kitap dizisinin sonuncusunda Kurtuluş’tan kadınlar kendilerini anlatmışlar. Bir arkadaş Sema Vural adlı tanımadığım bir kadınla yapılan söyleşinin ilgili sayfalarını bana göndermiş. Burada Sema Vural İstanbul’da ilişki içinde olduğu kişileri anlatırken “Türkiye Devriminin Acil Sorunları”nı Gülten Çayan’ın yazdığını belirtiyor.

Böyle bir belirlemeyi ilk kez duyuyorum.

Selçuk isimli Acilci bir kişiden söz ediyor. Selçuk, Yurtdışı Grubunun –Gülten Çayan Grubu diye de bilinirdi- sorumlusuydu. Esas olarak Ankara’da kalıyordu.

Durum şöyle gelişti:

1975 yazında TDAS’ın yazımını bitirmiş, mumlu kağıda geçirmiş ve basımı için İlker ve Necati’ye bırakmıştım. Hacettepe Çocuk Hastanesi’nde devlet memuru olarak çalışıyordum ve mümkün olduğunca legalde kalmaya, diğer arkadaşlar gibi, özen gösteriyordum. O yıl üniversite mezunlarına kısa süreli askerlik çıktı ve ben 3,5 ay askere gittim. Bu üç buçuk ay içinde hafta sonlarında birkaç kere Ankara’ya gelip gittim.

Bu aylarda TDAS basılıp dağıtılıyor ve Yurtdışı Grubu ile temas gerçekleşiyor. Yazılmış olan her şeyi kabul ettiklerini belirtiyorlar ve o zaman da ayrı olmanın gereği bulunmuyor.

Biz de o zaman küçük bir gruptuk ama arkadaşlar daha da küçüktü. Genellikle Filistin’de askeri eğitim görmüşlerdi ama politik yönden zayıf bulmuştuk. Yaşanılan durumun politik analizi gibi özellikleri neredeyse yoktu.

Yapılan işbölümü gereğinde ben İstanbul sorumlusu oldum. Orada erkek Filistin eğitimli, kadın tekstil işinde çalışan karı-koca bir ilişki devrettiler. Sema Vural’ın sözünü ettiği insanlar bunlar olsa gerektir. 1977’ye kadar birkaç kere evlerine gittim, görüştük. Adamla önemli bir eyleme girildi ama yapılamadı. Benim yakalandığım operasyonda onlar yakalanmadı, ne evleri ne de adları ortaya çıkmadı.

Yıllar sonra adamla Paris’te karşılaşacaktım. 1980’de Mete Özer üzerinden aranır duruma düştüğünü anlatacaktı. Benimle ilişkisi koptuktan sonra anladığım kadarıyla aktif faaliyet içinde bulunmamıştı.

Ocak 1976’da Beylerderesi olduktan sonra Yurtdışı Grubu ile ayrıldık. Fena halde paniklemişlerdi. İlker, Hasan Basri ve Yusuf Ziya’nın bölgeye giderken yanlarında bulunan otomatik silahı bunlardan –Selçuk- almışlardı. Selçuk eşiyle birlikte Ankara’da kalıyordu.

Birlik süreci içinde onlara devrettiğimiz birkaç ilişkiyi geri aldığımız gibi, onların işbölümü gereği bize devrettikleri birkaç ilişki de bizde kaldı. İstanbul’da sözünü ettiğim karı-koca da bunlara dahildir.

Daha sonra zamanın Devrimci Gençlik’i ile ilişki geliştirdiklerini duydum ama ilgilenmedik. Tanıdığımız kadarıyla askeri olmanın ötesinde pek politik kişiler değillerdi. Politik analiz yapmak ve bu temelde eyleme geçmek özellikleri bulunmuyordu. Bu durumda da bizim için askeri eğitim görmüş olmak anlam taşımıyordu.

1975 yılı yazında Devrimci Gençlik ile aramızda çıkan olayın adından Rıza Salman’ı Ortadoğu’ya askeri eğitim için gönderdik. Gidiş bunlar üzerinden oldu. Rıza orada iken Gülten Çayan ile bazı sorunlar yaşadığını duyduk ama somut olarak nelerdir, bilmiyorum. Beylerdere’sinin ardından Rıza Ankara’ya döndüğünde Yurtdışı Grubu ile ayrılık gerçekleşmek üzereydi. Rıza’nın –ki onları bizden iyi tanıyordu- hiç itirazı olmadı.

Süreç budur.

Sema Vural’ı tanımadığım için kendisi için bir şey söylemem mümkün değildir.

Aradan yıllar geçmiş bile olsa basit bir şeyi düşünmüş olması gerekirdi.

Mahir Çayan Fransızca bilir. Gülten Çayan da Filistin’den Fransa’ya gittiğine göre Fransızca biliyordu.

TDAS’ta ise çok sayıda İngilizce kitaptan kaynakları belirtilen alıntı bulunmaktadır.

Ne Mahir ne de Gülten İngilizce bilmezlerdi. Fransızca o yıllarda SBF’ye, İngilizce ODTÜ’ye özgü bir yabancı dildi.

En başta buradan hareketle Gülten Çayan’ın TDAS’ın yazımıyla ilgisinin bulunamayacağı anlaşılabilir.

Bir ara Gülten Çayan’ın anılarını yazacağını duymuştum. İyi olurdu, ardından sağlık sorunları nedeniyle yazamadığını duyacaktım.

Kendisini tanımam, bunlar da duyumdur, doğrulukları hakkında bir şey söyleyemem.

2020 başında yayınlanan TDAS’ın Tarihi başlıklı kitapta örgütün oluşma sürecini de anlatmıştım. Bu kitabı bir süre sonra internette de yayınlayacağım.

Kitaptaki konulardan bir tanesi bizde kadın sorununun olmamasıydı.

Sosyalist harekette kadınların bölge sorumlusu ve hatta genel komite üyesi olduğu sanırım tek örgüttük.

Belma ve Hilal İstanbul’da iki bölgenin sorumlusuyken, Ömür’ün sorumluluk alanı daha büyüktü.

Bu gelişme kadınlara özel bir önem verdiğimiz için gerçekleşmedi. Gelişmeye açık kadınlara engel olmadık, gelişmelerin önünü açtık. Bildiğim kadarıyla Hilal’in eşi “Biryantin Cemil” dışında bir kadının kendisinden daha yüksek düzeyde sorumlu olmasını sorun yapan erkek de çıkmadı.