Engin Erkiner
Ukrayna savaşında dönüm noktası (284) | |
Diğer Yazıları |
En yeni yazılar
Bugün | 3026 | |
Dün | 3412 | |
Bu hafta | 25624 | |
Bu ay | 51262 | |
Toplam | 10762062 |
Konuk Yazılar
İrfan Dayıoğlu - Seçme Yazılar | |
Bütün Yazılar |
Sürgünlüğün değişen kavramları |
Engin Erkiner tarafından yazıldı |
Cumartesi, 08 Haziran 2024 16:17 |
Her şeyde olduğu gibi sürgünlük de değişime uğradı. Eskiden sürgünlüğün önde gelen bileşeni dönüş özlemiydi. Sürgün insanlar ayrılmak zorunda kaldıkları ülkeye dönmeyi özlerdi. Bu insanlar için sık kullanılan belirleme “bavulu üzerinde yaşamak” idi. Gelmek zorunda kaldıkları ülkede geçici olduklarına ve günün birinde döneceklerine inanıyorlardı. 12 Eylül 1980 sonrasında Avrupa ülkelerine gelmek zorunda kalan sürgünlerin bir bölümü 1990 sonrasında Türk Ceza Yasası’nda 141 ve 142. maddelerin kalkmasının ardından döndüler. Sürgünlük hayatları yaklaşık on yıldır. Bu insanlar klasik sürgünü yaşamışlardır. Yaklaşık on yıl süren ve biten sürgün hayatı… Sürgünde 30-40 yıl geride bırakıldıktan sonra sürgünlüğü dönüş özlemi çerçevesinde değerlendirmek yanlış olur. Başka bir ülkede yeni bir hayat kurulmuştur. Yıllar öncesinde terk edilen ülke de çok değişmiştir. Eski ilişkiler yoktur. Dönünce yeni bir hayatın tekrar kurulması gerekecektir ve bu da kolay değildir. Dönüş özleminin anlamı değişmiştir. Dönmek, yıllar önce ayrılmak zorunda kalınan ülkeye yerleşmek değil, gidip görmek anlamını taşımaktadır. Otuz yıl önce iletişim olanakları bugünkü kadar gelişmemişti. Aradan geçen zaman içinde ülkenin çok değiştiği, geride bırakılan ülke gibi olmadığı anlaşılmayabilirdi. Bu tehlike artık ortadan kalkmıştır. Orası eskiden “vatan” idi, artık değildir. O eski vatan anılarda kaybolmamıştır ama gerçekte yoktur. Sürgün ve vatansızlık eskiden eş anlamlıydı. Geçen zaman içinde bu da kaybolmuştur. İnsanlar başka bir ülkede yerleşmişler, çocukları okumuş ve hatta bir bölümü çalışıp emekli bile olmuştur. Vatan bunların yapıldığı yerin adıdır. Yaşadıkları yer yeni vatanlarıdır, gerçek vatanlarıdır. Vatansızlık bitmiştir. Bazı sürgünler kendilerini çift vatanlı olarak da görebilirler. Asıl vatan yıllardır yaşanılan yerdir, önceki vatan geçmişte kalmıştır. O vatanın anıları vardır ve o anılar bugünkü gerçeği yansıtmamaktadır. Bazılarının durumu gerçekten gariptir. Çalışıp emekli olmuşlardır, çocukları bu ülkede okumuştur ve hatta ev bile almışlardır. Ülkeye iyice yerleşmişlerdir ama kesin dönüş düşüncesi kafalarında hala durmaktadır. Bu bağlamda ilk kuşak işçilere benzerler. Yıllar geçmiş, sürekli olarak dönmek istemişler ama bir türlü yapamamışlardır. İlk kuşak işçilerin sürgünlerde olduğu gibi ülkeye döndüklerinde hapse girmek tehlikesi de yoktur. Sürgünlük, göçmenliğin özel halidir. Politik olarak zorunlu göçmenliktir. Aradan yıllar geçtikten sonra göçmenlik biter. Kişinin aradan 30-40 yıl geçtikten sonra da hala göçmen olduğu söylenemez. O göçmen değil, göçmen kökenlidir. Benzer şekilde aradan uzun zaman geçtikten sonra sürgünlük de biter. Kişi sürgün kökenli olur. Sürgünün normal göçmenlikten önemli farkı, istediği zaman ülkeye dönememesidir. Göçmen, 30-40 yıllık göçmenliği boyunca defalarca ülkeye gidip geri dönmüştür. Sürgünde eksik olan budur. Sürgünlerde bu bağlamda dönmek özlemi vardır. On yıllık sürgünlükten sonra dönenler gibi yerleşmek amacıyla değil, görüp geri
gelmek amacıyla dönmek… |