Şuanda 44 konuk çevrimiçi
BugünBugün2040
DünDün3280
Bu haftaBu hafta2040
Bu ayBu ay15739
ToplamToplam10854580

Konuk Yazılar

 
İrfan Dayıoğlu - Seçme Yazılar
https://drive.google.com/file/d/1Dyw__ 2qmorBMYKu19I4bQPDmwSYpqzPZ/view?usp= drive_link
Bütün Yazılar
Modern fizik günleri PDF Yazdır e-Posta
Engin Erkiner tarafından yazıldı   
Cuma, 26 Temmuz 2024 19:14


Videolarda modern fizik günlerine başlıyorum. Umarım araya önemli başka konular girmez ve peşpeşe sürdürürüm. Girse bile kısa aralarla sürdürürüm. Konu değiştirmek kafama iyi geliyor.

Anti madde ile başlayacağım, ardından –sırayla değil- karanlık madde, çekim dalgaları, modern fizik ve fizik felsefesi, zaman-mekan kavramlarındaki değişim…

İlk konunun başlığı diyalektik materyalizm ve anti madde olacak…

Anti madde adlı kitabın yazarı Herrmann 1968’de Doğu Berlin’de –yani Demokratik Almanya Cumhuriyeti sınırları içinde- “anti madde ve astronomi” başlıklı bir konferans vermiş ve ülkedeki marksist teorisyenler diyalektik materyalizm eleştirisi yapılacak diye endişelenmişler. Konferansı veren böyle yapmamış ama anti madde diyalektik materyalizmin zıtların birliği ile tez-anti tez-sentez ilkelerini geçersiz kılar. Tipik marksiste göre anti madde yanlıştır! Gerçekte ise yapılması gereken diyalektik materyalizmin doğayı açıklamada sınırlı oranda geçerli olduğunu kabul etmektir.

Bu alanda sevdiğim belirlemeler vardır. Anti maddeyi teorik olarak bulan İngiliz matematikçi ve fizikçi Paul Dirac’tır. 1928’de genel anlayış madde dışında herhangi bir belirlemeyi kabul etmediği için teorisine güvenemez ve bir süre yayınlamaz. Ardından gelişmeler peşpeşe gelir, anti madde deneysel olarak da bulunur.

Denir ki: burada Dirac varsa, evrenin bir köşesinde de anti-Dirac olabilir!

Varsa eğer, bu iki Dirac bir araya gelemezler çünkü madde ve anti madde birbirini hemen yok ederek enerjiye dönüşürler (gama ışınları).

Karanlık madde başka bir önemli konudur. Var ama göremiyoruz. Varlığını nereden biliyoruz? Gezegenlerin belirli yörüngelerde hareket edebilmeleri için başka kütlelerin çekim gücü gereklidir. Görülebilen evrende büyük cisimlerin hareketleri için ne kadar kütle bulunması gerektiği hesaplanıyor. Sonuç, görülebilen gerçek kütleden epeyce fazladır. Yani göremediğimiz ve evrene dağılmış başka kütle var. Buna karanlık madde deniliyor. Çekim gücü o kadar yüksek ki üzerine düşen ışığı yutuyor, yansıtmıyor.

Bu arada özel ve genel görelilik kuramına da gireceğim ve tabii Einstein’ın çekim teorisine…

Newton fiziğinde tümüyle boş alan vardır, Einstein fiziğinde yoktur. Bir alanda mutlaka madde bulunur. Madde boşaltılırsa alan da kaybolur. Madde içinde bulunduğu alanın bükülmesini ya da şeklini belirler.

Bu konuda okuduğum en güzel anlatım şöyledir:

Bir tiyatro sahnesi düşünün… Dekor var (masa, sandalyeler, yerde halı gibi) ve iki oyuncu…

Einstein fiziğinde üç oyuncu vardır çünkü dekor da ayrı bir oyuncudur.

Okuduğum hemen her kitapta tekrarlanan bir belirlemeyle yazıya son vereyim:

 

Modern fizik felsefesi hakkında kafa yormadan modern fiziği anlayamazsınız.